Bin yetmiş bir yılında Ağustos’tu aylardan
Ağustos Türk’e yakın diğer tüm zamanlardan
Yaklaşıyordu düşman haber getirdi ulak
“Biz de onlara” der Han, duydu bunu her kulak
Malazgirt Ovası’nda göründü Türk Ordusu
Sarsılmaz yüreklerde yoktur ölüm korkusu
Er, meydana basanda titrer yüreği yerin
“Nice azlar çoklara galip gelmiştir.” bilin.
Türk’e az-çok denemez, sayılar anlamsızdır
“Bir Türk dünyaya bedel” bu sözüm yalansızdır
Yayından fırlar gibi atıldı Türk askeri
Ya şehitti ya gazi, artık İslam neferi
“Allah Allah” nidâsı düzlüklere dolarken
Şimşek misali çakar kılıç kalkan delerken
Küffar ordusu artık toz duman oluyordu
Romen Diyojen işin sonuna geliyordu
Anadolu yurdunu açıyorken Alpaslan
Tarihe bir mühürdür şan şerefle vurulan
İslam sancağı Türk’ün elinde yükselecek
Köhne Bizans günbegün toprağa gömülecek
Türk’ün büyük başbuğu bize böyle buyurdu:
“Size ebedi vatan aldım işte bu yurdu.”
Ucuz değil bu vatan, kandır onun bedeli
Borçluyuz her birimiz, zannetmeyin ödendi