İbrahim SERT
Köşe Yazarı
İbrahim SERT
 

GENÇLER DİNDEN UZAKLAŞIYOR VE ÖZTÜRK HOCA

Ederse kand-i lebin hâtır-i mezâka hutur Diyâr-i Mısra değil Kandehâredek gideriz Tarîk-ı fâkada hemkefş olup Senâîye Cenâb-i Külhani-i Lâyhâredek gideriz Felek girerse kef-i Nâilîye dâmânın Seninle mahkeme-i Kirdgâredek gideriz. İnsan değişiyor, değiştikçe yol alıyor. Yerinden sayanlar, ellerinde olanı süsleyip kutsamak dışında ne yapacaklarını bilmezler. Beni tanıyanlar kolaylıkla geçmişim ile kavgalı olduğumu düşünebilirler. Esasında bir dönem böyle hissettiğim de olmuştu ama artık geçmişimle kavgalı değilim. Geçirdiğim tüm değişimler, benim için merdiven basamaklarından ibaret. Bir sonraki düşünsel merhaleye ulaşabilmek için, bir önceki basamağa ihtiyaç vardı. Sorun merdivenin bir basamağında kalakalmış olanlar. Ben kendi değişim ve dönüşüm tecrübem üzerinden inanç sorununa değinmek, Mustafa ÖZTÜRK hocayı anmak ve ona kendim için teşekkür etmek istiyorum. İnanç ve fikir düzleminde en sıkıntılı olduğum dönemde tanıştım onun kitapları ve görsel kayıtlarıyla. Yaşadığım bunalım içerisinde debelenirken, Allah affetsin, yaradanla kavgaya tutuşmuş gibiydim. Böyle deyince basit bir ergen şımarıklığı gibi algılanmasın. Dini ve felsefi olarak sabit durduğum ve uzun süre savunduğum çok mevzi oldu. Tefekkür ettikçe, okudukça, araştırdıkça sanki bir sonraki merhaleye geçiyordum. Sorun bu değildi, sorun bir yerde tıkanıklık olmasıydı. Tıkanıp kaldım. Çözümü inkâr ve şüphe ile bulmaya çalıştım. Harap oldum. Ayrıntıya luzüm yok, Mustafa hocanın anlattıkları vesilesi ile bu cendereden çıktım ve yüce rabbim ile aramı düzeltme yoluna girdim. Bize ne senin tecrübenden, yaşadıklarından diyenler olacaktır. Derdim kendim üzerimden; gayretli, araştıran ve tefekkür eden gençlerimizin yaşayabilecekleri çıkmazları, yalnızlığı ve kısırlığı gösterebilmek. Mutaassıp çevreler, İslam tarihinde çoğunlukla kazananların yazdığı düşünce ve yaklaşımların dışında kalanları toptan red ve yok etme gayreti ile koşturup dururken, gençler inanç körlüğünde kaybolup gidiyor. Sıkılıkla duyuyoruz, gençler deizme yöneliyor, gençler ateist oluyor diye. Gençlerimizi dış güçlerin saptırdığını iddia etmek ise kolaycılığa kaçmak oluyor. Gençliğin imanını sorularla çaldılar diyerek sağa sola kızmanın anlamı yok. Sorulara ne cevap verilecek buna bakmak gerekiyor. İnternet ortamında, deizm ve ateizm propagandası yapan gruplar, çok mantıklı görünen sorular yayınlıyorlar. İslam tarihi, kelam, fıkıh ve tefsir konularında çelişki olarak addettikleri ve çağımızın modern bakış açısı ile yargıladıkları noktalardan hareketle dikkat çekiyor, taraftar topluyorlar. Bundan bir sorun yok, herkes inandığı şeyi savunma hakkına sahiptir. Biz ne yapacağız, bu sorulara ne cevaplar vereceğiz? Gençlerimizi tatmin edecek felsefi ve fikri düzlemi nasıl inşa edeceğiz. Konuşulması gereken bu. Mustafa Öztürk bana göre bu hususta bir çerçeve oluşturmuş. Birileri inancın lezzetini değil de kendi meşrebini savunmak maksadı ile saldırdığı için cezası da memleketinden sürülmek olmuş. Son birkaç yılda ne anlattı ne yazdı bilmiyorum, uzun zamandır takip de etmiyorum. İnancın lezzeti bana kâfi. Cedelden sıkılmış ruhumu, inancın lezzetine yönlendirdiği için teşekkür ederim. Esen kalın…
Ekleme Tarihi: 06 Haziran 2024 - Perşembe

GENÇLER DİNDEN UZAKLAŞIYOR VE ÖZTÜRK HOCA

Ederse kand-i lebin hâtır-i mezâka hutur

Diyâr-i Mısra değil Kandehâredek gideriz

Tarîk-ı fâkada hemkefş olup Senâîye

Cenâb-i Külhani-i Lâyhâredek gideriz

Felek girerse kef-i Nâilîye dâmânın

Seninle mahkeme-i Kirdgâredek gideriz.

