Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

ALEM ADEM DE, HER ŞEY GÖZLEMCİYE GÖRE ŞAHİDLİKTE…

İnsanoğlu her Çağ’da, her Dönem’de, kendini, yaradılış gayesi ve varoluş sebebi üzerine sorgularken bulmuş. Elbet bu sorgulamalardan uzak olanlar da olmuş ve netice de doğup büyüyüp üreyip, ölüp, geçip gitmişler madde dünyasının içinden, manadan uzak hallerde… Ancak sorgulayan yani tefekkür edenler ise kimi zaman felsefeyle, kimi zaman fizikle, bilimle, deneylerle ve kimi zaman çeşitli inanç sistemleriyle kavramaya çalışmışlar varoluşun gayesini… … Bu metotlardan biri olan, Kuantum fiziğinde “Çift Yarık” deneyi olarak bilinen ve bilim dünyasını altüst eden deneyde, elektronların davranışlarının gözlemciye bağlı olduğu keşfedilir. Bu deneyde, fotonlar gözlemci yokken dalga olarak davranırken gözlemci olduğu zaman parçacık olarak davranırlar. Yani madde bilinçli olarak bir gözlemcinin varlığına göre yapısını değiştirerek farklı varoluş şekillerine geçer. Demekki bu alemde her şey, gözlemci olan “senden” aşikar oluyor. Eşyanın tabiatını gözlemcinin bilinç düzeyi belirliyor. Burayı idrak eden insanın kişilerle, olaylarla dışarda zuhur edenlerle bir derdi kalmıyor. Çünkü her olanın kendi içinde bulunduğu hal üzere olduğunu, yani kendinden aşikar olduğunu sezmeye başlıyor. Temsili bir örnekleme ile bakarsak; Bir arabada diyelim ki hararet lambasının ışığı yanıyor. Çözümlenmesi gereken yer gösterge lambası mıdır yoksa hararetin kaynağı mıdır? Tıpkı bu örneklemede olduğu gibi, İdrakten yoksun olunan zamanlarda, insanlar gösterge lambaları ile yani kişilerle olaylarla uğraşırlar. Kimi zaman ikaz lambasını söküp atar, kimi zaman onu tamir etmek için çabalar kimi zamanda görmezden gelir yok sayar… Halbuki bunların hiç biri asıl çözülmesi gereken değildir. Yani hararetin sebebine, içeriye bakılması gerekirken, insan dışarıya, gösterge ve ikaz ışıklarına takılır. Bu bakış açısı ile bakarsak, bu alemde tezahür eden her şey, sizin içinizde olanların dışa yansımasıdır. Tüm olaylar, karşımıza çıkan tüm insanlar sadece birer göstergedir, tıpkı aracın yakıt, hararet, sıcaklık vb durumumlarından haberdar eden göstergeler, ekranlar gibi sizi haberdar etmek üzere vazifelidir. Bir insana duyduğunuz öfke vb. her türlü duygu, tüm övgüler ve yergiler de dahil aslında size aittir. İçinizde şifalanması gerekenleri, O kişi üzerinden size gösterir. Örneğin “O’nun zulümü bana başkalarına bir melek” diyen insan, kendi içinde nasıl bir zülüm halinde ki, aynı kişi başkalarına melek olarak tecelli ederken, O kişiye cehennemi yaşatıyor… Yahut kardeşlerin herbirinin baba İle olan ilişkisi nasıl bu kadar farklı olabiliyor? Baba aynı baba iken, her bir çocuğuna davranışı neden farklı oluyor? Burada farklı davranan baba mı, yoksa her bir çocuk kendi idrak seviyesinin yansımasını mı yaşıyor? … Örnekler o kadar çoğaltılabilir ki, sonsuz sayıda tecelli olarak karşımıza çıkar. Hani Bir atasözü vardır “At sahibine göre kişner” diye, İşte bu alemde olan her şey tıpkı çift yarık deneyindeki fotonların gözlemciye göre davranması gibi, insanın içinde bulunduğu hal ve idrak seviyesine şahitlik etmek üzere var olur. Halife kelimesi “Birinin yerine geçen kimse, vekili” anlamında karşımıza çıkarken, her şeyi halk eden yüce Allah, yeryüzüne Adem’i Halife kıldığını söyler… Bu nedenle, “Alem Adem’de, Adem Alem içinde” denmiştir ki, bu alemde var olan her tecelli, Adem’den yani senden zuhur eder.  
Ekleme Tarihi: 14 Ağustos 2023 - Pazartesi

