Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

AKIL YANMAKTAN KORKAR, GÖNÜL ATEŞE ATLAR…

Dünya okulunda eğitim sistemi, öğrenci ve öğretmen ilişkisi üzerine kurulu olup, “Talebe” ilmi talep edene denirken, mürebbiye ise terbiye eden, eğiten öğreten kişiye denir. İnsan neyi talep eden olursa, yani neye talebe olursa, o dersin öğretmeni, mürşidi ile buluşur. Bu sebeple talep etmeyene verilmezler, hele ki en kıymetli nadide inciler… Öyle ki en yakınında olur da, görülmezler… … Kemalat yolunda yürüyen, hakikati talep eden kişinin öğretmeni ise Gönlü olur. Çünkü, İnsan ancak bir aynada Gönlünü okur. Bu sebeple, Şems ve Mevlana “kendine bir ayna bul” çağrısı üzere denk getirilerek birbirlerine ayna olmuşlardır. Ve Şems Tebriz’inin 40 kuralında, 2. Kural da şöyle der; “Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!” … Hakk yolunda yürüyen kişinin, rehberi daima Gönlü olursa, akıl ve nefs ile yürüyenler gibi, yanlış yollara sapmaktan, karanlık sokaklarda kaybolmaktan yahut nice zararlara uğrayacağı tehlikelerden korunur. Yine Akıl endişe, vesvese ve zanlarla kişiye gereksiz çuvallar taşıtarak yorarken, aynı zaman da nefeslerin beyhude harcanmasına sebep olur. Gönül ise Daima An’da en güzelini en iyisini yapan olarak, insanın nihai hedefi olan Aşk’a ait olmasına ve her bir nefesini hissederek yaşamasına vesile olur. Bu yolda Akıl İle bir yere kadar gidilir. Çünkü Akıl korkar, bir adım öteye geçersem yanarım der ve sınırlar içerisinde kalır. Oysa Gönül öyle midir? Sınırsız olmaya ait olduğundan ne yanmaktan korkar, ne de bir kaygı endişe duyar. Sonsuz AŞK’a varmak üzere gözü kapalı ateşe atlar. … Bir de Aklın işbirlikçisi olan nefs vardır ki, ancak nefsini arındıran, safiyete erdiren, kurtuluşa erer. Bunun içinde nefsini silen değil onu tanıyan olmak gerekir. Çünkü nefsinin oyunlarını vereceği zararları iyi tanıyan, ona nasıl yaklaşacağını nasıl mutmain olmuş bir nefse ulaştıracağını hisseder. Ve ancak Nefsini tanıyan, ona el uzatıp eğitmek üzere Gönlün’ü mürşit eyleyen mutmain olmuş bir nefse ulaşır. Ve Asıl maharet, Aklını ıslah edip, Nefsini eğiterek, her ikisinin de Gönül’e tabi olmasını sağlayarak, Gönül eşliğinde hissederek yaşamaktır. Dileriz Gönlümüz nasibimiz olsun…
Ekleme Tarihi: 20 Mayıs 2024 - Pazartesi

AKIL YANMAKTAN KORKAR, GÖNÜL ATEŞE ATLAR…

Dünya okulunda eğitim sistemi, öğrenci ve öğretmen ilişkisi üzerine kurulu olup,
“Talebe” ilmi talep edene denirken, mürebbiye ise terbiye eden, eğiten öğreten kişiye denir. İnsan neyi talep eden olursa, yani neye talebe olursa, o dersin öğretmeni, mürşidi ile buluşur. Bu sebeple talep etmeyene verilmezler, hele ki en kıymetli nadide inciler…
Öyle ki en yakınında olur da, görülmezler…
Kemalat yolunda yürüyen, hakikati talep eden kişinin öğretmeni ise Gönlü olur. Çünkü, İnsan ancak bir aynada Gönlünü okur. Bu sebeple, Şems ve Mevlana “kendine bir ayna bul” çağrısı üzere denk getirilerek birbirlerine ayna olmuşlardır.
Ve Şems Tebriz’inin 40 kuralında, 2. Kural da şöyle der;
“Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!”
Hakk yolunda yürüyen kişinin, rehberi daima Gönlü olursa, akıl ve nefs ile yürüyenler gibi, yanlış yollara sapmaktan, karanlık sokaklarda kaybolmaktan yahut nice zararlara uğrayacağı tehlikelerden korunur.
Yine Akıl endişe, vesvese ve zanlarla kişiye gereksiz çuvallar taşıtarak yorarken, aynı zaman da nefeslerin beyhude harcanmasına sebep olur. Gönül ise Daima An’da en güzelini en iyisini yapan olarak, insanın nihai hedefi olan Aşk’a ait olmasına ve her bir nefesini hissederek yaşamasına vesile olur.
Bu yolda Akıl İle bir yere kadar gidilir. Çünkü Akıl korkar, bir adım öteye geçersem yanarım der ve sınırlar içerisinde kalır.
Oysa Gönül öyle midir? Sınırsız olmaya ait olduğundan ne yanmaktan korkar, ne de bir kaygı endişe duyar. Sonsuz AŞK’a varmak üzere gözü kapalı ateşe atlar.
Bir de Aklın işbirlikçisi olan nefs vardır ki, ancak nefsini arındıran, safiyete erdiren, kurtuluşa erer. Bunun içinde nefsini silen değil onu tanıyan olmak gerekir.
Çünkü nefsinin oyunlarını vereceği zararları iyi tanıyan, ona nasıl yaklaşacağını nasıl mutmain olmuş bir nefse ulaştıracağını hisseder. Ve ancak Nefsini tanıyan, ona el uzatıp eğitmek üzere Gönlün’ü mürşit eyleyen mutmain olmuş bir nefse ulaşır.
Ve Asıl maharet, Aklını ıslah edip, Nefsini eğiterek, her ikisinin de Gönül’e tabi olmasını sağlayarak, Gönül eşliğinde hissederek yaşamaktır. Dileriz Gönlümüz nasibimiz olsun…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.