Ubeyde isim olarak Müslüman Türkler arasında fazla kullanılmasa da İslam tarihinde bazı şahsiyetlere isim, lakap veya künye olarak verilmiştir. Kelime anlamı olarak küçük köle(kul) manası verilebilir. Kelimenin erkekler için kullanılan hali Ubeyd, bayanlar için kullanılan hali Ubeyde’dir. Müslümanların tarihinde ve bugününde Ebu( babası) künyesiyle anılan önemli işler yapan şahsiyetler mevcuttur. Yazımız onları tanıtmaya yöneliktir.
Ubeyde bin Haris: Babası Haris, Resulullah’ın (sav)dedesinin amcaoğludur. Bu yönden Resulullah(sav) ile akrabadır. Mekke döneminde İslamı kabul etmiştir. Medine’ye hicret etmiştir. Bedir savaşı öncesinde yaşanan Rabiğ Seriyye’sinde sancaktarlık yapmıştır. Bedir Savaşı öncesinde yapılan mübarezede öne çıkan sahabelerdendir. Mübareze; Arap geleneğine göre iki taraf savaşmadan önce taraflardan öne çıkan askerlerin teke tek çarpışmasıdır. Bu çarpışmalar sırasında yaralanmış sonrasında da şehit olmuştur. Resulullah’ın ailesinden verdiği ilk şehittir.
Ebu Ubeyde bin Cerrah: Resulullah’ın (sav) “ Her ümmetin bir emini vardır. Benim ümmetimin emini Ebu Ubeyde’dir buyurduğu sahabedir. Resulullah (sav) ile birlikte pek çok sefere katılmıştır. Yemen, Necran gibi yerlerde ilmi ve idari görevler üstlendi. Ebu Ubeyde, Sakife toplantısı öncesinde Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’den sonra İslam toplumunu idare edebilecek vasıfta sahabe arasında gösterilmektedir. Bunda ailesinin küçük olmasının yani akrabalarını devlet idaresine karıştırmayacağına duyulan güven etkili olmuştur. Ebu Ubeyde Şam ve Kudüs şehirlerinin fethinde komutanlık yapmıştır. Daha sonrasında çıkan salgın hastalık Amves Vebası nedeniyle şehit olmuştur.
Gelelim günümüzdeki Ebu Ubeyde’ye; Hamas’ın resmi sözcüsüdür. İsmi, yüzü ve geçmişi hakkında bilgi yoktur. Künyesini İslam tarihindeki Ebu Ubeyde bin Cerrah’tan aldığı bilinmektedir. Ebu Ubeyde özellikle seçilmiş bir isimdir. Kudüs’ü Müslüman coğrafyasına katan müstesna komutandır. Yüzünü Filistin’in sembolü olan Kefiye ile kapatmaktadır. Yüzüne dair İsrail istihbarat servisi net bir bilgi elde edememiştir. Bunun nedeni birkaç kişi hariç kimliğini bilen yoktur. Ebu Ubeyde ancak Kudüs yeniden İslam hâkimiyetine geçer ve Müslümanlar Filistin coğrafyasında özgür olursa kimliğini açığa çıkaracaktır. İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze’de yaptığı soykırıma karşı halkını koruyacak sembol bir isim olarak halkının umudu olmuştur. İsrail, onun içinde olduğunu zannettiği birkaç mekânı bombalamasına rağmen onu ölü veya diri ele geçirememiştir. Rabbim halkının felahı ve istiklali için savaşan Müslümanlara güç versin.
ZÜLF-İ YÂRE DOKUNMAK
Dün gece itibariyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Almanya ziyaretinde verdiği mesajlar gündemi derinden etkiledi. Aynen aktarıyorum. "Bizim İsrail'e borcumuz yok, borcu olanlar rahat konuşamıyor"
Erdoğan, bütün bu yokluklar içerisinde, ibadethanelerin, kiliselerin, hastanelerin vurulduğunu anımsattı. Bütün bunların yanında hastanelerin vurulmasının, çocukların
öldürülmesinin Tevrat'ta olmadığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: "Tevrat'ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde bunlar nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz, kolumuz bağlı mı duracağız? Buna karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz, kolumuz, dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz. Onun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir. Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok. Çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştır. Ama ben koydum. Ta o zamanda. Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok."
Aktarımlarım konuşmanın bir kısmıdır. Bu konuşmanın Almanya’da yapılmış olması çok önemli olmakla birlikte Dünya’nın Gazze soykırımına karşı vicdanının sesi olmuştur. Bu arada Batı’nın tarihte Yahudilere karşı yaptığı muameleleri okumak için Nuh Aslantaş Hocanın kitapları tavsiye olunur.