Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

VEDÂ

Dilsiz bir duvar gibi sessiz kalmak, yeryüzündeki uyumun hep bir ağızdan şarkılar söylemesine aykırı değil midir? Kâinattaki her şey kendine en uyumlu hâl ile atarken nârâlarını, çiçek olduğunu saklamak için verdiğin çaban, kendine haksızlık değil midir? Taşınsan da ordan oraya, çiçek açmaktan vazgeçmeyecek kadar umut kokman, kokunu takip eden bin bir çeşit böceğe haksızlık değil midir? Ve içindeki tüm beklentiler bitti diye yolcu etmek yüreğindekini, tren garını mezarlığa çevirmek değil midir?   Çok yakından baktığın dünyanın bütününü göremeyen gözlerine kızma, yakın olmak için gelmedin bu dünyaya. Coşkuyla geldin evet ama gidişin tel örgülere değmiş ellerini kanata kanata olacak. Sen, dünya odaklı yaşarken, kâinatın ihtişamlı sesini, müzik listelerindeki en kral hit şarkılara taş çıkarmış melodisini duyamadan, sağır öldün. Odağından bir an bile kaçırmak istemezken, göğe hiç bakmadın mesela, kör öldün. Henüz söylenmemiş her sözü, en güzel söz kabul edecek kadar kibar olan dilleri, sen konuşamadın lâl öldün. Dünyaya sağ salim geldin ama bin bir kusur ve engelinle öldün. Ölümün son halinden sonsuzluğa çıkan kapıda seni bekleyen bir yığın şey varken, çok mu çok fazla bir gamsızlıkla öldün. Vedaya "Vav" ile devam edelim... "Vav" harfi şahitlik çağrısı olarak duyulur Kuran'ı Kerim'de. Öyle okumuştum bir yerde. Mesela; "Veşşems", güneş şahit olsun demektir. Güneş altında yapılan ve işlenen her türlü davranış, olay ve amele görüyor diye şahit tutmaktır onu. "Ve'lleyl" geceyi şahit tutmaktır. Şahit olsun gece diye, her yaşadığımıza bir yaren bulmaktır. Ve bununla beraber tüm yaratılmışlar da "vav" sesi bekler bizden. İncir, zeytin, dağ, gündoğumu... Hepsi birer şahit. Ve son şahitliğimiz mi, bilemeden yaşadığımız her an, bizi şahitlikten ötürü sorumlu tutuyor. Vedâ ile birlikte gelen onlarca şahitliğimiz, sırra kadem mi basıyor yoksa derin izlerle akıllarımıza mi kazınıyor onu sonrası gösteriyor. Beynimiz, hikâyeleştirilmiş bilgiyi kolay öğreniyor, unutmuyor. Bu hem bilimsel olarak biliniyor, hemde tecrübelerimiz sayesinde bu konuda hemfikiriz. Herkesin kendi hikayesi var, dolayısıyla kendine ait vedası ya da vedaları var. Vedalarımızı ne kadar ve nasıl hikayeleştiriyoruz? Ne kadar unutulsun ya da unutulmasın istiyoruz? Ne kadar süslüyor veya ne kadar önemsemiyoruz? Veda hali ile kendimize neyi, ne kadar reva görüyoruz? Unutmak gerekirken yüreğe gam, göze yaş olanı hikayesi bile olmasın unutulsun, diye ayak altı etmek lazım. Vedâsı geleceğimizde travmaları ve can yakıcı halleri hatırlatmayacaksa güzel bir hâl ile uğurlayıp, anılar albümüne " hatırlanası" diye ekleyebiliriz. Acı olmadıktan sonra, acı hale dönüşmesin diye bazen veda etmek de serin sularda bırakır karşımızdakini. "Vav" olmuşken bin bir çeşit vedaya, "âh" olmayalım hiçbir insana. Vesselam…
Ekleme Tarihi: 20 Ağustos 2024 - Salı

