Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

GÜLÜMSE VE SEYREYLE…

“Uğraşma boşuna, seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar. Gördükleri ancak kendi anladıkları kadarı olacak…” demiş Mevlana. Bu sözü okuyunca bir ferahlık, bir serinlik geliyor insana… Gülümsemek ve seyreylemek… Bu hal ile tüm çekişmelerden, yargılardan, kavgalardan uzaklaşıyor yürek… Ve Huzur tam da bu Çekişmesizlik hali değil miydi? … Peki İnsanın anlaşılmadığını hissettiği bir yerde, anlatmak için çabalaması, kendini yormaktan başka bir işe yarar mı? Hani derler ya “Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az…” diye! Şimdi bir hissedin manayı, biri sizi anlasın diye uğraşmak, aslında nasıl da beyhude bir telaş… Yani seni ZATen anlayana, Öz’ünü görmüş olana, anlatmak için uğraşmana gerek kalmaz ki… Hani bir de kalp kalbe karşıdır denir ya, işte insanlar arasındaki hislerde birbirleriyle uyumludur. Yani seven seviliyordur. Ama bir huzursuzluk, negatif bir enerji hali hissediliyorsa, elbet boşuna değildir, onun da karşılığı illaki vardır. İşte bu yüzden eğer hala birine kendini anlatmak için çabalıyorsan, bırak… Çünkü, anlatayım derken, kendini bir savaşın içinde bulursun… Sen-ben suçlamaları ile, kim haklı, kim haksız davalarına dönüşür sözler… Ve mahkemeler kurulur, hem kendi içinde, hem de dışarıda, beyhude çabalarla… Ve Zihin bir yandan deliller toplamaya başlar. Geçmişi deşeler ve buradan topladıkları ile geleceğin kaygılarını inşa eder. Sonra zehrini akıtır, içine huzursuzluk ve ateş salar. Netice de insan kendi elleriyle yaptığı cehennemine odun taşıyan olur. Yani ziyan olan enerjilerle kendi kendine zulm eden olur. … Oysa insan biraz daha geniş bakış açıları ile baksa, biraz uzaklaşsa, bu tartışmaların, kavgaların, huzursuzlukların nasıl beyhude çırpınışlar olduğunu kavrar… Ve insan sakinleştiğinde, kendini Gönlün’e teslim ettiğinde, olması gereken olması gerektiği haliyle olur gider akışın içinde… Çabaladığı, oldurmaya zorladığı yani çırpındığı her şey zihnin dayatmasıdır insana… Bu yüzden çırpındıkça batar insan… Oysa zorlamakla değil ancak Gönül vermekle olur… Bu sebeple, anlatmak için boşuna uğraşma demiş Mevlana… Sen Gönlün’e teslim ol, iç sesini duy ve sakinlik içinde, en güzel haliyle yapan eden olarak yoluna devam et… Eğer bir şeyler seni huzursuz ediyorsa, anla ki, Gönlünden uzaklaşmış ve yanlış yola sapmışsındır. Ne zaman ki içinde bir huzur var, anla ki yolun doğrudur ve bu huzur dışarıya da yansıyan olur. Hadi şimdi, GÜLÜMSE VE SEYREYLE…
Ekleme Tarihi: 25 Eylül 2023 - Pazartesi

GÜLÜMSE VE SEYREYLE…

“Uğraşma boşuna, seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar. Gördükleri ancak kendi anladıkları kadarı olacak…” demiş Mevlana.
Bu sözü okuyunca bir ferahlık, bir serinlik geliyor insana…
Gülümsemek ve seyreylemek…
Bu hal ile tüm çekişmelerden, yargılardan, kavgalardan uzaklaşıyor yürek…
Ve Huzur tam da bu Çekişmesizlik hali değil miydi?
Peki İnsanın anlaşılmadığını hissettiği bir yerde, anlatmak için çabalaması, kendini yormaktan başka bir işe yarar mı?
Hani derler ya “Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az…” diye!
Şimdi bir hissedin manayı, biri sizi anlasın diye uğraşmak, aslında nasıl da beyhude bir telaş…
Yani seni ZATen anlayana, Öz’ünü görmüş olana, anlatmak için uğraşmana gerek kalmaz ki…
Hani bir de kalp kalbe karşıdır denir ya, işte insanlar arasındaki hislerde birbirleriyle uyumludur. Yani seven seviliyordur. Ama bir huzursuzluk, negatif bir enerji hali hissediliyorsa, elbet boşuna değildir, onun da karşılığı illaki vardır.
İşte bu yüzden eğer hala birine kendini anlatmak için çabalıyorsan, bırak…
Çünkü, anlatayım derken, kendini bir savaşın içinde bulursun…
Sen-ben suçlamaları ile, kim haklı, kim haksız davalarına dönüşür sözler…
Ve mahkemeler kurulur, hem kendi içinde, hem de dışarıda, beyhude çabalarla…
Ve Zihin bir yandan deliller toplamaya başlar. Geçmişi deşeler ve buradan topladıkları ile geleceğin kaygılarını inşa eder. Sonra zehrini akıtır, içine huzursuzluk ve ateş salar. Netice de insan kendi elleriyle yaptığı cehennemine odun taşıyan olur. Yani ziyan olan enerjilerle kendi kendine zulm eden olur.
Oysa insan biraz daha geniş bakış açıları ile baksa, biraz uzaklaşsa, bu tartışmaların, kavgaların, huzursuzlukların nasıl beyhude çırpınışlar olduğunu kavrar…
Ve insan sakinleştiğinde, kendini Gönlün’e teslim ettiğinde, olması gereken olması gerektiği haliyle olur gider akışın içinde…
Çabaladığı, oldurmaya zorladığı yani çırpındığı her şey zihnin dayatmasıdır insana…
Bu yüzden çırpındıkça batar insan…
Oysa zorlamakla değil ancak Gönül vermekle olur…
Bu sebeple, anlatmak için boşuna uğraşma demiş Mevlana…
Sen Gönlün’e teslim ol, iç sesini duy ve sakinlik içinde, en güzel haliyle yapan eden olarak yoluna devam et…
Eğer bir şeyler seni huzursuz ediyorsa, anla ki, Gönlünden uzaklaşmış ve yanlış yola sapmışsındır. Ne zaman ki içinde bir huzur var, anla ki yolun doğrudur ve bu huzur dışarıya da yansıyan olur.
Hadi şimdi,
GÜLÜMSE VE SEYREYLE…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.