Çocukken hayal dünyamız öylesine geniştir ki, bir çocuk için her şey mümkündür. Fakat bilinçaltı kodlamalarının içine kendini hapsetmiş olan yetişkinlerde ise durum farklı olur. İşte bu sebeple “İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülürmüş” denir…
İnsan zihin hapisanesindeyken, kendine hep sınırlar çeker ve “yok olmaz”larda gezerken, kendi ördüğü duvarların ardında kaygılarla vesveselerle ve öğrenilmiş çaresizliklerle cehennemini inşa eder.
“Elim kolum bağlı” derken, acı ve çaresizlik okunur gözlerinin içinden…
Çünkü acıdan beslenen Ego ve zihin işbirliğindedir. Kurban rolüne sokarken kendini, ben neler çektim, bana neler ettiler, ne acılar yaşadım diyerek çoğaltır negatif enerjileri…
Halbuki ne eli kolu bağlıdır, ne de çaresizdir insan, zihnin ve egonun esaretinden kurtulduğu zaman…
…
İyi düşün iyi olsun ve benzeri sözleri hep duyarız. İyi düşünmek, güzel söylemek elbette önemlidir. Ancak hepsinden daha önemli bir şey vardır ki, O da hissetmektir.
Yapılan araştırmalara göre Kalp atışının elektriksel yoğunluğu (EKG) beynin elektriksel yoğunluğundan (EEG) 60 kat daha fazladır. Kalbin manyetik alanı beyninkinden 5000 kat daha güçlüdür. Bu sebeple, kalpten hissettiklerinizin, dilediklerinizin enerjisi, zihin ile istediklerinizden çok daha büyüktür.
İşte burdan bakarsanız, aslında düşünmek değil, hissetmektir bir şeyi var eden…
İnsan, Zihni ile oluşturduğu korkularını ve kaygılarını olmuş gibi hissettiğinde, yani o duyguya geçtiğinde, onları bir bir hayatına çeker. Aynı şekilde bir şeyi Gönülden dilediğinde, hayal ettiğinde ve O şükür duygusunu hissettiğinde, onları bir bir yaşamaya başlar.
Mesela bir mimar, bir projeyi tasarlarken, önce ilham gelir hisseder ve sonra zihni onu çizer ve ardından inşa eder. Yahut bir şair, şiir yazarken önce o duyguyu hisseder sonra onu kelimeler ile suretlendirir ve kağıda döker.
…
Bu sebeple korkmayın hayal kurmaktan… İzin verin, O hayaller ile Gönlünüz size duyurmak istediklerini işittirsin…
Her gün kapatın gözlerinizi ve zaman ayırın kendinize, dinleyin iç sesinizi bakalım neler diyor size…
Ve mutlaka Gönlünüzü Özgür bırakın bu hayallerin içinde…
Önce en güzel şekilde tasavvur edin, sonra detaylı olarak imgeleyin ve hepsinden önemlisi O duyguyu hissedin…
Hayallerinizin içinde, mümkün değil diyen aklınızdan özgürleşin ve her şey mümkün diyen Gönlün sınırsızlığını hissedin…
Hayalinize, her bir hücreniz ile şahitlik edin. Oradaki her şeyin, kokusunu duyun, duyduklarınızı işitin, baktıklarınızı görün, yani yaşayın her An’ı şükür eşliğinde…
Her şey mümkün! Siz yeterki inanın hissedin ve yaşayın!
Bereketlendirin dokunduğunuz her yeri!
Acıdan beslenmeyin,
Şükür ve pozitif enerjiler ile inşa edin cennetinizi…
Haydi, sıra sizde şimdi,
“ÇOĞALTIN GÜZELLİKLERİ!”