İbrahim SERT
Köşe Yazarı
İbrahim SERT
 

KAFESTEKİ KUŞUN KANATLARI NE İŞE YARAR?

“Bu verimsiz dünyada neden gurur duyuyorsunuz, Süleyman Peygamber olsan bile, karıncalara yem olursun.” Mevta defnedildikten sonra hoca duaların ardından Tekasür Suresi’ni okur. Kur'an-ı Kerim ölülere okunmaz, dirilere okunur falan diyecek değilim, gençlik hevesiydi onlar fakat bu surenin mezarlıkta okunması çok etkileyici geliyor bana. Merasime katılanların birçoğu anlamını bilmez, âmin der geçerler. Hâlbuki ölümün sıcaklığı ile yüz yüze gelmiş kalabalık biran olsun hissedip anlayabilseydi ne olurdu? Bir biriktirme(çokluk) yarışıdır, oyalanıp duruyorsunuz? Bizi ne güzel tarif ediyor. Ne güzel tehdit ediyor. Âmin deyip geçiyoruz. Allah rahmet eylesin. Allah bize rahmet etsin, bu nasıl bir hırs, nasıl bir dünyalık sevdasıdır. Hiç mi ilahi lezzet tatmadık? Hiç mi hissetmedik yaradanın cüzü olduğumuzu? Fakirlik edebiyatı yapmıyorum, zenginlik düşmanı değilim. Anlayan için, anlamak isteyen için diyorum ki; nedir ruhuna ettiğin bu eziyet. Herkes kendi imkânı kadar hırsa boğulmuş. Güç, metâ ve iktidar hırsı kanserli hücreler gibi işgal etmiş iliklerimizi. Bir biriktirme(çokluk) yarışıdır, oyalanıp duruyorsunuz, hatta mezara varıncaya kadar. Düşünüyorum, tartıyorum, bir yere varamıyorum. Kimsenin imanını tartacak da değilim, yargıç değilim. Bir yere varamıyorum. Ev, araba, bahçe, emeklilik, çocukların düğünü, altınlar. İslam Memiş altın yükselecek demiş. Altınlar... hatta mezara varıncaya kadar. Yaşlanınca rahat etmek için yorulmak mantıklı geliyor. Bu dünyaya ait her türlü yatırım mantıklı geliyor. İnsanoğlu aşka değil, peşin olana taliptir. Ahirete yapılan yatırımlar da bu dünyalık yatırımlar gibi hesapla, kitapla ölçülüyor. Yüce Mevla ne veznedar ne de tefecidir. Hesap günü verilecek hesap, vergi beyannamesi değildir. İman babadan miras kalmaz, acı çekmeden, mücadele etmeden, kazanmadan, aşk ile yanmadan neye yarar. Ölünce vergi iadesi bekleyenler, melekleri muhasebe memuru sananlar, Tekasür Suresi’ni okuyun. Dünyalık hırsı cehennem azabından beterdir. “Andolsun ki cehennemi göreceksiniz.” “Andolsun ki onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.” Alman otomobilleri, lüks konutlar ve akçeli işler için sürdürülen hırs dolu mücadele karşılığında yanmaktan daha beteri vardır. Şeb-i Arûs talep etmeyen, ahirette sürgündedir. Kafesteki kuşun kanatları ne işe yarar? Yüce Mevla'nın zatından mahrum kalmak, yanmaktan beterdir. Şimdi aşk ile yanmayan, bu dünyada sürgünü göze almayan, ahirette ateşi arar, yak beni der ben gafillerdenmişim.   Ölüydüm, dirildim; ağlıyordum, güldüm. Aşkın devleti geldi ve ebedi devlet oldum. Dedi divane değilsin, bu eve layık değilsin, Gittim divane oldum, zincire vuruldum. Dedi sarhoş değilsin, bu ziyafete layık değilsin, Gittim sarhoş oldum, neşeyle doldum. Dedi ölü değilsin, neşeyle yoğrulmuş değilsin, Onun can veren yüzü önünde ölüp yerlere serildim. Dedi zeki bir adamsın, hayal ve şüphe içindesin, Aptallaştım, korktum, her şeyden koparıldım. Dedi bir mum oldun, bu cemaatin kıblesi oldun, Ne cemaattenim ne de mum, dağılmış duman oldum. Dedi bir şeyhsin, bir lider, bir rehbersin, Ne şeyhim ne de lider, senin emrinde kul oldum. Dedi kanatların var, sana kanat vermeyeceğim, Kanatlara heves ettim de kanatlarımı yoldum, kanatsız kaldım. (Divan-ı Kebir)
Ekleme Tarihi: 13 Haziran 2024 - Perşembe

KAFESTEKİ KUŞUN KANATLARI NE İŞE YARAR?

