Bu yıl Cumhuriyetimizin 101. Yılını kutluyoruz, çok şükür…
Daha bir başka hissettiriyor bu sene…
Bir yanda koca bir asrı devirmiş olmanın olgunluğu ve biraz da mahcup O’NUR’u,
Bir yandan da, yeni bir asrın başlangıcında her şeye rağmen, yeniden başlamanın heyecanı ve,
Baharda yeniden açan taze çiçeklerin o mis gibi kokusu misali duyulan o coşku…
Yani yine iç içe geçmiş hallerde, yaşanıyor her biri zamanın ve mekanın çok ötesinde…
…
101. YIL!
Bir varmış, bir yokmuş, BİR varmış!
Evvel zaman içinde, karanlıkların en zifirisinde kalmış bir ulusa,
Karanlığı delen yıldız misali ışık olan, çok özel seçilmiş bir önder nasip olmuş…
Öyle işler yapmış ki, o kısacık zamana, sanki asırlar sığdırmış…
Çünkü derinden, en derinden inanmış ve bir an bile şüphe etmemiş…
Nice imkansız diyenlerin içinde, O bir an bile tereddüt etmeden, inandıkları uğruna Gönül vermeye devam etmiş. Çünkü ancak Gönül’den hissedenler yaşar ve yaşatırlarmış.
Kendi çıkarlarına, nefsine uyanı değil,
Hakk ile Aşk ile Gönül eşliğinde nefesler ile mücadele vererek, “Ben” değil “Biz” demeyi seçmiş!
…
O Kut’lu kişi, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün başlattığı milli mücadele ruhu ile yaktığı meşale,
Bugün kuşaktan kuşağa minnetle ve saygıyla aktarılmış…
Ve her bir yakılan meşale ile karanlıklar daha daha daha aydınlanmış…
Ve kurucusu olduğu bu devlete, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ismi verilmiş.
Çünkü CUMHURİYET, kişilerin tekelinden, nefsi çıkarlarından çok ötede, Bir’liği, Dirliği, Diriliği ve BİR olmayı hissetmek demekmiş!
Birlikte el ele, Karanlıklar’dan Aydınlıklar’a çıkılsın diye, Gönül vermekmiş….
O vakit,
Yüreğinde bu çoşkuyu hisseden herkesin,
CUMHURİYET BAYRAMI KUT’LU OLSUN!