Yumdum gözlerimi durdum öylece
Senle geçen güzel günleri andım
İşittim sesini, sezdim gizlice
Kulağımda kalan ünleri andım
Duygular çakıldı sonsuz bunlara
Güneşler çekildi sensiz yönlere
Takvimler takıldı densiz günlere
Bir daha gelmeyen dünleri andım
Beklemek bir rende, doğrar inceden
Bahtımız daha da kara geceden
Lâl dilim geçmiyor, tek bir heceden
Sürekli, her daim “sen”leri andım.
Kaçtı akıl kuşum artık deliyim
Kimliğim belirsiz sanki ölüyüm
“Sus” desen susamam aşkın diliyim
Aşka “günah” diyen hinleri andım
Mecnun gibi gezdim aşkın çölünü
Ferhat bana sordu dağın yolunu
Arı nerden bilsin çiçek balını?
Ruhumda saklanan senleri andım
Bu dünya hayatı garip bir sahne
Aşk yurdum köhnemiş, olmuş virane
Uydurdum kendime bin bir bahane
Seni beklediğim hanları andım