Niye böyle dalıp dalıp gitmelerin?
Sezilmiyor ki saklı düşlerin…
Nerede O İçten gülüşlerin?
Nedendir bu iç çekişlerin?
Her an tefekkürdeyse zihnin,
Yakındır gelecek, Sabret!
Ferahlayacak o vakit kalbin,
Kendini Gönlün’e teslim et!
…
Yüzüne gelen tebessüm,
Bil ki Cennetten bir ışık…
O’dur Gözlerden parlayan,
Nur’udur Yüzüne vuran…
İçine salındıysa ateş,
Yine seninle akıl ve nefs…
Cehennemden bir kor,
Sığmıyorsun Dünya’ya, dar geliyor…
…
Ne köşk, ne huri cennet,
İnsan’ın İç aleminde asıl rahmet!
Gönlün’e ferahlık geldi mi,
Olduğun her yer sana cennet!
Zaman’a Mekan’a hapsolanın,
Yanar içinde bir kor ateş,
Ne saraylar, ne hanlar çare olur,
Nereye gidersen git, Cehennem seni bulur…
…
Güneşin açması misali,
Gönlün’e bir ferahlık geldi mi,
Nerde olursan ol cennet olur,
Her An’da Aydınlık seni bulur…
Karanlığın çökmesi misali,
Olur her yer sana kasvetli…
Nerede olursan ol, cehennem olur,
Her An’da içindeki Ateş seni bulur…