Âlem-i İslam’ın yıllar boyu yaşadığı sükûnet ortamı Resulullah’ın damadı Hz. Osman’ın Müslüman bir grup tarafından şehit edilmesiyle bozulmuştu. Aslında bu cinayet alttan alta kaynayan bir vaziyetin acı bir dışavurumuydu. Bu tarih itibariyle gündemin temelinde Hz. Osman’ın katli ve sonuçları vardı. Şartlar nedeniyle biraz da zoraki halife yapılan Hz. Ali bu meseleyi nasıl çözecekti. Hz. Ali’nin karşısına bu yolda farklı muhalif gruplar çıkacaktır. İlk muhalifler Hz. Ayşe ve ekibi olacaktır. Bu muhalefet grubu iyi organize olamamıştı. Hz. Ali kısa sürede bu ekibi dağıtacaktı. Sonrasında daha kuvvetli ve hırslı bir rakip vardı: Hz. Muaviye
Hz. Osman meselesini slogan olarak kullanan Hz. Muaviye ilk başta dönemin meşru halifesini tanımayarak işe başladı. Hz. Ali’nin Şam’a atadığı valiyi şehre sokmadı. Bu durumun tek anlamı vardı. Senin hilafetini tanımıyorum. Hz. Ali’nin biat teklifini kabul etmeyen Hz. Muaviye kafasındaki planı uygulamak için harekete geçmişti. Bu yolda önce talihi sonra zekâsı ona yardımcı olacaktır. En mühimi de davasına sadık adamları vardı.
İki tarafın orduları 657 yılında Fırat nehri kenarında karşı karşıya geldi. Başlangıçta kısmi çatışmalar yaşandı. Barış görüşmeleri ise olumsuz sonuçlanacaktı. 19 Temmuz 657 tarihinde iki taraf arasında savaş başladı. Savaş şiddetli bir şekilde devam etti. Savaş sırasında Hz. Ali, H Muaviye’yi karşılıklı çarpışmaya davet etti. Bu teklif kabul görmedi. Savaşın arasında ilk Müslümanlardan Ammar bin Yasir şehit oldu. Resulullah’ın Ammar’ı isyancı bir topluluk öldürecektir şeklinde bir ifadesi olduğunu bilen bazı sahabe olayın sonundan çekinir oldular. Çatışmalar 10 Safer 657 tarihine kadar devam etti. Amr bin As, Muaviye adına hezimeti hissettiği için meşhur Hakem olayını başlatacak teklifi yaptı. Aramızda Kur’an hakem olsun dedi. Tarihte Tahkim olayı olarak ta bilinen bu vaka kısaca bu çatışmanın Kuran’a bakılarak çözülmesinin istenmesiydi. Sorun şuydu. Kur’an nasıl hakem olacaktı? Kuran’dan kim hüküm çıkaracak ve kimin hükmü doğru kabul edilecekti. Tamamen göreceli olan bu cevaplar Hz. Ali’nin Hariciler tarafından katline ve Emevi devletinin kurulmasına yol açacak süreci başlatacaktı. Kısaca fitne kapısı kıyamete kadar kapanmamacasına açılmıştı.