Elbet hayatınıza dahil olan insanlar, bazen sizi incitirler, bazen size iyi hissettirirler…
Yani bazen Cemal’inden yansır, bazen de Celal’inden…
Kimi zaman size sevgiyi, huzuru ve güzellikleri hissettirir , kimi zaman kavgayı, öfkeyi ve kötülükleri…
Netice de hepsini bir ve bütün olarak görmek gerekir.
Nasıl ki gece olmadan gündüzü idrak etmek mümkün değilse, mutsuzluk, keder ve kaygılar olmadan da huzuru kavramak mümkün olur mu? Kötü olmadan İyi’nin kıymeti anlaşılabilir mi?
…
Lewis Carroll tarafından yazılan “Alice harikalar diyarında”isimli kitapta, insanların her zaman kendi içinde bulundukları hale göre davranacaklarını, ancak kendi sevgi ve huzur kalkanını inşa edenlerin, diğer insanların yorgunluklarından, öfkelerinden ve negatif tesirlerinden korunabileceğini söyler.
“Sen her zaman sevilmeyeceksin, Alice. Diğer insanların yorgun ve hayattan sıkılmış olduğu zamanlar olacak, başları sis bulutlarında olacak ve seni incitecekler. İnsanlar böyle oldukları için sonunda hep bir şekilde birbirlerinin duygularını incitecekler. Bu bazen dikkatsizliklerinden, bazen yanlış anlamalarından ve bazen de kendileriyle olan çatışmalarından kaynaklanacak.
Eğer sen kendini bir parça bile sevmiyorsan, eğer kendini sevmekle ve mutlulukla kendine bir zırh yaratmıyorsan, başkalarının yarattığı küçücük kızgınlıklar bile sana öldürücü gelecek ve zarar verecektir. Seni ilk kez gördüğümde kendimle bir anlaşma yaptım: ‘Sen kendini sevene kadar seni sevmekten uzak duracağım.” der.
…
Dolayısıyla huzur ve sakinlik içinde bir hayat istiyorsanız önce kendi içinizde, kendinizle bunu sağlamanız gerekir. Saygı duyulmak istiyorsanız, önce kendinize ve gördüğünüz her zerreye saygı duymanız gerekir.
Neticede hayatınıza dahil olan her insan, sizin için vazifelidir. İyisiyle kötüsüyle hepsi sizin, “Siz” olabilmeniz içindir. O müthiş resimde, puzzle’ın birer parçası gibidir.
Bunu hissettiğiniz zaman öfkelenmek, kötü söz söylemek yani aslında kendinize zulüm etmek ortadan kalkar.
Konuya dair Kuran’da Furkân Suresi - 63 ayette şöyle der;
“Rahmân'ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ve vakar ile yürürler; kendini bilmez kimseler onlara laf attığında incitmeksizin “Selâmetle!” derler, geçerler.”
(Tüm varlıktan Hakk’tır yansıyan şuurunda olup kulluğunu anlayanlar, yeryüzünde tevazulu bir hâlde yürürler ve cahillikte olanlar onlara seslendikleri zaman, selametle kalın, derler.)
O halde, kendini bilmez kimseler, size laf artıkları zaman, sadece tatlı bir tebessümle geçin gidin yanlarından, Selametle…
“Sağlık ve esenlikle güle güle” diyerek uğurlayın ve dua edin O kişi için “Allah aklını ıslah etsin ve Gönlünün örtüsünü kaldırsın” diye…