İnsan değişiyor, değiştikçe yol alıyor. Yerinden sayanlar, ellerinde olanı süsleyip kutsamak dışında ne yapacaklarını bilmezler. Beni tanıyanlar kolaylıkla geçmişim ile kavgalı olduğumu düşünebilirler. Esasında bir dönem böyle hissettiğim de olmuştu ama artık geçmişimle kavgalı değilim.

Geçirdiğim tüm değişimler, benim için merdiven basamaklarından ibaret. Bir sonraki düşünsel merhaleye ulaşabilmek için, bir önceki basamağa ihtiyaç vardı. Sorun merdivenin bir basamağında kalakalmış olanlar.

Ben kendi değişim ve dönüşüm tecrübem üzerinden inanç sorununa değinmek, Mustafa ÖZTÜRK hocayı anmak ve ona kendim için teşekkür etmek istiyorum.

İnanç ve fikir düzleminde en sıkıntılı olduğum dönemde tanıştım onun kitapları ve görsel kayıtlarıyla. Yaşadığım bunalım içerisinde debelenirken, Allah affetsin, yaradanla kavgaya tutuşmuş gibiydim. Böyle deyince basit bir ergen şımarıklığı gibi algılanmasın. Dini ve felsefi olarak sabit durduğum ve uzun süre savunduğum çok mevzi oldu. Tefekkür ettikçe, okudukça, araştırdıkça sanki bir sonraki merhaleye geçiyordum. Sorun bu değildi, sorun bir yerde tıkanıklık olmasıydı.

Tıkanıp kaldım.

Çözümü inkâr ve şüphe ile bulmaya çalıştım. Harap oldum. Ayrıntıya luzüm yok, Mustafa hocanın anlattıkları vesilesi ile bu cendereden çıktım ve yüce rabbim ile aramı düzeltme yoluna girdim.

Bize ne senin tecrübenden, yaşadıklarından diyenler olacaktır. Derdim kendim üzerimden; gayretli, araştıran ve tefekkür eden gençlerimizin yaşayabilecekleri çıkmazları, yalnızlığı ve kısırlığı gösterebilmek.

Mutaassıp çevreler, İslam tarihinde çoğunlukla kazananların yazdığı düşünce ve yaklaşımların dışında kalanları toptan red ve yok etme gayreti ile koşturup dururken, gençler inanç körlüğünde kaybolup gidiyor.

Sıkılıkla duyuyoruz, gençler deizme yöneliyor, gençler ateist oluyor diye. Gençlerimizi dış güçlerin saptırdığını iddia etmek ise kolaycılığa kaçmak oluyor.

Gençliğin imanını sorularla çaldılar diyerek sağa sola kızmanın anlamı yok. Sorulara ne cevap verilecek buna bakmak gerekiyor.

İnternet ortamında, deizm ve ateizm propagandası yapan gruplar, çok mantıklı görünen sorular yayınlıyorlar. İslam tarihi, kelam, fıkıh ve tefsir konularında çelişki olarak addettikleri ve çağımızın modern bakış açısı ile yargıladıkları noktalardan hareketle dikkat çekiyor, taraftar topluyorlar. Bundan bir sorun yok, herkes inandığı şeyi savunma hakkına sahiptir.

Biz ne yapacağız, bu sorulara ne cevaplar vereceğiz? Gençlerimizi tatmin edecek felsefi ve fikri düzlemi nasıl inşa edeceğiz. Konuşulması gereken bu. Mustafa Öztürk bana göre bu hususta bir çerçeve oluşturmuş. Birileri inancın lezzetini değil de kendi meşrebini savunmak maksadı ile saldırdığı için cezası da memleketinden sürülmek olmuş. Son birkaç yılda ne anlattı ne yazdı bilmiyorum, uzun zamandır takip de etmiyorum. İnancın lezzeti bana kâfi.

Cedelden sıkılmış ruhumu, inancın lezzetine yönlendirdiği için teşekkür ederim.

Esen kalın…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.