VEDÂ

Dilsiz bir duvar gibi sessiz kalmak, yeryüzündeki uyumun hep bir ağızdan şarkılar söylemesine aykırı değil midir? Kâinattaki her şey kendine en uyumlu hâl ile atarken nârâlarını, çiçek olduğunu saklamak için verdiğin çaban, kendine haksızlık değil midir? Taşınsan da ordan oraya, çiçek açmaktan vazgeçmeyecek kadar umut kokman, kokunu takip eden bin bir çeşit böceğe haksızlık değil midir? Ve içindeki tüm beklentiler bitti diye yolcu etmek yüreğindekini, tren garını mezarlığa çevirmek değil midir?

 

Çok yakından baktığın dünyanın bütününü göremeyen gözlerine kızma, yakın olmak için gelmedin bu dünyaya. Coşkuyla geldin evet ama gidişin tel örgülere değmiş ellerini kanata kanata olacak. Sen, dünya odaklı yaşarken, kâinatın ihtişamlı sesini, müzik listelerindeki en kral hit şarkılara taş çıkarmış melodisini duyamadan, sağır öldün. Odağından bir an bile kaçırmak istemezken, göğe hiç bakmadın mesela, kör öldün. Henüz söylenmemiş her sözü, en güzel söz kabul edecek kadar kibar olan dilleri, sen konuşamadın lâl öldün. Dünyaya sağ salim geldin ama bin bir kusur ve engelinle öldün. Ölümün son halinden sonsuzluğa çıkan kapıda seni bekleyen bir yığın şey varken, çok mu çok fazla bir gamsızlıkla öldün.

Vedaya "Vav" ile devam edelim...

"Vav" harfi şahitlik çağrısı olarak duyulur Kuran'ı Kerim'de. Öyle okumuştum bir yerde. Mesela; "Veşşems", güneş şahit olsun demektir. Güneş altında yapılan ve işlenen her türlü davranış, olay ve amele görüyor diye şahit tutmaktır onu. "Ve'lleyl" geceyi şahit tutmaktır. Şahit olsun gece diye, her yaşadığımıza bir yaren bulmaktır. Ve bununla beraber tüm yaratılmışlar da "vav" sesi bekler bizden.

İncir, zeytin, dağ, gündoğumu... Hepsi birer şahit. Ve son şahitliğimiz mi, bilemeden yaşadığımız her an, bizi şahitlikten ötürü sorumlu tutuyor. Vedâ ile birlikte gelen onlarca şahitliğimiz, sırra kadem mi basıyor yoksa derin izlerle akıllarımıza mi kazınıyor onu sonrası gösteriyor. Beynimiz, hikâyeleştirilmiş bilgiyi kolay öğreniyor, unutmuyor. Bu hem bilimsel olarak biliniyor, hemde tecrübelerimiz sayesinde bu konuda hemfikiriz. Herkesin kendi hikayesi var, dolayısıyla kendine ait vedası ya da vedaları var. Vedalarımızı ne kadar ve nasıl hikayeleştiriyoruz? Ne kadar unutulsun ya da unutulmasın istiyoruz? Ne kadar süslüyor veya ne kadar önemsemiyoruz? Veda hali ile kendimize neyi, ne kadar reva görüyoruz? Unutmak gerekirken yüreğe gam, göze yaş olanı hikayesi bile olmasın unutulsun, diye ayak altı etmek lazım. Vedâsı geleceğimizde travmaları ve can yakıcı halleri hatırlatmayacaksa güzel bir hâl ile uğurlayıp, anılar albümüne " hatırlanası" diye ekleyebiliriz. Acı olmadıktan sonra, acı hale dönüşmesin diye bazen veda etmek de serin sularda bırakır karşımızdakini. "Vav" olmuşken bin bir çeşit vedaya, "âh" olmayalım hiçbir insana.

Vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

17
Eylül
10
Eylül
27
Ağustos
20
Ağustos
13
Ağustos
06
Ağustos
23
Temmuz
16
Temmuz
02
Temmuz
13
Haziran
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.