“Bu verimsiz dünyada neden gurur duyuyorsunuz,

Süleyman Peygamber olsan bile, karıncalara yem olursun.”

Mevta defnedildikten sonra hoca duaların ardından Tekasür Suresi’ni okur. Kur'an-ı Kerim ölülere okunmaz, dirilere okunur falan diyecek değilim, gençlik hevesiydi onlar fakat bu surenin mezarlıkta okunması çok etkileyici geliyor bana.

Merasime katılanların birçoğu anlamını bilmez, âmin der geçerler. Hâlbuki ölümün sıcaklığı ile yüz yüze gelmiş kalabalık biran olsun hissedip anlayabilseydi ne olurdu?

Bir biriktirme(çokluk) yarışıdır, oyalanıp duruyorsunuz?

Bizi ne güzel tarif ediyor. Ne güzel tehdit ediyor. Âmin deyip geçiyoruz. Allah rahmet eylesin. Allah bize rahmet etsin, bu nasıl bir hırs, nasıl bir dünyalık sevdasıdır. Hiç mi ilahi lezzet tatmadık? Hiç mi hissetmedik yaradanın cüzü olduğumuzu?

Fakirlik edebiyatı yapmıyorum, zenginlik düşmanı değilim. Anlayan için, anlamak isteyen için diyorum ki; nedir ruhuna ettiğin bu eziyet. Herkes kendi imkânı kadar hırsa boğulmuş. Güç, metâ ve iktidar hırsı kanserli hücreler gibi işgal etmiş iliklerimizi.

Bir biriktirme(çokluk) yarışıdır, oyalanıp duruyorsunuz, hatta mezara varıncaya kadar.

Düşünüyorum, tartıyorum, bir yere varamıyorum. Kimsenin imanını tartacak da değilim, yargıç değilim. Bir yere varamıyorum. Ev, araba, bahçe, emeklilik, çocukların düğünü, altınlar. İslam Memiş altın yükselecek demiş. Altınlar... hatta mezara varıncaya kadar.

Yaşlanınca rahat etmek için yorulmak mantıklı geliyor. Bu dünyaya ait her türlü yatırım mantıklı geliyor. İnsanoğlu aşka değil, peşin olana taliptir. Ahirete yapılan yatırımlar da bu dünyalık yatırımlar gibi hesapla, kitapla ölçülüyor. Yüce Mevla ne veznedar ne de tefecidir. Hesap günü verilecek hesap, vergi beyannamesi değildir.

İman babadan miras kalmaz, acı çekmeden, mücadele etmeden, kazanmadan, aşk ile yanmadan neye yarar. Ölünce vergi iadesi bekleyenler, melekleri muhasebe memuru sananlar, Tekasür Suresi’ni okuyun. Dünyalık hırsı cehennem azabından beterdir.

“Andolsun ki cehennemi göreceksiniz.”

“Andolsun ki onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.”

Alman otomobilleri, lüks konutlar ve akçeli işler için sürdürülen hırs dolu mücadele karşılığında yanmaktan daha beteri vardır. Şeb-i Arûs talep etmeyen, ahirette sürgündedir. Kafesteki kuşun kanatları ne işe yarar? Yüce Mevla'nın zatından mahrum kalmak, yanmaktan beterdir. Şimdi aşk ile yanmayan, bu dünyada sürgünü göze almayan, ahirette ateşi arar, yak beni der ben gafillerdenmişim.

 

Ölüydüm, dirildim; ağlıyordum, güldüm.

Aşkın devleti geldi ve ebedi devlet oldum.

Dedi divane değilsin, bu eve layık değilsin,

Gittim divane oldum, zincire vuruldum.

Dedi sarhoş değilsin, bu ziyafete layık değilsin,

Gittim sarhoş oldum, neşeyle doldum.

Dedi ölü değilsin, neşeyle yoğrulmuş değilsin,

Onun can veren yüzü önünde ölüp yerlere serildim.

Dedi zeki bir adamsın, hayal ve şüphe içindesin,

Aptallaştım, korktum, her şeyden koparıldım.

Dedi bir mum oldun, bu cemaatin kıblesi oldun,

Ne cemaattenim ne de mum, dağılmış duman oldum.

Dedi bir şeyhsin, bir lider, bir rehbersin,

Ne şeyhim ne de lider, senin emrinde kul oldum.

Dedi kanatların var, sana kanat vermeyeceğim,

Kanatlara heves ettim de kanatlarımı yoldum, kanatsız kaldım.

(Divan-ı Kebir)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.