Dil’de sevdiğini söyleyen çoktur,
Söz’de inandığını söyleyen de!
Peki ya Öz’de?
Seviyorum demekle seviyor mudur insan sahi?
Yahut sadece inandık demekle inanmış sayılır mı?
…
Oysa Hakikat sözlerden çok ötede,
Tam da O An’daki hal edişlerdedir.
Dile gelenden ötede, Gönül’den hissediştedir!
İnanmaktan ötede, Eminliğe şahitliktedir!
Sevmekten ötede, Aşk Olmak ile fihi ma fih’liktedir.
…
Deli Dumrul’un başına gelenler misali,
Can tatlı gelir nice seviyorum diyenlere,
Tam da O An’da imtihanlar ağır gelince…
Peki Kim’dir Şaşmazlık içinde,
Gözünü dahi kırpmadan
Hiç tereddütsüzce başını koyan?
Velhasıl meşakkatlidir Aşk imtihanları…
Sorar;
Sadakatle bağlılık ve Kopmazlık var mı?
Dil’de GönlüM VarıM dersin de,
Bakalım gerçekten samimi misin?
İlk zorlukta pes edenlerden misin,
Yoksa her zorlukla Bir’likte bir kolaylık daha vardır diyerek Gönül verenlerden misin?
Gömleğin geleceği güne dek, gönül rızası ile Amenna diyerek,
“bana düşen güzel bir sabır” diyen Yakup misali gönlünü mü sabrettirirsin,
Yoksa acelecilik ve sabırsızlık içinde, bahaneler ve gerekçelerle, ayakkabıları kuşanıp yollara mı düşersin?
İsmail olup, “inşallah beni teslim olmuş olanlardan bulacaksın” diyerek samimiyetle Gönül feda eden misin,
Yoksa soru işaretleri içinde kalarak, aklının kıvrımlarında, nice dolambaçlı çıkmazlarda, beyhude nefesleri tüketen misin?
Velhasıl,
Kolay mı öyle, “İsmail olmak, İbrahim olmak?
İbrahim’in sadakatini, İsmail’in teslimiyetini Dip’ten hissetmeden,
Mümkün mü bu sınavdan çıkmak?
…
Önce En Derinden “İnan” der,
Çünkü sadece En Derinden inananlar hisseder!
Ve Gönülden hissedenler, İnandırıcı olurlar!
Mukni Olmak Böylece başlar…
İkna eder, Razı eder, inandırır.
İnandıran da O olur, inanan da!
MUKNİA!
Herşeyi bir bir hazırlar, koyar yoluna!
Serpiştirilir, yerleştirilir, denk getirilir!
Tam da O An’da!
Ve Hiç şüphesiz inan diye,
Nice deliller sunar Hakk,
Safiyane Gönüllere!
Yeter ki kul düşmesin küçük hesapların peşine!
Aldanmasın gelip geçici dünyalık heveslerine!
Nice Alemlerin yanında, nedir ki şu ufacık dünya?
Sinendeki O küçücük kalbinin içinde,
Nice hazineler saklı, eşiğin ötesine geçince!
Ve Sınırsız Gönül’de, tüm sonsuzluğuyla,
Var mısın sahiden inandırıcı olmaya?
“İnan / inandır” iç içe geçmiş iki Sır’lı kelime,
Birlikte varolmuş, “İnandırıcı” olmak içinde!
Hatırla DAİMA;
İnanan inandırır,
Hakk ile Aşk ile Gönül ile…