Fahrettin Altay Paşa’nın 1922-1932 yılları arasında Konya’da 5. Kolordu komutanı olarak görev yaptığı süreci anlatmadan önce paşanın hayat hikâyesini anlatmayı uygun buluyorum. Kısaca Fahrettin Paşa’yı tanıyalım. 1880 yılında Arnavutluk’un İşkodra şehrinde doğdu. Harp akademisinden 1900 yılında mezun oldu. I.ve II. Balkan savaşları, I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele sırasında askeri görevler üstelendi. 1922’de İzmir’e giren ilk komutan olması onun Türk halkı nezdinde itibarını artırdı.1933 yılında I. Kolordu komutanı olarak tayin edildi. 1943 Yüksek Askeri Şura üyesi oldu.1945 yılında ise emekli olmuştur. Emeklilik sürecinde milletvekilliği de yapmıştır. Ama o zamanın milletvekilleri atamaya gelmektedirler. Hayatı askerlik ile geçen Fahrettin Altay’ın Konya görevi sırasında yaptığı bir takım hazin işler bu yazının konusu olacaktır.
Konya’daki görevi sırasındaki kötü şöhreti tahrip ettirdiği ve yıktırdığı kadim kültürümüze ait eserler ile ilgilidir. Nalıncı Baba türbesi, Şerafeddin Türbesi ve Medresesi, Ulvi Sultan Türbesi ve Mescidi başta olmak üzere pek çok eskimez eser onun askeri görevi sırasında yıktırılmıştır. Alaattin tepesinde bulunan Selçuklu hükümdar mezarlarında tahribat yapılmış ve değerli eşya araması yapılmıştır. Hatta sonraki döneme ait bir olay olan Selçuklu hükümdarlarının kemiklerinin köpeklere yedirilmesi Fahrettin Paşa dönemi olarak gösterilmektedir. Sonuç şu ki hem değerli eşya aramak hem de kemikleri ortaya saçtırmak vefat edenlerin kemiklerini sızlatmıştır. Ayrıca vicdanları da yaralamıştır.
Yukarıda adını andığımız pek çok eser kadar Konya’ya ait eski fotoğraflarda Alaattin Tepesinde bulunan Eflatun Mescidi Fahrettin Altay’ın 1919 yılındaki görevi sırasında yıkılmıştı. Şöyle ki Konya’daki Rum ve Ermeniler Milli Mücadele sırasında kilise kavgasına başlayınca Fahrettin Altay Eflatun Mescidi olarak bilinen kiliseden camiye döndürülen mekanı yıktırmıştır. 1921 yılında eserin kalıntıları da ortadan kaldırılmıştır.
Fahrettin Altay döneminde Konya’da pek çok tarihi eser ve mezar taşı yerlerinden alınmıştı. Yol yapımı gibi farklı amaçlarda kullanılan tarihi mezar taşlarına şahit olunuyordu. Ankara’dan gelen tarihi eserleri temizleyin emri Vali İzzet Bey ve Komutan Fahrettin Paşa eliyle eserlerin tarihe gömülmesi şeklinde uygulanıyordu. Hatta Alaattin Tepesini görmesini engellediği gerekçesi ile İnce Minare Medresesinin belirli kısımlarını yıktırmıştır. Bu olay Atatürk’ün emriyle durdurulmuştur.
Özetle yerel idarecileri tarihe ve dine yönelik menfi düşünceleri onların eski eserlere düşman olmasına neden olmuştur. Bu bakış açısı Cumhuriyetin ilk yılları başta olmak üzere sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Ecdat yadigarı eserlerimiz tarihe gömülüp gitmiştir.