İlk insandan buyana yaşanır, Aydınlık İle Karanlığın, İyi İle Kötünün, Hürmüz ile Ehrimenin savaşları… Aslında her insanın içinde Musa da vardır, Firavun da…Yani İyi de sendedir Kötü de! Nefs de sendedir, Gönül de…Netice de Sen Hangisini iyi beslersen bu savaşı o kazanır. … Kuran’da oldukça geniş bir yer bulan Hz. Musa’nın yaşam öyküsünde, insanın geçtiği aşamalara dair derin anlatımlar vardır.  Kuran’da anlatılan her kıssa her olay, peygamberler üzerinden örneklendirilerek aslında senin için anlatılmıştır. Yani kızım sana söylüyorum gelinim sen anla misali, her ayet bilakis senin için inmiştir. Zorba ve zalim bir hükümdar olan Firavun döneminde dünyaya gelen Musa’nın, erkek çocuklarını öldüren, kadınları sağ bırakan zulmünden kurtulması için, Allah, annesinin kalbine Onu bir sandala koyarak Nil nehrine bırakmasını ilham eder. Sonra Firavunun karısı tarafından sandaldan kurtarılarak evlat edinilir ve sarayında büyütülür üstelik sütannesi olarak da öz annesi getirtilir… Yani Tesadüf sandığınız denk getirilişler, hep ilahi bir diziliştir aslında… Hz Musa’nın, yetişkinlik çağına geldiğinde, istemeden bir canın ölümüne sebep olması, ardından tövbe edip Rabbinden af dilemesi, yaşanan olaylarla bağlantılı olarak gelişen evlenme hikâyesi gibi insanın hayatından pek çok kesiti içerisinde barındırır. … Musa, Allah’ın nefes verdiği insanın, “Gönlünü” temsil ederken, Firavun ise ben üstünüm diyen kibirli olma halini (şeytani vasıflarını), yani insanın “Nefsini” temsil eder. Benzer şekilde Kuran’da yer alan Fil suresinde, Kâbe’yi yıkmak için yola çıkan kuvvetli fil ordularını hiç bir şey durduramaz zannederlerken, ebabil kuşları ile pişirilmiş taşlar yağdıran yüce Mevla’nın nasıl helak etiği anlatılır. “Rabbinin, fillerle Kâbe’ye saldıran o orduya ne yaptığını görmedin mi? Onların haince planlarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Bu kuşlar onlara pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyorlardı. Neticede Rabbin onları yenilmiş, çerçöp hâline gelmiş ekin yaprağına çevirdi.” (Fil Suresi 1-5. ) Ayetleri ile hissedilende odur ki, Gönül Kâbe’ni yıkmaya gelen Nefsinin ve Aklının fil ordularına, ancak AŞK ateşiyle pişirilmiş Gönlün ile galip gelirsin ve tüm korkularını, arzularını çerçöp hâline gelmiş ekin yaprağına çevirirsin… Yine, “Mûsâ’nın haberi sana ulaştı mı? Hani bir ateş görmüştü de ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum” demişti. Ateşin yanına varınca, ona şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ!” “Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın. Ben seni seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle.” (Taha suresi 9-13) Ayetleri ile hissedilende o dur ki, AŞK ateşini görünce, git peşinden. O ateşten bir kor bile alsan ailene çevrene Aydınlık olursun, yahut yol gösterecek olan Gönlün’e kavuşursun. Rabbin seslenir sana, ben seni seçtim, iyi dinle! Kutsal vadi Tuvâ olan Gönlün’e dahil olmak ve AŞK’a ait olmak için, çıkar nefsinin ve aklının ayakkabılarını! Hisset yalın ayak, sadelikle ve Aşk’la yaşamayı… Ve Unutma Musa da sensin Firavun da! Ancak sen Öz’üne ulaştığında, Musa da huzura erer, Firavun da!