Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

SİVRİ KÖŞELERİNDEN TÖRPÜLER SENİ!

İnsan bazen çok iddalı ve dik cümleler kurar. Belirli zihin kalıplarının içersinde kalması sebebiyle, bazı konularda adete kalıbın içindeki buz misali kaskatı olur. Kalıplaşmış doğruları, Asla dedikleri ve acaba başka türlüsü de mümkün mü diye bakmadan körü körüne ezbere bildikleri ile çevresine ve en çokta kendisine zulm eder. … Oysa Su gibi akmak varken An’ın içinde, buz gibi soğuk ve katı olmak niye? Eskiler su verdiğiniz zaman şöyle dua ederdi; “Su gibi Aziz Ol…” Yani, Su gibi Berrak, Saf ve Temiz Ol, Geçtiğin her kuru toprağı yeşillendir, Çöle dönmüş Gönüller’e çiçek açtır, Dokunduğun her Can’a hayat ver, Su gibi şeffaf ol, için dışın bir olsun! Çünkü su hayattır, Azizdir, Kutsaldır. Ve su akar, yolunu bulur… Sende bu hayat yolunda, kırılmadan kırmadan akıp gitmek, yolunu bulmak için, Su gibi akışkan ol, esnek ol, katı olma! Unutma, şiddetli fırtınalarda en çok sert dallar kırılır, esnek olanlar ise rüzgarla dans eder… Sen de ne kadar sert ve katı olursan, o kadar kırılırsın. Oysa esnek olanlar, sorunlara çok daha kolay çözüm bulurlar. Hoşgörü ve tevazu ile yürüyerek her şey mümkün diyerek, öfke kırgınlık bilmeden hayatla dans ederler… … Aynı yasa binalar içinde geçerlidir. Yapı elamanları ne kadar esnek ve hafif olursa o kadar dayanıklı olur deprem yüklerine… Ağırlıklar altında ezilmek istemiyorsan, hafifle, yüklerinden arın ve esnek ol… Yoksa kalıplarını kırana kadar, tekrar tekrar aynı döngülerin içinde bulursun kendini… Yani İddiada bulunduğun, Ben bilirim dediğin ve meydan okuduğun her yerden savaş başlar. Büyük konuştuğun, kınadığın, yargıladığın, böldüğün, ötekileştirdiğin ne kadar köşeli cümlen varsa, o kadar SİVRİ KÖŞELERİNDEN TÖRPÜLER SENİ! Tıpkı ağacın ömrünün uzatılması, güzelleşmesi ve hastalıklara karşı direncinin arttırılması amacıyla budandığı gibi budar seni… … O halde sadece “En doğrusunu Allah bilir” diyerek, An’ın içinde izin ver gelene… Güven ve teslim ol, inat etme, direnme Ben, ben diye… Denizle savaşırsan, direnç gösterirsen çırpındıkça batarsın. Oysa kendini teslim edersen, En naif haliyle el üstünde taşır seni… Evet inandığın değerler uğrunda Gönül ver, ömür ver ama iddia da bulunma, savaşma… Bir tek kendi zanlarından oluşan doğru bildiklerinin içinde hapsolma… Her şey mümkün diyerek, geniş bakış açılarıyla bak hayata… Çünkü durduğun yer sabit olursa, manzaran da hep aynı olur.    
Ekleme Tarihi: 21 Eylül 2023 - Perşembe

SİVRİ KÖŞELERİNDEN TÖRPÜLER SENİ!

İnsan bazen çok iddalı ve dik cümleler kurar. Belirli zihin kalıplarının içersinde kalması sebebiyle, bazı konularda adete kalıbın içindeki buz misali kaskatı olur.
Kalıplaşmış doğruları, Asla dedikleri ve acaba başka türlüsü de mümkün mü diye bakmadan körü körüne ezbere bildikleri ile çevresine ve en çokta kendisine zulm eder.
Oysa Su gibi akmak varken An’ın içinde, buz gibi soğuk ve katı olmak niye?
Eskiler su verdiğiniz zaman şöyle dua ederdi;
“Su gibi Aziz Ol…”
Yani, Su gibi Berrak, Saf ve Temiz Ol,
Geçtiğin her kuru toprağı yeşillendir,
Çöle dönmüş Gönüller’e çiçek açtır,
Dokunduğun her Can’a hayat ver,
Su gibi şeffaf ol, için dışın bir olsun!
Çünkü su hayattır, Azizdir, Kutsaldır.
Ve su akar, yolunu bulur…
Sende bu hayat yolunda, kırılmadan kırmadan akıp gitmek, yolunu bulmak için, Su gibi akışkan ol, esnek ol, katı olma!
Unutma, şiddetli fırtınalarda en çok sert dallar kırılır, esnek olanlar ise rüzgarla dans eder…
Sen de ne kadar sert ve katı olursan, o kadar kırılırsın. Oysa esnek olanlar, sorunlara çok daha kolay çözüm bulurlar. Hoşgörü ve tevazu ile yürüyerek her şey mümkün diyerek, öfke kırgınlık bilmeden hayatla dans ederler…
Aynı yasa binalar içinde geçerlidir. Yapı elamanları ne kadar esnek ve hafif olursa o kadar dayanıklı olur deprem yüklerine…
Ağırlıklar altında ezilmek istemiyorsan, hafifle, yüklerinden arın ve esnek ol…
Yoksa kalıplarını kırana kadar, tekrar tekrar aynı döngülerin içinde bulursun kendini…
Yani İddiada bulunduğun, Ben bilirim dediğin ve meydan okuduğun her yerden savaş başlar. Büyük konuştuğun, kınadığın, yargıladığın, böldüğün, ötekileştirdiğin ne kadar köşeli cümlen varsa, o kadar SİVRİ KÖŞELERİNDEN TÖRPÜLER SENİ!
Tıpkı ağacın ömrünün uzatılması, güzelleşmesi ve hastalıklara karşı direncinin arttırılması amacıyla budandığı gibi budar seni…
O halde sadece “En doğrusunu Allah bilir” diyerek, An’ın içinde izin ver gelene…
Güven ve teslim ol, inat etme, direnme Ben, ben diye…
Denizle savaşırsan, direnç gösterirsen çırpındıkça batarsın. Oysa kendini teslim edersen, En naif haliyle el üstünde taşır seni…
Evet inandığın değerler uğrunda Gönül ver, ömür ver ama iddia da bulunma, savaşma…
Bir tek kendi zanlarından oluşan doğru bildiklerinin içinde hapsolma…
Her şey mümkün diyerek, geniş bakış açılarıyla bak hayata…
Çünkü durduğun yer sabit olursa, manzaran da hep aynı olur.
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.