Gönlünün Işığını Yakmak, Daima Yanar Tutmak ve Diğer Gönüller’e Aydınlık olmak üzere;
Bir kıvılcımla başlayan bu yolculukta,
Kıvılcım büyür ve Ateş olur, yolu olmayan yolda…
Ve söndürülmeyen bu Ateşler,
Bir de bakarsın ki Kocaman bir Yangın olmuş, cayır cayır yakmakta…
An meselesidir,
Kıvılcımın sıçraması da,
Ateş’in sarması da,
Yangın’ın yayılması da…
Peki kolay mıdır Yaşamak Yangın Yerinde!
…
Elbette meşakkatlidir;
Pervane olmak da, Aşk’a konup kaybolmakta…
Çünkü Pervane’nin iç yangınına,
Ne şarkılar çaredir artık, ne de şiirler…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı o yerde,
Pervane, Alev’e yangındır, Alev de Pervane’ye…
Çünkü Yangın olmak, Meftun olmaktır!
Candan geçecek kadar Gönül’den Aşk’ı hissedene…
Ve;
Y-aşamaktır
A-n’da
N-asibini,
G-önlünün,
I-şığının
N-imetinde!
…
“Aşka uçarsan kanatların yanar” diyenlere,
Ve tüm rağmenlere rağmen,
Gözünü dahi kırpmadan seyreylediği Alev’e,
Atlar Pervane,
Kanatlarını son kez çırparak,
Ateş’i harlamak üzere…
Ve Kanatlarını feda edende,
Umursar mı uçmayı, Aşk’a varmışsa için içinde!
“Ey Ateş’e aşık olan Pervane!
Kıvılcımdır;
Gönül vermekten Asla Vazgeçmemek!
Ve,
Kıvılcım’dan Ateş’e dönüşürken,
Aşk’a Teslim Edilmenin Şahitliğinde;
Yaşamaktır;
AN’da Nasibini,
Gönlünün Işığının Nimetinde!”
Ve Sade’ce,
A-n’da
Ş-üphesiz
K-alanlar,
Yaşarlar ve Yaşatırlar,
Y-angın’ı da,
A-teş’i de,
K-ıvılcımı da!