Bir resim gördüm bu sabah. Sabahın nuru henüz gözlerimi yeni aydınlatmış ve ben elimde telefonla sosyal mecralarda gezinirken... Çok da büyük bir resim değildi aslında, aklımdaki etkileşimlerini hesaba katmadan birden bire çıkmıştı işte karşıma.
Büyük sofralar kurulmuş, herkes inci gibi dizilmiş, dünyalık sohbetler sofraya bağdaş kurmuş, başlangıcı ve bitişi belli olmadan yerine hemen yeni biri konmuş, yemek ile alakalı yorumlar bile yapılmış, tuz karabiber istenen damaklar dolmuş ve sıra midelere gelmiş, bazılarının ayakta kalıp yiyenleri memnun etme çabalarıyla dolmuş sofralardı bunlar. Nötr sofralar diyorum ben bunlara, ağlayanı, güleni belli olmayan nötr sofralar...
Resim dolu dolu ama her tarafı sofra dolu. Sonra bir baktım altındaki iliştirilmiş nota, bir de evdeki boş masama. Hangi masa daha boştu acaba? Vatandaşın birinin cenazesiymiş meğerse. 1 saat evvel defnedilmiş ve mezardan yeni gelmiş herkes. Vay be... Bu vatandaşa bu resim gösterilseydi ölmeden evvel, sen öldükten 1 saat sonra herkesin hali budur denilseydi, ne yapardı ne ederdi acaba? Öyle ya, herkesin keyfi yerinde. Öyle olmasa dolar mı o sofralar, tuz karabiber derdine düşer mi çok bilmiş amcalar. Peki ya teyzeler, torunu da gelip karnını doyursun diye ordan seslenir mi hunharca? Resim boş, dedim kendi kendime. Benim boş görünümlü masamdan daha boş o sofralar. İyisi mi boş olsun, kalmayacaksa 1 saatlik bile adım, varsın boş olsun bu sofralar.
İşte tam da bu yüzden, Allah'tan başkasını razı etmeye çalışma. Kim bilir, neleri kafana taktın? Kim bilir, kimler canını sıktı? Kim bilir, gözyaşların neler için aktı, uyanıp yatana kadarki zamanın kimler için aktı? Ama bak görüyorsun, ölsen 1 saat sonra arkandan oluşacak olan görüntü bu. Helvanın yanında şerbet içecekler, sarı kola mı siyah kola mı diye seçe seçe içecekler. Onlar şerbet içecek, sen şu an zehir ederken hayatını? Gerek var mıydı bunca zehri içmeye, hemde bile isteye? Herkes gittikten sonra yine kendinle kalacaksın, ben onlarsız yapamam deme, onların sensiz yaptığını görünce, acı olsa da gerçeği anlayacaksın.
Çok kafana takıyorsun çok...Yarın ne olur bilmem ama bugün buradasın ve hayattasın. Bunun kıymetini bil, hayata ve insanlara takılıp önce Rabbini sonra kendini unutma. Her günün içinde Rabbin için sonra kendin için bir vakit olsun. Sen buna ister namaz de, ister zikir de, ister tefekkür de. Ne dersen de, vaktin ve zamanın sahibine ayırdığın vakit yine senin değil, onundur zaten. Hepsini geçelim en yakınına bak. Onun da seni unutma süresi en fazla 18 aymış, öyle söylüyor uzmanlar. Yani 18 ay sonra acısı diner ve sizi tatlı bir anı olarak anımsarmış. Yani ömrün 80 yıl değil de 800 yıl bile olsa ne yazar, 18 ayda unutulduktan sonra. Ve ne gariptir ki, mezardakiler de tıpkı senin yaptıklarını yapmışlardı bir zamanlar..
Vesselam.