Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

GÜNEBAKAN KİM?

Kalbini sırtlanıp da yolculuğa çıkan bir âdemim ben. Kimi yiyip içeceklerini sırtında taşır bu yolda, kimi giyip kullanacakları malzemeleri yük eder kendine. Kimi hayallerini doldurur heybelere, kimi ben hastalığından dünyalara sığmaz yükleri. Dünyanın merkezi sandığı benliğine layık gördüğü için tüm güzel şeyleri, kimsenin nasiplenmeye hakkı olmadığını düşünür. Düşündükçe yükler, doldurur, artırır, biriktirir fakat yol uzun, nasıl taşır bu beden bu beni? Ben ise sadece kalbimi sırtlanıp da çıkmak istedim bu yolculuğa. Benim yüküm de bu, demek için değil. Sırtlanıp da uzak diyarlara götürmeye değer, sadece bir kalbim var demek için. Bu yol bizi bir çöle sürükledi. Öyle bir çöl ki ucu bucağı yok. Nereye baksam, alabildiğine kurak topraklar. Nereye baksam taş toprak. Çölün şartları çetin ve zor oysa ben sadece kalbimi yanımda getirerek devam edebilirim sanmıştım. Sadece kalbim yetecek mi, nereye kadar devam edebilirim? Şimdilik, sırtındaki yükleri madde ile dolduran herkes mutlu. Hayatlarını devam ettirebilecek imkanlara sahip olduklarını düşünmenin verdiği özgüven ile, hiçbir telaşa kapılmadan, adeta pikniğe gelmişçesine ya da turistik bir geziye çıkmışçasına rahatlar. Arada bir bana attıkları "ahmak" dercesine bakışları da fark edilmeyecek gibi değil. Yolculuk bu, kimin nasibine ne düşerse onu yaşar. Nasibimizde hayır olsun deyip devam ettik. Akbabalar oldukça iştahlı, gövde gösterisi yaparcasına süzülüyorlar havada. Hani neredeyse, ilk düşenin üzerine çökecekler gibi bir halleri var. İlk düşen kim olur bilinmez ama temennim odur ki herkes bu yolculuğu sağ salim tamamlasın. Yükü ağır olanlar gittikçe yoruluyor ve hızları yavaşlıyordu. Bu eziyete dönüşmeye başlamış, dinlenmek istiyorlardı fakat yol uzun, zaman akıyor. Durmaya vakit yok, oyalanmaya vakit yok. Ben mi? Ben iyiyim, kalbimin hafifliği hızımı azaltmıyor tam tersi bu yolculukta bana refakatçi ediyordu. Rehberim kalbim ise, bu yollar bana çöl olur mu sizce? Gecesi gündüzüyle devam edilen bu yolculuk, benim gibi kalbi dışında elinde hiçbir şeyi olamayanlara ikramlarını sunmaya başlamıştı. Karşılaştığımız hurma ağacı ve bir su kuyusu beni ihya etmişti. Diğer yük ehli yol arkadaşlarım, bunu haksızlık olarak görseler de nasibimizde olanın kimsenin elinde olmadığını ve Rabbimizin bizi kimsenin eline bırakmadığını bizzat denetimlemiş oldular. Rabbim imtihan eder ama kimseye yem etmez bizleri, elhamdülillah. Yolculuk devam ederken ve çok meşakkatli bir beldede ilerlerken bir de ne görelim? Kocaman bir günebakan. Belki daha evvel böyle büyüğünü görmediğimiz bir ayçiçeği. Öyle bir açmış ve öyle bir serpilmiş ki, yolunu şaşırdığı kesin fakat ona ait olmayan bu topraklarda bu kadar serpilmek neyin nesi? Nasılsın sevebildin bu çölü, nasıl geldin buralara? Tüm bunları düşünürken günebakanın dibinde kuyruğu havada bir kertenkele gördük. Yetişkin bir kertenkele, biraz ürktük ama mekanın sahibi oydu, ürkmesi gereken de oydu. Derken yaklaşmaya karar verdim, ardımda bir yığın insanın olduğunu sanarak. Sanarak diyorum çünkü hepsi bir yere düşmüş, dökülmüş, bazıları bayılmış oldukları yerde kalmışlardı. Yalnızdım, bir kalbim bir ben. Şimdi soruyorum size tam da burada günebakan kim? Fıtratı ve tabiatıyla öylece güneşi selamlayan kertenkele mi, buralara nasıl geldiği belli olmayan fakat fıtratı dışında olduğu halde köklerini salıp büyüyen günebakan mı, sadece Rabbine güvenip, sadık dost olarak kalbini yanına alıp bu yolculuğa çıkan ben mi? Hangimiz güne bakan?
Ekleme Tarihi: 04 Mart 2025 - Salı

GÜNEBAKAN KİM?

