Duanın gücü öyle büyüktür ki, dünya dua üzerine dönmektedir de denir.
Ve İnsan bazen duları kabul olmadı diye hayıflanır, lakin hakikat gözle gördüğünden çok başkadır.
Şems’i Tebriz’inin söylediği gibi “Olmadı diye sızlandığın bir duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin.”
Ve yine Kuran’da isra Suresi 11. Ayet ile bildirildiği üzere
“İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir”
İnsanın ettiği dualar, aslında kendinin içinde bulunduğu hali en güzel şekilde ortaya koyar. Ve İnsan bakmalıdır dualarında buğday mı diler yoksa nefes mi?
…
“Buğday mı verelim Nefes mi “ diye bilinen ve Yunus Emre ile Hacı Bektaş Veli arasında geçen hikâye şöyle anlatılır;
Yunus çiftçilik ile uğraşan bir adamdır. Kıtlık zamanına rast gelinen bir dönemde, Hacı Bektaş Veli’nin ününü duyar. İhtiyacı olana, darda kalana yardım ettiğini duyunca gidip buğday istemeye karar verir.
Yolda giderken eli boş gitmek istemez ve Hacı Bektas Veli’ye götürmek üzere alıç toplar. Dergâha gelen yunus buğday istediğini söyler. Yunus’un gönlünü gören Hacı Bektas Veli, sorun bakalım buğday mı verelim, nefes mi der.
Yunus der ki: "nefes karın doyurmaz, lütfederse buğday versinler.” Bu söz üzerine Hacı Bektaş “varın söyleyin, alıcının her çekirdeği başına on nefes verelim” diyerek ısrar eder. Lakin Yunus bana buğday gerek diyerek “nefes”e razı olmaz. Ancak sonradan yolda pişman olur ve geri döner.
…
Tıpkı bu hikâyede olduğu gibi, insan da dualarında buğday mı yoksa nefes mi istediğine dikkat etmelidir.
Yani Dualarınızda gelip geçici dünyalık kazançlar mı istiyorsunuz yoksa hakikate ulaşmak mı?
Yine Hacı Bektas Veli’nin;
“Hakk’a talip olan kişi, başka murat isteme,
Dostun seninle beraber, başka vuslat isteme.
Bu dünya bir sofradır, arzular gelir geçer,
Eğer bizi buldun ise, başka murat isteme.”
Dizeleri ile dile getirdiği üzere insanın dua ederken en önce Gönlün’e sorması gereken soru neye talip olduğudur.
Muradı hak olan kişinin dularında Allahım şunu da ver bunu da ver gibi dünyalık çıkarlardan ziyade, Allahım ben neler verebilirim senin için diyen olunur.
Çünkü razılık makamı Allah’ın ne verdiğinden bağımsız olarak, İnsanın Allah için neler verdiği ile ilgilenmesidir.
Samimiyetle, Allah için neleri göze alıp, neleri feda ettiği ve nelerden vazgeçtiği, yani ne kadar nefsinden arınıp, Yaradanına teslim olduğu İle ilgilidir.
Bu sebeple dönüp bir daha bakın dualarınıza…
Nefsiniz ile mi Aklınız ile mi yoksa Gönlünüz ile mi konuşuyorsunuz yaradanınızla?