Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

MAVİ NE KADAR HAYAL?

Gökyüzü, insanoğlunun ilk aynasıdır belki de. Doğduğu andan itibaren başını kaldırıp baktığı, anlamını tam olarak çözemese de içinde bir huzur bulduğu uçsuz bucaksız bir mavilik. Bazen bir bebek için sadece sallandığı beşiğin üzerindeki ışık oyunudur; bazen bir çocuk için uçurtmasının dans ettiği oyun alanı. Büyüdükçe, insan gökyüzüne başka başka anlamlar yükler. Kimi zaman bir kaçış, kimi zaman bir umut, kimi zaman da sadece seyretmekten keyif alınan bir sessizlik olur. Gökyüzü hep oradadır. Ne olursa olsun. Yeryüzü karışırken, şehirler büyüyüp kalabalıklaşırken, insanlar telaşla oradan oraya koşarken… Gökyüzü sakindir. Sabırlıdır. Zamanın tanığı gibidir; çağların sessiz anlatıcısı. Ama en çok da hayallerin saklandığı yerdir belki. Çünkü her hayal, bir bakıma gökyüzüne bakarak başlar. Çocukken hayal kurmak kolaydır. Bir yıldız kayan her gece, dilek tutulur. Bir bulutun şekli, bir hikâyeye dönüşür. “Büyüyünce astronot olacağım” diyen bir çocuğun gözlerindeki ışık, belki de gökyüzünden yansıyan bir hayaldir sadece. Ama büyüdükçe hayaller değişir. Kimi küçülür, kimi unutulur, kimi de derinlerde saklanır. Yine de her insanın içinde, o eski çocuk kalır; bazen gece yatağa uzanırken tavana değil de gökyüzüne bakmayı seçen bir çocuk. Gökyüzüne bakmak, bir tür arınmadır aslında. Bir durma, düşünme, yeniden başlama hâlidir. İnsan, göğe her baktığında içindeki karmaşadan bir parça eksilir. Belki de bu yüzden deniz kenarında gün batımını izlemek bu kadar huzur verir; çünkü gökyüzüyle birleşen sonsuzluk, insana kendi sonsuz hayal gücünü hatırlatır. Gökyüzü, sadece bir fon değildir. O, aynı zamanda bir yolculuktur. Uçsuz bucaksız düşüncelerin, gerçekleşmemiş düşlerin, belki de hayat boyunca peşinden koşulan ama asla ulaşılamayan ideallerin taşıyıcısıdır. Gözle görülmez belki ama herkesin hayali, bir yerlerde gökyüzünde süzülür. Kimi gökkuşağının sonunda saklıdır, kimi bulutların arasına gizlenmiştir, kimi ise yıldızlarla yazılmış bir şiirdir. Ve her ne olursa olsun, gökyüzü insanı bekler. İçinde ne kadar fırtına olursa olsun, zamanla durulur. Yeter ki insan başını kaldırıp baksın. Çünkü bazen bir hayali yaşatmak için tek gereken, biraz gökyüzüne inanmaktır. Ne kadar uzak görünse de, hayaller de tıpkı yıldızlar gibidir: Bazen onları göremezsin ama orada olduklarını bilirsin. Ve bilmek, bazen yeterlidir. Hayat, yeryüzünde geçse de, insanın ruhu gökyüzünde gezinir. Her hayal bir kanat takar, insanı sıradanlıktan çıkarır. Ve bir gün… belki bir gün, bir hayal gerçekten gerçekleşir. O zaman gökyüzü bir kez daha gülümser. Çünkü bilir ki, kendisine emanet edilen bir hayal daha gerçek olmuştur.
Ekleme Tarihi: 21 Nisan 2025 - Pazartesi

MAVİ NE KADAR HAYAL?

Gökyüzü, insanoğlunun ilk aynasıdır belki de. Doğduğu andan itibaren başını kaldırıp baktığı, anlamını tam olarak çözemese de içinde bir huzur bulduğu uçsuz bucaksız bir mavilik. Bazen bir bebek için sadece sallandığı beşiğin üzerindeki ışık oyunudur; bazen bir çocuk için uçurtmasının dans ettiği oyun alanı. Büyüdükçe, insan gökyüzüne başka başka anlamlar yükler. Kimi zaman bir kaçış, kimi zaman bir umut, kimi zaman da sadece seyretmekten keyif alınan bir sessizlik olur.

Gökyüzü hep oradadır. Ne olursa olsun. Yeryüzü karışırken, şehirler büyüyüp kalabalıklaşırken, insanlar telaşla oradan oraya koşarken… Gökyüzü sakindir. Sabırlıdır. Zamanın tanığı gibidir; çağların sessiz anlatıcısı. Ama en çok da hayallerin saklandığı yerdir belki. Çünkü her hayal, bir bakıma gökyüzüne bakarak başlar.

Çocukken hayal kurmak kolaydır. Bir yıldız kayan her gece, dilek tutulur. Bir bulutun şekli, bir hikâyeye dönüşür. “Büyüyünce astronot olacağım” diyen bir çocuğun gözlerindeki ışık, belki de gökyüzünden yansıyan bir hayaldir sadece. Ama büyüdükçe hayaller değişir. Kimi küçülür, kimi unutulur, kimi de derinlerde saklanır. Yine de her insanın içinde, o eski çocuk kalır; bazen gece yatağa uzanırken tavana değil de gökyüzüne bakmayı seçen bir çocuk.

Gökyüzüne bakmak, bir tür arınmadır aslında. Bir durma, düşünme, yeniden başlama hâlidir. İnsan, göğe her baktığında içindeki karmaşadan bir parça eksilir. Belki de bu yüzden deniz kenarında gün batımını izlemek bu kadar huzur verir; çünkü gökyüzüyle birleşen sonsuzluk, insana kendi sonsuz hayal gücünü hatırlatır.

Gökyüzü, sadece bir fon değildir. O, aynı zamanda bir yolculuktur. Uçsuz bucaksız düşüncelerin, gerçekleşmemiş düşlerin, belki de hayat boyunca peşinden koşulan ama asla ulaşılamayan ideallerin taşıyıcısıdır. Gözle görülmez belki ama herkesin hayali, bir yerlerde gökyüzünde süzülür. Kimi gökkuşağının sonunda saklıdır, kimi bulutların arasına gizlenmiştir, kimi ise yıldızlarla yazılmış bir şiirdir.

Ve her ne olursa olsun, gökyüzü insanı bekler. İçinde ne kadar fırtına olursa olsun, zamanla durulur. Yeter ki insan başını kaldırıp baksın. Çünkü bazen bir hayali yaşatmak için tek gereken, biraz gökyüzüne inanmaktır. Ne kadar uzak görünse de, hayaller de tıpkı yıldızlar gibidir: Bazen onları göremezsin ama orada olduklarını bilirsin. Ve bilmek, bazen yeterlidir.

Hayat, yeryüzünde geçse de, insanın ruhu gökyüzünde gezinir. Her hayal bir kanat takar, insanı sıradanlıktan çıkarır. Ve bir gün… belki bir gün, bir hayal gerçekten gerçekleşir. O zaman gökyüzü bir kez daha gülümser. Çünkü bilir ki, kendisine emanet edilen bir hayal daha gerçek olmuştur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember