Okumak çok geniş kapsamlı bir fiil olup, insan okudukça özgürleşendir. İnsan belirli bir coğrafyada, belirli bir kültürde ve aile yapısında dünyaya gelir. Bu çevresel faktörlerin etkisiyle, geldiği dünyayı algılamaya başlar. Bulunduğu sınırlı alanın içerisinde, belirli inanç kalıpları ve zihin kalıpları oluşur. İşte bu dar bakış açılarından özgürleşmenin yolu okumaktan geçer. Öyle ki, bir yerde kutsal olanın bir yerde kurban olduğunu, bir yerde makbul olanın, başka bir yerde suç olduğunu görür.
…
Hani “çok okuyan mı yoksa çok gezen mi” denir ya aslında her ikisi de “OKUMAK” demektir. Çok gezen, gezip gördüğü yerlerde kainat kitabını, insan kitabını okuyarak deneyimlerken, kitaplardan okuyan da, bu deneyimleri kalemin yazdıklarıyla öğretenden öğrenir.
Çok kitap okuyan, okuduğu her kitapta yeni bir insanla, yeni bir fikirle, yeni bir kültürle, yeni bir inançla tanışır. Böylelikle, her okuduğunda zannettiğinin tersine, yeni bir doğruyu yahut yeni bir yanlışı keşfederek inanç ve zihin kalıplarından özgürleşmeye başlar. Bu çeşitli okumalar neticesinde, tüm ezberleri bir bir bozulmaya başlar. Ve okudukça insan, hiçbir şey bilmediğini kavrar. Bu sebeple Frederick Pollock; “Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar. “ demiştir.
…
Bu okumalar vesilesi ile gelen idrakin ardından, dar kalıplardan ve zihnin hapishanesinden özgürleşerek, sınırsız olanı hissetmek üzere içerden bir yolculuk başlar. Bu sorgulama ve tefekkür süreçlerinin ardından insan tasarımcısı/ yaratıcısı tarafından yazılmış olan bir nevi kullanma kılavuzunu yani Kur’An’ı açıp okumaya niyet edince, yine orada da ilk sözün “OKU” olduğunu görür.
“1.Oku! Her şeyi yaratan/halk eden Rab’bin adıyla.
2.Ki O Rab, İnsanı yapışıp asılı duran bir parçadan / sevgisinden var etti / yarattı / halk etti.
3.Oku ve bilki o Rabbin en büyük ikram sahibi / cömert olandır.
4.Ki O (Rab) kalemin yazdıkları ile öğretmiş ve Öğretendir.
5.İnsana bilmediklerini ve bilmesi gerekenleri Öğretendir O. “
(Alak suresi 1-5. Ayetler)
Kuran’ın ilk inen beş ayeti olup, içinde derin manalar barındırır. Allah insanlara önce “OKU” der, sonra İnsanı sevgisinden var ettiğini söyler, ardından Allah’ın en büyük ikram sahibi olduğunu ve insana kalemin yazdıkları İle öğreteceğini söyler…
Ve İlk ayet “Oku” derken, henüz orta da okunacak bir kitap yokken, “ne okuyayım” sorusu üzerine derin derin tefekkür etmek gerekir. Çünkü ilk söz olan Allah’ın adı ile oku derken, insana önce kendi Gönlün’ü, kendi kitabını oku denmiştir ki hazinesine, hakikatine, yani kendi yakin özüne kavuşabilsin…
Ardından Gönülleri ve kainatı okuyarak maddi ve manevi hizmetlerde bulunsun da Karanlıklara bir Aydınlık olsun…
Kainatı okusun ki, Bilimin ışığında insanlığın faydasına buluşlar yapsın…
Gönülleri okusun ki yaralara merhem olsun, Gönüller’e coşku olsun, güzelliklere vesile olsun…
Velhasıl İnsan yeter ki okusun…