Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

MÂSİVÂ

Elest Bezmi'nden, Mahşer'e uzanan yolda tanıştık biz. Nereye doğru yürüse, orayı nur kaplayan bir heybetin ardına düştü yüreğim. İnsanca ümitlerle dolu heybemdi üzerimdeki tek yük. Kalbimi boşaltmış ve artık nasibime hazırdım. Zerre kadar yer dahi bırakmak istemediğimden, nefsanî kırıntılarla olan eski meşguliyetlerim ayyuka çıksın istemiyordum. Çünkü; mahcup bir kulum ben... Mâsivâya açılan gözlerim, ayırt etmeksizin yaşarken günü ve geceyi, boncuk boncuk akıyordu ömrüm. Elime verilmiş abaküs boncukları gibi olan nimetleri sayarken, Hak ile benim arama giren engelleri saydığımı bilememiş olmanın verdiği cehalet ile, o boncukları darmadağın etmemin arasında geçen 30 senelik zaman farkını bir perde ile kaldırabileceğimi kim bilebilirdi? Kişiyi Allah'ın azametini idrake götüren tefekkür, akıl ile ilgili bir faaliyet gibi görünse de bu neticeye bizleri ulaştıran kalptir. En şerefli uzuv kalp ise, onun ameli bütün uzuvlardan daha kıymetlidir. Mâsivâyı terk etmeye ve bizi ilahi muhabbete sevk eden de kalptir. Şu halde kalp, dünyanın uğramadığı tek yerdir. Hakk'ın yeridir. Uykudan uyanmamam için kararttığı odamın perdesi ile vedalaşma ve uyanma vakti geldiğinde, içimdeki heyecan ve korku yerini büyük oranda mahcubiyet ile değiştirdiği zaman, mahçup bir kul olmayı da sevmiş oldum ben. Mahcubiyetim karşısında kim olsa kibire katılırdı ama O (c.c) beni kibirle karşılamayan yegâne varlıktı. Yaşadığım her gün, dünya nimetlerinin konfeti halinde üzerime yağması gibi renklendikçe şen olan gönlüme yeni bir renk daha ekliyorken, gizlenmişleri bulabilme niyetimi, amellerime şemsiye ettim ben. Amellerimi bile koruyamaz iken dünya selinden, bu şemsiye inci cevher hali ile koruyacaktı her türlü kirden. Nâsût aleminden, lâhut alemine terfi alacağım yerdi burası. Anasır aleminde daimi kalmadığıma şükrettiğim yer... İnsanı kâmilin imamlığında, aleme mana vermenin, Muhammed (s.a.v) ile aynı maddeden tezahür edildiğime ham ettiğim yer... Marifet olarak görülen ve gösterilmek için âlemi elinin tersi ile kenara iten, dünyanın tüm meşguliyetlerinin süslenerek önüme serilmesine rağmen, inat ederek durduğum yer... Sen icin, ben için var olan her şey için, Vav olarak gelip, Elif olarak gideceğimiz yer... Vesselam..
Ekleme Tarihi: 23 Nisan 2024 - Salı

MÂSİVÂ

Elest Bezmi'nden, Mahşer'e uzanan yolda tanıştık biz. Nereye doğru yürüse, orayı nur kaplayan bir heybetin ardına düştü yüreğim. İnsanca ümitlerle dolu heybemdi üzerimdeki tek yük. Kalbimi boşaltmış ve artık nasibime hazırdım. Zerre kadar yer dahi bırakmak istemediğimden, nefsanî kırıntılarla olan eski meşguliyetlerim ayyuka çıksın istemiyordum. Çünkü; mahcup bir kulum ben...

Mâsivâya açılan gözlerim, ayırt etmeksizin yaşarken günü ve geceyi, boncuk boncuk akıyordu ömrüm. Elime verilmiş abaküs boncukları gibi olan nimetleri sayarken, Hak ile benim arama giren engelleri saydığımı bilememiş olmanın verdiği cehalet ile, o boncukları darmadağın etmemin arasında geçen 30 senelik zaman farkını bir perde ile kaldırabileceğimi kim bilebilirdi? Kişiyi Allah'ın azametini idrake götüren tefekkür, akıl ile ilgili bir faaliyet gibi görünse de bu neticeye bizleri ulaştıran kalptir. En şerefli uzuv kalp ise, onun ameli bütün uzuvlardan daha kıymetlidir. Mâsivâyı terk etmeye ve bizi ilahi muhabbete sevk eden de kalptir. Şu halde kalp, dünyanın uğramadığı tek yerdir. Hakk'ın yeridir.

Uykudan uyanmamam için kararttığı odamın perdesi ile vedalaşma ve uyanma vakti geldiğinde, içimdeki heyecan ve korku yerini büyük oranda mahcubiyet ile değiştirdiği zaman, mahçup bir kul olmayı da sevmiş oldum ben. Mahcubiyetim karşısında kim olsa kibire katılırdı ama O (c.c) beni kibirle karşılamayan yegâne varlıktı. Yaşadığım her gün, dünya nimetlerinin konfeti halinde üzerime yağması gibi renklendikçe şen olan gönlüme yeni bir renk daha ekliyorken, gizlenmişleri bulabilme niyetimi, amellerime şemsiye ettim ben. Amellerimi bile koruyamaz iken dünya selinden, bu şemsiye inci cevher hali ile koruyacaktı her türlü kirden. Nâsût aleminden, lâhut alemine terfi alacağım yerdi burası. Anasır aleminde daimi kalmadığıma şükrettiğim yer... İnsanı kâmilin imamlığında, aleme mana vermenin, Muhammed (s.a.v) ile aynı maddeden tezahür edildiğime ham ettiğim yer... Marifet olarak görülen ve gösterilmek için âlemi elinin tersi ile kenara iten, dünyanın tüm meşguliyetlerinin süslenerek önüme serilmesine rağmen, inat ederek durduğum yer... Sen icin, ben için var olan her şey için, Vav olarak gelip, Elif olarak gideceğimiz yer...

Vesselam..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

02
Mayıs
23
Nisan
11
Nisan
19
Mart
15
Mart
05
Mart
27
Şubat
14
Şubat
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.