Başıboş köpek sorununun; toplum sağlığı, hayvan refahı ve yaban hayatına zararlarından defalarca bahsettim. Bu sıkıntılar bilinemez, gizli veya öngörülemez oldukları için değil, çözümsüzlükten beslenenlerin yıllardır yürüttükleri kara propaganda sebebi ile görmezden geliniyor.
Sahte vicdan ve hayvanseverlik duvarını aşmak için en temelden olguları ele almak gerekiyor. Yalana, linç etmeye, çıngar çıkarmaya gerek yok. İnsan olarak hem kendi türümüzün, hem de diğer hayvanların iyiliğini, binlerce yıllık birlikteliğimiz ile kalbimizde apayrı yeri bulunan bir hayvan türüne heba edemeyiz.
Fazlasıysa zarar verdiğimiz bitki ve hayvan ekosistemine, aptalca bir vicdan sömürüsü aracılığı ile daha fazla zarar vermeye devam etmek, aptallık ve kötü niyetlilikten başka bir şey değildir. Alan koruması yapan, sahibi olmadığı zaman ne yapacağını bilemeyen, yaban hayatında yaşama becerisi bulunmayan bir hayvan türünü destekleyerek hem kendi türünün hem de diğer hayvanların aleyhinde faaliyet göstermek cahilliktir.
Bu sorunun çözümünün bile tartışılmasına karşı çıkanlar ya cahil ya da art niyetli insanlardır. İyi niyetli cahiller, yıllardır yürütülen propagandaya aldanmış, kendi türüne ve doğaya verdiği zararın farkında olmayan insanlar olabilir. Fakat art niyetli çıkar çevreleri için bu iş hayat memat meselesidir.
Ülkemizin nüfusu 85 milyon civarında olduğu halde, kayıtlı sahipli köpek sayısı 575 bin adet. Bir köpeğin sorumluluğunu alabilecek, onun sıkıntısını ve risklerini bildiğini varsaydığımız 575 bin kişi. Amerikan filmlerinde gördüğümüz, can dost olan sahipli hayvanlara aşina olmayan, doğasını ve risklerini bilmeyen halkımıza, yıllardır bir kap su - bir kap mama, onlar can dostlar propagandası ile bu romantizmi yaşatamaya çalışıyorlar. Sahte ve içi boşaltılmış bir “Hayvanseverlik” yaratıyorlar. Kabul etmeyenleri de linç ederek, hayvan düşmanı, kötü kalpli ve cahil olmakla suçluyorlar. Sokakta başıboş hayvan bulunmasını da modernlik ve iyilikseverlik olarak servis ediyorlar.
“Dünya gazetesinin haberine göre 2017 yılında Türkiye’deki hacmi 2 milyar dolar ve yıllık büyümesi %15. Aynı büyüme hızını günümüze dek korursak şu an sektörün hacmi 4,5 milyar doların üstünde! Bu rakamın aslan payı, yani ortalama 4 milyarlık bölümü başıboş köpeklerden geliyor. Zira 2021 yılında sahipli köpeklere çip takılması zorunluluğu getirilene kadar, hane içinde evcil hayvan besleme oranı %7 olarak belirlenmiş, halbuki çip takıldığında %1'in altında olduğunu görüyoruz. Demek ki kalan hayvanlar evlerde değil, sokaklarda istifleniyor.” (1)
Sokakta başıboş hayvan varlığının devam etmesi köpek dilencileri ve devasa bir endüstrinin ticareti için çok önemli. “Bu kadar büyük bir endüstri karşısında halk ne yapabilir? Bu kadar büyük bir endüstrinin, kazancını devam ettirmek için yapmayacağı ne olabilir? Bu kadar büyük bir endüstrinin “köpeklerin sevimliliğini” anlatan propaganda film, dizi, kampanya videoları karşısında mağdurların sesi ne kadar duyulabilir? Bu kadar büyük bir endüstrinin istihdam vaadi karşısında halk veteriner hekimlere, avukatlara, tıp doktorlarına gerçekleri anlatmaları karşılığında ne teklif edebilir? İşin içinde tatlı bir paranın olduğunu gören dernek sayısı hızla arttı, düşünsenize “hayvan”, “doğa”, “doğal yaşam” adı altında faaliyet gösteren dernek sayısı günümüzde 2700'e yaklaştı ve bu derneklerin ana faaliyetleri sokaktaki sahipsiz köpeklerin başıboşluğunu savunmak! Ama lobi burada durmadı. 2021'de yasayı baskıyla daha da esnetti ve pandemi esnasında halk sokağa çıkamazken barınak kapılarını açtırıp, barınakta tutulan köpekleri de sokağa saldı. Önce halk ne olduğunu anlamadı. Tonlarca köpek yemi sokaklara döküldü, suni besleme ile köpek nüfusu hızla insan eliyle çoğaltıldı. Elbette lobi köpek sayısını çoğaltmalıydı, çünkü ne kadar boğaz o kadar para demekti.” (1)
Tahmini 4 milyar dolarlık bir sektör ve yüzlerce (köpek dilencisi) kayıt dışı bağış toplayıcı zarar etmesin diye daha ne kadar makul! kayıp yaşamamız gerekiyor ?
Esen kalın…
Alıntı:
(1) Başıboş Köpek Konusunda Ödenen Cehalet Primi Çocuk Kanıdır – Medium.com