Suudi Arabistan’ın kurucusu Abdülaziz bin Suud’un oğludur. 1906 yılında Riyad şehrinde doğdu. 1926’dan itibaren ülkesinde Hicaz Emirliği, Meclis başkanlığı ve dış işleri bakanlığı gibi görevler üstlendi. 1964 yılında ise Suudi Arabistan kralı oldu.
1973 yılında yaşanan Arap- İsrail savaşlarında Mısır ve Suriye’yi destekledi. Cemal Abdünnasır’ın Arap birliği planına karşılık İslam birliğini savundu. Savaştan sonra uluslararası ilişkilerde petrolü bir koz olarak kullandı. Batı’ya karşı petrol ambargosu başlattı. Bu durumu Batıyı oldukça zora soktu. Siyasi baskılara rağmen bir yıl bu uygulama devam etti. Sonrasında kaldırmak durumunda kaldı. Suikastla ortadan kaldırılmasındaki en önemli sebebin bu olduğu düşünülmektedir. Ayrıca İslam konferansı Teşkilatının kurulmasında önemli roller oynadı. Kısaca siyasi birliği sağlamaya çalıştı. Yukarıda belirttiğimiz iki durum Batı’da hoş karşılanmadı. Ayrıca iç politika da eğitim alanı başta olmak üzere ülkesinde bir kalkınma hamlesi başlatmıştır.
İşte tüm bu sebep ve sonuçlar Faysal’ı İslam tarihine ve özelinde ise Filistin Meselesinin dönüm noktasına yerleştirdi. Hayatı gibi çok konuşulan ölümünü de Taha Kılınç’ın “Dört Suikast Filistin’i Sarsan Kurşunlar” isimli kitabından alıntılıyorum. 25 Mart 1975 tarihinde Faysal, Kuveyt petrol bakanını heyet olarak kabul etmişti. Heyetin arkasında uzun zamandır görmediği yeğenini fark eden Faysal adet olduğu üzere alnını öpsün diye yeğenine doğru yaklaşmıştı. Yeğeni ise ceketinden çıkardığı silahı ateşlemişti. Faysal hastanede hayatını kaybetmişti. Katil yeğen ise önce psikolojik rahatsızlık nedeniyle idamdan kurtulmuştu. Halkın tepkisi nedeniyle yargılama yeniden yapılmış ve yeğen Faysal idam edilmişti. Olayın azmettiricisi meçhul olsa da Filistin meselesinde petrolü kullanan bir lider olan Faysal’ın ölüm emrini kimlerin verdiğini İslam dünyası gayet iyi biliyor. Sorun şu bizim içimizdeki tetikçilere karşı bir şey yapamayışımız. Bugün İslam dünyasında Gazze meselesinde bu adımı kimse atamıyor veya atmıyor. Sonunun Faysal gibi olacağını düşünüyor. Olaylar, katiller ve maktuller değişse de tarih bizim için ibret vesikası olarak yazılmaya devam ediyor.
Selam ve dua ile...