Kalbini sırtlanıp da yolculuğa çıkan bir âdemim ben. Kimi yiyip içeceklerini sırtında taşır bu yolda, kimi giyip kullanacakları malzemeleri yük eder kendine. Kimi hayallerini doldurur heybelere, kimi ben hastalığından dünyalara sığmaz yükleri.

Dünyanın merkezi sandığı benliğine layık gördüğü için tüm güzel şeyleri, kimsenin nasiplenmeye hakkı olmadığını düşünür. Düşündükçe yükler, doldurur, artırır, biriktirir fakat yol uzun, nasıl taşır bu beden bu beni? Ben ise sadece kalbimi sırtlanıp da çıkmak istedim bu yolculuğa. Benim yüküm de bu, demek için değil. Sırtlanıp da uzak diyarlara götürmeye değer, sadece bir kalbim var demek için.

Bu yol bizi bir çöle sürükledi. Öyle bir çöl ki ucu bucağı yok. Nereye baksam, alabildiğine kurak topraklar. Nereye baksam taş toprak. Çölün şartları çetin ve zor oysa ben sadece kalbimi yanımda getirerek devam edebilirim sanmıştım. Sadece kalbim yetecek mi, nereye kadar devam edebilirim? Şimdilik, sırtındaki yükleri madde ile dolduran herkes mutlu. Hayatlarını devam ettirebilecek imkanlara sahip olduklarını düşünmenin verdiği özgüven ile, hiçbir telaşa kapılmadan, adeta pikniğe gelmişçesine ya da turistik bir geziye çıkmışçasına rahatlar.

Arada bir bana attıkları "ahmak" dercesine bakışları da fark edilmeyecek gibi değil. Yolculuk bu, kimin nasibine ne düşerse onu yaşar. Nasibimizde hayır olsun deyip devam ettik. Akbabalar oldukça iştahlı, gövde gösterisi yaparcasına süzülüyorlar havada. Hani neredeyse, ilk düşenin üzerine çökecekler gibi bir halleri var. İlk düşen kim olur bilinmez ama temennim odur ki herkes bu yolculuğu sağ salim tamamlasın. Yükü ağır olanlar gittikçe yoruluyor ve hızları yavaşlıyordu. Bu eziyete dönüşmeye başlamış, dinlenmek istiyorlardı fakat yol uzun, zaman akıyor. Durmaya vakit yok, oyalanmaya vakit yok. Ben mi? Ben iyiyim, kalbimin hafifliği hızımı azaltmıyor tam tersi bu yolculukta bana refakatçi ediyordu. Rehberim kalbim ise, bu yollar bana çöl olur mu sizce? Gecesi gündüzüyle devam edilen bu yolculuk, benim gibi kalbi dışında elinde hiçbir şeyi olamayanlara ikramlarını sunmaya başlamıştı. Karşılaştığımız hurma ağacı ve bir su kuyusu beni ihya etmişti. Diğer yük ehli yol arkadaşlarım, bunu haksızlık olarak görseler de nasibimizde olanın kimsenin elinde olmadığını ve Rabbimizin bizi kimsenin eline bırakmadığını bizzat denetimlemiş oldular. Rabbim imtihan eder ama kimseye yem etmez bizleri, elhamdülillah.

Yolculuk devam ederken ve çok meşakkatli bir beldede ilerlerken bir de ne görelim? Kocaman bir günebakan. Belki daha evvel böyle büyüğünü görmediğimiz bir ayçiçeği. Öyle bir açmış ve öyle bir serpilmiş ki, yolunu şaşırdığı kesin fakat ona ait olmayan bu topraklarda bu kadar serpilmek neyin nesi? Nasılsın sevebildin bu çölü, nasıl geldin buralara? Tüm bunları düşünürken günebakanın dibinde kuyruğu havada bir kertenkele gördük. Yetişkin bir kertenkele, biraz ürktük ama mekanın sahibi oydu, ürkmesi gereken de oydu. Derken yaklaşmaya karar verdim, ardımda bir yığın insanın olduğunu sanarak. Sanarak diyorum çünkü hepsi bir yere düşmüş, dökülmüş, bazıları bayılmış oldukları yerde kalmışlardı. Yalnızdım, bir kalbim bir ben. Şimdi soruyorum size tam da burada günebakan kim? Fıtratı ve tabiatıyla öylece güneşi selamlayan kertenkele mi, buralara nasıl geldiği belli olmayan fakat fıtratı dışında olduğu halde köklerini salıp büyüyen günebakan mı, sadece Rabbine güvenip, sadık dost olarak kalbini yanına alıp bu yolculuğa çıkan ben mi? Hangimiz güne bakan?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sümeyye
(05.03.2025 16:34 - #490)
Ait olmadığımız yerlerde çiçek açmaya çalıştık bu da bizim enayiliğimiz oldu kalemine sağlık Merve hanım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)

Diğer Yazıları

25
Mart
28
Şubat
21
Şubat
13
Şubat
06
Şubat
30
Ocak
24
Ocak
15
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember