Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Fatih BABAOĞLU
Köşe Yazarı
Fatih BABAOĞLU
 

NASİP

“Kimseler anlamazdı ya nasip ne demekti” Gece 1.30… Telefona bir mesaj düştü. Mesajda “Önümüzdeki hafta kader ve nasip konularını yazsana abi” diyordu Ali’m. Haydi, uyu uyuyabilirsen. Ya nasip deyip sapladık kalemi yüreğimize… Sabah uykusunu alamadığından dolayı ortalığı velveleye veren Ahmet Efendiye sordum: “oğlum nasip ne demek?” “Ne olacak” dedi bütün şirretiyle, “Ahmet Bey’in ceketi…” Tabi ya ceket mühim. Her kula nasip olmaz. Derken Ahmet Efendiyi anaokuluna, Gülce Hanımı ilkokula bırakıp geldik bizim iki kapılıya. Besmele, Fatiha derken ya nasip deyip açtık ekmek fteknesini. Her sabah olduğu gibi çayımızı alıp geçtik gökyüzüyle dertleşmeye. Gözlerimizde direksiz gökler… Tam o sırada Mezarcı Yeşil geçti meşhur üç tekerlekli bisikletiyle. Aheste aheste basıyordu pedala. Sanki mezar bile nasip diyordu giderken. Nasibin sözlükteki karşılığı; birinin, önceden alnına yazılmış olduğuna inanılan pay, payına düşen şey ve bir insanın elde edebildiği, sahip olabildiği şey olarak tanımlanmaktadır. İslam Ansiklopedisindeki karşılığı ise Allah’ın bir kimse için önceden belirlediği mutluluk payı şeklinde… Sözlüğü falan bir kenara bırakalım da şu hadiseye bakalım cancağızım. Bakalım da nasibimize bir hisse düşsün. Hz. Ali Efendimiz (kv) meşhur atı düldül ile bir yerden geliyormuş. Tam o esnada ezan okunmaya başlamış. Allah’ın Aslanı (kv) düldülü en yakınındaki camiye doğru sürmüş. Caminin kapısına gelince atından inmiş ve düldülü bağlamak için bir yer aramış. Lakin uygun bir yer yokmuş. Caminin dışında boş boş oturan bir adam görmüş. Ona demiş ki; “Camiye girecek misin?” “Hayır” “Eğer girmeyeceksen atıma göz kulak ol da ben de namazımı kılayım.” Adam; Adamdan “Peki” cevabı gelir gelmez dizginleri eline tutuşturup camiye girmiş. Namazı kılıp camiden çıkarken: “Adamın hakkı geçti. Üzerimde kalmasın. Çıkınca ona biraz para vereyim” diye içinden geçirip elini cebine atmış. Üzerinde iki dinar varmış. “Hah” demiş yine kendi kendine “Bunu vereyim de hiç olmazsa bir işine yarar.” Camiden çıkmış çıkmasına ama bir bakmış ki düldül tek başına olduğu yerde duruyor lakin üzerinde eyer yoktur. Sağına soluna bakınır adam da yoktur. Anlar ki eyeri o adam çalmıştır. Çaresiz eyersiz ata atlayıp eve gelir. Kapıda Peygamberin (sav) çiçekleri, cennet gençlerinin efendisi Hasan ile Hüseyin karşılamış. Çocuklar merak içinde babalarına eyere ne olduğunu sorarlar. Hz. Ali’de (kv) meseleyi anlatır. Cebindeki iki dinarı çıkarıp çocuklarına vererek  çarşıdan bir eyer almalarını tembih eder. Peygamberin (sav) çiçekleri pazara giderler ve adamın birinden iki dinar karşılığında eyeri alıp eve dönerler. Çocuklar geldiklerinde Hz. Ali (kv) alınan eyere bakar ki az önce çalınan kendi atının eyeridir. Acı acı güler Allah’ın Aslanı ve der ki: “Kaybettin, kaybettin, kaybettin. Be adam bekleseydin zaten o iki dinarı alacaktın. Bu senin nasibine yazılmıştı. Çalmadan alsaydın olmaz mıydı? Helalı haram yapmasan olmaz mıydı?” Beklemeyi bilmek gerek cancağızım… Çünkü her nasip vaktine esirdir derler. Duandan eminsen duyandan şüphe etme… Nasipten ne emin olabilirsin ne de ümitsiz… Unutma nasipsiz değilsiniz… Not: Bazı genç kardeşlerime tavsiyemdir Allah sizi korumak için bazı insanları hayatınızdan çıkarır. Peşinden koymayın olmaz mı? 
Ekleme Tarihi: 25 Nisan 2023 - Salı

NASİP

“Kimseler anlamazdı ya nasip ne demekti”

Gece 1.30… Telefona bir mesaj düştü. Mesajda “Önümüzdeki hafta kader ve nasip konularını yazsana abi” diyordu Ali’m.

Haydi, uyu uyuyabilirsen. Ya nasip deyip sapladık kalemi yüreğimize… Sabah uykusunu alamadığından dolayı ortalığı velveleye veren Ahmet Efendiye sordum: “oğlum nasip ne demek?”

“Ne olacak” dedi bütün şirretiyle, “Ahmet Bey’in ceketi…” Tabi ya ceket mühim. Her kula nasip olmaz. Derken Ahmet Efendiyi anaokuluna, Gülce Hanımı ilkokula bırakıp geldik bizim iki kapılıya. Besmele, Fatiha derken ya nasip deyip açtık ekmek fteknesini. Her sabah olduğu gibi çayımızı alıp geçtik gökyüzüyle dertleşmeye. Gözlerimizde direksiz gökler… Tam o sırada Mezarcı Yeşil geçti meşhur üç tekerlekli bisikletiyle. Aheste aheste basıyordu pedala. Sanki mezar bile nasip diyordu giderken.

Nasibin sözlükteki karşılığı; birinin, önceden alnına yazılmış olduğuna inanılan pay, payına düşen şey ve bir insanın elde edebildiği, sahip olabildiği şey olarak tanımlanmaktadır.

İslam Ansiklopedisindeki karşılığı ise Allah’ın bir kimse için önceden belirlediği mutluluk payı şeklinde…

Sözlüğü falan bir kenara bırakalım da şu hadiseye bakalım cancağızım. Bakalım da nasibimize bir hisse düşsün.

Hz. Ali Efendimiz (kv) meşhur atı düldül ile bir yerden geliyormuş. Tam o esnada ezan okunmaya başlamış. Allah’ın Aslanı (kv) düldülü en yakınındaki camiye doğru sürmüş.

Caminin kapısına gelince atından inmiş ve düldülü bağlamak için bir yer aramış. Lakin uygun bir yer yokmuş. Caminin dışında boş boş oturan bir adam görmüş. Ona demiş ki; “Camiye girecek misin?”

“Hayır”

“Eğer girmeyeceksen atıma göz kulak ol da ben de namazımı kılayım.” Adam;

Adamdan “Peki” cevabı gelir gelmez dizginleri eline tutuşturup camiye girmiş. Namazı kılıp camiden çıkarken: “Adamın hakkı geçti. Üzerimde kalmasın. Çıkınca ona biraz para vereyim” diye içinden geçirip elini cebine atmış. Üzerinde iki dinar varmış. “Hah” demiş yine kendi kendine “Bunu vereyim de hiç olmazsa bir işine yarar.”

Camiden çıkmış çıkmasına ama bir bakmış ki düldül tek başına olduğu yerde duruyor lakin üzerinde eyer yoktur. Sağına soluna bakınır adam da yoktur. Anlar ki eyeri o adam çalmıştır. Çaresiz eyersiz ata atlayıp eve gelir. Kapıda Peygamberin (sav) çiçekleri, cennet gençlerinin efendisi Hasan ile Hüseyin karşılamış. Çocuklar merak içinde babalarına eyere ne olduğunu sorarlar. Hz. Ali’de (kv) meseleyi anlatır. Cebindeki iki dinarı çıkarıp çocuklarına vererek  çarşıdan bir eyer almalarını tembih eder.

Peygamberin (sav) çiçekleri pazara giderler ve adamın birinden iki dinar karşılığında eyeri alıp eve dönerler. Çocuklar geldiklerinde Hz. Ali (kv) alınan eyere bakar ki az önce çalınan kendi atının eyeridir. Acı acı güler Allah’ın Aslanı ve der ki: “Kaybettin, kaybettin, kaybettin. Be adam bekleseydin zaten o iki dinarı alacaktın. Bu senin nasibine yazılmıştı. Çalmadan alsaydın olmaz mıydı? Helalı haram yapmasan olmaz mıydı?”

Beklemeyi bilmek gerek cancağızım… Çünkü her nasip vaktine esirdir derler. Duandan eminsen duyandan şüphe etme…

Nasipten ne emin olabilirsin ne de ümitsiz… Unutma nasipsiz değilsiniz…

Not: Bazı genç kardeşlerime tavsiyemdir Allah sizi korumak için bazı insanları hayatınızdan çıkarır. Peşinden koymayın olmaz mı? 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

17
Eylül
30
Mayıs
23
Mayıs
02
Mayıs
25
Nisan
18
Nisan
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.