ALEM ADEM DE, HER ŞEY GÖZLEMCİYE GÖRE ŞAHİDLİKTE…

İnsanoğlu her Çağ’da, her Dönem’de, kendini, yaradılış gayesi ve varoluş sebebi üzerine sorgularken bulmuş.
Elbet bu sorgulamalardan uzak olanlar da olmuş ve netice de doğup büyüyüp üreyip, ölüp, geçip gitmişler madde dünyasının içinden, manadan uzak hallerde…
Ancak sorgulayan yani tefekkür edenler ise kimi zaman felsefeyle, kimi zaman fizikle, bilimle, deneylerle ve kimi zaman çeşitli inanç sistemleriyle kavramaya çalışmışlar varoluşun gayesini…
Bu metotlardan biri olan, Kuantum fiziğinde “Çift Yarık” deneyi olarak bilinen ve bilim dünyasını altüst eden deneyde, elektronların davranışlarının gözlemciye bağlı olduğu keşfedilir. Bu deneyde, fotonlar gözlemci yokken dalga olarak davranırken gözlemci olduğu zaman parçacık olarak davranırlar. Yani madde bilinçli olarak bir gözlemcinin varlığına göre yapısını değiştirerek farklı varoluş şekillerine geçer.
Demekki bu alemde her şey, gözlemci olan “senden” aşikar oluyor. Eşyanın tabiatını gözlemcinin bilinç düzeyi belirliyor. Burayı idrak eden insanın kişilerle, olaylarla dışarda zuhur edenlerle bir derdi kalmıyor. Çünkü her olanın kendi içinde bulunduğu hal üzere olduğunu, yani kendinden aşikar olduğunu sezmeye başlıyor.
Temsili bir örnekleme ile bakarsak;
Bir arabada diyelim ki hararet lambasının ışığı yanıyor. Çözümlenmesi gereken yer gösterge lambası mıdır yoksa hararetin kaynağı mıdır?
Tıpkı bu örneklemede olduğu gibi, İdrakten yoksun olunan zamanlarda, insanlar gösterge lambaları ile yani kişilerle olaylarla uğraşırlar.
Kimi zaman ikaz lambasını söküp atar, kimi zaman onu tamir etmek için çabalar kimi zamanda görmezden gelir yok sayar…
Halbuki bunların hiç biri asıl çözülmesi gereken değildir. Yani hararetin sebebine, içeriye bakılması gerekirken, insan dışarıya, gösterge ve ikaz ışıklarına takılır.
Bu bakış açısı ile bakarsak, bu alemde tezahür eden her şey, sizin içinizde olanların dışa yansımasıdır. Tüm olaylar, karşımıza çıkan tüm insanlar sadece birer göstergedir, tıpkı aracın yakıt, hararet, sıcaklık vb durumumlarından haberdar eden göstergeler, ekranlar gibi sizi haberdar etmek üzere vazifelidir.
Bir insana duyduğunuz öfke vb. her türlü duygu, tüm övgüler ve yergiler de dahil aslında size aittir. İçinizde şifalanması gerekenleri, O kişi üzerinden size gösterir. Örneğin “O’nun zulümü bana başkalarına bir melek” diyen insan, kendi içinde nasıl bir zülüm halinde ki, aynı kişi başkalarına melek olarak tecelli ederken, O kişiye cehennemi yaşatıyor…
Yahut kardeşlerin herbirinin baba İle olan ilişkisi nasıl bu kadar farklı olabiliyor?
Baba aynı baba iken, her bir çocuğuna davranışı neden farklı oluyor?
Burada farklı davranan baba mı, yoksa her bir çocuk kendi idrak seviyesinin yansımasını mı yaşıyor?
Örnekler o kadar çoğaltılabilir ki, sonsuz sayıda tecelli olarak karşımıza çıkar. Hani Bir atasözü vardır “At sahibine göre kişner” diye, İşte bu alemde olan her şey tıpkı çift yarık deneyindeki fotonların gözlemciye göre davranması gibi, insanın içinde bulunduğu hal ve idrak seviyesine şahitlik etmek üzere var olur.
Halife kelimesi “Birinin yerine geçen kimse, vekili” anlamında karşımıza çıkarken, her şeyi halk eden yüce Allah, yeryüzüne Adem’i Halife kıldığını söyler…
Bu nedenle, “Alem Adem’de, Adem Alem içinde” denmiştir ki, bu alemde var olan her tecelli, Adem’den yani senden zuhur eder.
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.