Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan tüm masalların seyrini değiştirip hikayeleştiren, vardı, şu an var ve hep var olacak diye zaman aşımına uğratılan ve tüm bu serüven içerisindeki rolünü hakkıyla yerine getiren Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının ruhlarına dualarımı ve hürmetlerimi sunarım. Gölgesinde yaşayalım diye ektiğiniz fidan büyüdü. Büyüdü ve meyvesi bol, gölgesi geniş kocaman bir ağaç oldu. Başka milletlerin atalarının geçmişte yaptığı utanç verici vakalara inat, siz bize övünmek ve gurur duymak dışında bir şey bırakmadınız. Bu yönden de bir mesaj vermek istediğinizi geç de olsa anladık. “Sizler de gelecek nesile övünülecek ve gurur duyulacak bir mazi bırakın" mesajı bize bir cümle içerisine sığmış, binlerce cümle oldu. Ne bir film sahnesi ne bir belgesel. Dünü, bugünü ve geleceği kapsayan bir güneş. Güven duygusunu yitiren, kalp kırıklıklarıyla dolu bir neslin terzisi ve terazisi. Cumhuriyet, tüm farklılıkların bir arada olabildiği, her kesimi razı eden bir olgu. Cumhuriyet, ecdadın ve neslin rejim değişikliği ile devamı. Cumhuriyet, doğrunun tek olmadığı özgürlüğünü bize sunan, en zararsız rüzgâr. Ve Cumhuriyet, akleden, düşünen dini ve vicdanı hür olarak yaşama devam etmemizi sağlayan, yeni bir yol. İman gücümüzü mukayese edebileceğimizi, vatan sevgimizi sorgulayabileceğimizi, sevme şeklinin de madde ötesinde bir ruh olup yakalayabileceğimizi, anneligimizi, babalığımızı bile sorgulayabilecegimiz, fedakarlık ötesinde bir yarışın diğer adıdır Cumhuriyet. Günümüzde her konuda olduğu gibi, bu konuda yapılan tüm karalamalara inat, bir mum da ben yakmak ve soyumdan gelenlerin, hangi yolda yürümesi gerektiğini göstermek için tüm içtenliğimle söylüyor, haykırıyorum. Ben, dindar bir Cumhuriyetçiyim. Ben, içimdeki vatan sevgisi kadar Cumhuriyetçiyim. Ve ben, tarihin demir çivi ile kazınmış sayfalarının, okunması ve akledilmesi için Cumhuriyetçiyim. Cumhuriyet, hep var olsun...