“Kurtuluş Savaşı Destanı” diye geçer tarihte, kuşaktan kuşağa aktarılan ve aktarılacak olan milli Mücadele günleri… Destanlar; bir milletin tarihinde gerçekleşmiş ve unutulması mümkün olmayan, yaşanmış gerçek olayların ardından doğarlar ve büyürler, ait oldukları millete dair pek çok unsuru da içerisinde barındırarak... Bu sebeple çok iyi “OKU”mak gerekir, Destanları ve onları destan yapanları… İşte, 30 Ağustos Zafer Bayramı da, bu bağlamda oldukça özel bir yerdedir. Zafer Bayramı; Türk milletine Armağan edilmiş olan Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz’un, 30 Ağustos'ta, Dumlupınar Meydan Muharebesinde zaferle sonuçlanmasının anısına kutlanır ve Muzaffer Türk milletinin bağımsızlığını kazanmasında oldukça önemli bir dönüm noktasını temsil eder. Bu yazılan destan; “Bir İnsan Ömrü’nü Ne’ye Vermeli? Tükenip gidiyor Ömür dediğin…” Dizelerinin de söylediği üzere, İnsanı derin derin hissiyatlara götürür, Ser’den geçip Vatanından geçmeyen Gönüllerin ve O Aşk uğrunda feda olmuş nice ömürlerin halleri üzerine. Lakin her çağda olduğu gibi, Aklıyla bakanlar tarafından “Delilik” olarak görülmüştür, onca yokluk içindeyken, bağımsızlık uğrunda verilen bu mücadeleleri… Gönülden inanmış olanlar ise, teslim olmayı hiç düşünmedikleri gibi, siperde savunmak üzere beklemek yerine, taarruza geçerek adeta ölüme koşmuşlardır. Çünkü Sade’ce derinden, en derinden inananlar hissetmişlerdir hürriyeti ve Gönül vermişlerdir milli mücadele için… Ve bu mücadelede olanlar; inandığı değerler uğrunda Gönül verirken, hep İç içe geçmiş hallerde, Öz’ün Öz’ü ile özdeşleşmek üzere yaşamışlardır. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, Milli Mücadeleye Gönül vermiş tüm Gönüller’e minnetle ve saygıyla, 30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun!