Eskiden beri dile getirilen ama son günlerde daha sık işitmeye başladığım bir söz… ÇIRAK YOK! Berber, oto elektrikçi, sıhhi tesisatçı veya kaynakçı. Esnaflık ve zanaatkârlık yapan insanların yanında yetişecek, sonraki nesilde bu işleri devam ettirecek genç bulunmaz olmuş.
Herkes evladının mutlu ve başarılı olmasını ister fakat son yıllarda yaşadığımız zihinsel dönüşüm sebebi ile üniversite eğitimi başarının tek ölçütü olarak görülmeye başladı. Kimse çocuğuna kıyamıyor, kir pas(!) içerisinde çalışma hayatına katılmasını, ustalık öğrenmesini göze alamıyor. Elbette başka birçok değişken de vardır hesaba katılması gereken ama sonuç değişmiyor. Herkesin masa başında çalıştığı, kimsenin ustalık ve el işi yapmadığı bir ekonomi mümkün değil.
Bu çocuk okumayacak, bundan adam olmaz(!) denilen ve başarısız görülen çocuklar meslek liselerine veya son durak olarak bir zanaatkârın yanına veriliyor. Bu durumun, çocuğun psikolojisi üzerindeki etkileri bir yana, kaliteli ara eleman ve etkin iş gücünün sağlanması için tercih edilecek en kötü yöntem olabilir. Ülkemizde üniversite eğitiminin kalitesi, seçme ve yerleştirme yöntemleri, kontenjanlar ve mezunların iş bulma imkânları ayrı ayrı konuşulması gereken unsurlar olsa da, bu unsurların pek de iyi olmayan bir durumda oldukları ortada.
Çocuk okutma sevdası, okumuş vasıfsız eleman ve geciktirilmiş işsizlik yaratmaktan başka bir işe yaramıyormuş gibi görünüyor.
Meslek liseleri, öğrencilerini seçerek alan ve hak ederek mevzun oldukları okullar olması gerekirken, toplumun, ailelerin ve eğitim sisteminin kalbur altı gördüğü çocuklarımızın gittiği, öğrenim faaliyetleri bir yana temel eğitim amaçlarını bile gerçekleştirmekte zorlanan, öğrencilerin okulda tutulabiliyor olmasının bile bir başarı sayıldığı durumu gelmiş. Maalesef istisnalar dışında, ortaöğretim kurumlarının büyük çoğunluğu bu halde zaten.
Bu durumlar hesaba katıldığı zaman, belirli birkaç üniversite ve bölüm dışında, üniversite eğitiminin hem bireyler, hem de ülkemizin geleceği açısından, çocuklarımız için birinci tercih olması akılcı olmayacaktır.
Günümüzde, hızla değişen iş dünyası ve teknolojik ilerlemeler, iş gücü piyasasında sürekli bir evrim sürecini tetiklemekte. Bu dinamik ortamda, mesleki eğitim ve çıraklık eğitim uygulamaları, gençlerin iş hayatına hazırlanmasında kritik bir role sahip.
Mesleki eğitim, bireyleri belirli bir meslekte işgücü piyasasının gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatmayı amaçlayan eğitim türüdür. Bu eğitim, teorik bilgilerin yanı sıra pratik uygulamaları da içerir ve öğrencilere gerçek iş ortamlarında deneyim kazanma fırsatı sunar.
Çıraklık eğitimi, genellikle bir ustaya bağlı olarak yapılan ve gençlerin mesleki becerilerini geliştirmelerine olanak tanıyan bir eğitim modelidir. Bu model, öğrencilere mesleki bilgi ve becerilerini gerçek çalışma koşullarında uygulama şansı verir ve onları iş hayatına hazırlar.
- Öğrencilerin iş bulma şansını artırır ve onları iş piyasasına daha hızlı entegre eder.
- Öğrenciler, ilgi alanlarına göre uzmanlaşabilir ve kariyerlerinde daha hızlı ilerleyebilirler.
- Gerçek iş ortamlarında kazanılan deneyim, öğrencilerin mesleki yeterliliklerini artırır.
- Nitelikli iş gücü, ulusal ekonominin büyümesine ve rekabet gücünün artmasına katkı sağlar.
Mesleki eğitim ve çıraklık eğitim uygulamaları, bireylerin ve toplumun gelişimi için vazgeçilmezdir. Bu programlar, gençlerin iş hayatına hazırlanmasında önemli bir köprü görevi görür ve ekonomik kalkınmanın temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Dolayısıyla, bu eğitim modellerine yapılan yatırımlar, geleceğin iş gücü piyasasının şekillendirilmesinde kritik bir öneme sahiptir.
Gelecek zanaat sahibi olanların olacaktır. Aranan ve az bulunan bireyler olacaklar.
Velhasıl, mesleki eğitim bir memleket meselesidir.
Esen kalın…