I.
Kafeste değildim ben, kendimde değildim,
özgür değildim, tutsak değildim.
Tenhadaydım sadece, yalnız kaldım ben.
Sadece yaşamakmış hissettiğim,
çok özeldi.
Benim sanmıştım akıp giden zamanı,
zifiri karanlıkta, tenhadaydım sadece,
yalnız kaldım ben.
Azad et beni, kalabalıklara karışayım.
Üzgünüm biraz, dayanamam.
Bırak beni tenhadan kaçayım,
sensiz hiç kalamam, düşünmeden...
Nefes alır gibi, susuzluk gibi,
düşünmeden yapamam,
sensiz yapamam.
II.
Ey Hudâvend.
Sensizken ben hala aynı kişilerle görüşüyorum.
Aynı ritimle nefes alıyor,
aynı saatte yatıyorum.
Sadece,
daha soluk, daha mutsuz ve daha yorgunum…
Savaşın çocuklar bile umut vermiyor bana,
sensiz daha reel politik, daha irancı, daha ortodoks ve daha soğuk kanlıyım…
Sen yoksan merhamet ve umut da yok…
Sensizlik, bir önünde sonsuz sayıda sıfır.
III.
Ey Hudâvend.
Sadece düşünmüyorum. Öğretilenleri konuşuyorum, ezberlediklerimi …
Artık bende anti emperyalist oldum ve iman ediyorum ki sen yoksan sadece Amerika'nın öldürdükleri müslümandır …
Rusya ve Çin yeni bir dünya bahşedecek bize, Meşhed de güller açacak, Halep’te dondurma yenilecek.
Savaşın çocuklar yoyo nedir bilmeyecek ve masumlara ölüm, masumlara ölüm…
Bak! İmam Hüseyin el sallıyor bize, Amerikan silahları yerine ortodoks silahları kullandığımız için el çırpıyor sanki. Şimdi daha bi anti amerikancıyız…
Hep sen yoksun diye daha bir…