Öncelikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız hepimize kutlu olsun!
İçerisinde hem ulusal egemenliği hem de çocuk kavramını barındıran bu bayram, milli mücadele tarihimiz açısından önemli olduğu kadar, insanın manevi değerleri ve mana alemini kavraması bakımından da oldukça özel bir bayramdır. Çünkü ancak her iki unsuru birden içinde tam manasıyla yaşayanlar, gerçek bayrama varırlar.
“Egemenlik” ve “Çocuk” Bayramı!
“Egemenlik” ya da “hâkimiyet, bir toprak parçası ya da mekân üzerindeki kural koyma gücü ve hukuk yaratma kudretidir. “
O halde insan, mana aleminden okursak, beden toprağında hâkimiyet kurma gücünü, aklının ve nefsinin elinden alarak, Gönül eşliğinde yaşamaya başladığında, kölelikten, tutsaklıktan özgürleşir, hürriyetine kavuşur. Ve işte o gün insana gerçek BayRam olur.
Çocuk her daim safiyetin simgesidir. Çocuk saflığında yaşayanlar, hesaplardan kitaplardan yargılardan ve her türlü kötülükten korunanlar, “nefsini arındıran, kurtuluşa erer” ayeti üzere, içindeki çocuğu özgür bırakırlar ve çocuk masumiyeti ile yaşayarak kurtuluşa ererler.
…
Öyleki, 23 Nisan 1920 de bir Cuma günü, Hacı Bayram Veli Cami’nde kılınan cuma namazının ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Ve “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” inancıyla, Ankara’nın çölünde, nice yokluklar içerisinde kurulmuş olan bu meclis, bir sene sonra, 23 Nisan 1921’de yeni Türk Devletinin ilk bayramı olan “Hakimiyet-i Milliye” Bayramını kutlamıştır.
İlerleyen dönemde, bayramlarda çocukların ön plana çıkarılmasıyla birlikte, Mustafa Kemal Paşa’nın da Himaye-i Etfal Cemiyeti’ni (öksüz, yetim ve kimsesiz çocukları koruma görevini üstlenen bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumunu) açıkça desteklemesi ile 1925’lerden itibaren 23 Nisan’a “Hâkimiyet-i Milliye Bayramı” yanında “Çocuk Günü” ve “Çocuk Bayramı” da denmeye başlanmıştır. 1929 yılında ise “Çocuk Haftası” adıyla kutlamalar yedi güne çıkarılmış ve bu kutlamalarda aktif rol Türk Ocaklarına verilmiştir.
Atatürk’ün önderliğinde, kutlanmaya başlanan Çocuk Bayramının amacı, çocukların birkaç gün eğlendirilmesinden ziyade, toplumun farklı kesimlerinin, çocuk sorunları ile ilgilenmesini sağlamaktı. Özellikle şehit çocukları ve yetim çocuklar İle ilgilenmeleri için, halkı yönlendirmek ve farkındalık oluşturmaktı. Ve O yıllarda düzenlenen etkinlikler ile toplanan yardımlar şehit çocuklarına, yetimlere harcanırdı.
Bu bakımdan da, çocuk bayramın manasını idrak etmek ve gereğini layıkıyla yerine getirmek gerekir. Biz sıcak yatağımızda uyurken, cephede, çatışmada, vatanımıza sahip çıkan ve şehit olan canlarımızın çocuklarına da millet olarak biz sahip çıkmalıyız!
Ayrıca yetim konusu, Kuran’ın da üzerinde en çok durduğu konulardan biri olup, pek çok ayette hatırlatılır;
“Öyleyse sakın yetimi hor görme, azarlama, hakkını yeme!”( Duha suresi 9.ayet)
…
Gelin bu bayram hem içimizdeki çocuk, hem de şehit çocuklarımız ve yetimler başta olmak üzere, tüm çocukları, sevgiyle
şefkatle merhametle kucaklayalım, kollayalım, gözetelim. Onların sesini duyalım, halini görelim.
Ve yine Kuran’da uyarıldığı üzere;
“Diri diri gömülen kız çocuğuna hangi günah yüzünden öldürüldüğü sorulduğunda,” ( Tekvir suresi 8.Ayet) üzere, içimizdeki çocuğu diri diri toprağa gömmeyelim! Bizi köleliğe mahkum eden her türlü sistemden oyundan özgürleşelim. Egemenliğimizi hiç kimsemin keyfine ve iki dudağının arasına bırakmayalım! Daima, Dürüst, Erdemli, Cesur, Çalışkan ve Özüne Güvenen çocukların, nesillerin yetişmesi için Gönül verelim!
Ve Tüm hafta boyunca, inançla, BİR’likte ve Coşkuyla KUT’layalım, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı!