Eskilerin bir tabiri vardır. Devr-i Kadim beyefendisi derler. Günümüz tabiriyle İstanbul beyefendisi.
O Mahmut Celalettin Ökten. Trabzon’un asil ve dindar ailelerinden Gürcüzadelerdendir. Aileden aldığı kültür ve annesinin Hafize olması nedeniyle İslami ilimlere meraklıdır. 1882 Trabzon doğumludur. İlk tahsilini ailesinden alır. 1905’te yani II. Meşrutiyet evvelinin çalkantılı günlerinde Darülfunun yani üniversiteye başlar. 1911 yılında öğretmen olarak vazife alır. 1947 yılında emekli olur. Asıl vazife buradan sonra başlayacaktır.
1949 yılında İmam Hatip kurslarına müdür olarak atanır. Bu kurslar on aylıktır. Ama milletin dini hizmetlere ihtiyacı çok fazladır. Zaman az ve nitelik düşüktür. Kurslar 20 öğrenci ile açılır. Sayı düşerse kapanma tehlikesi olacaktır. Sırf bu nedenle toplama adamla sayıyı tutturmaya çalışır. 20 yıllık özlemin ardından zorla elde edilen imkanı kaybetme riski çok büyüktür. Hâsılı bu iş tutmaz. Ama bu işi daha geliştirmek gereklidir. Hemşerisi Tevfik İleri’nin Maarif Bakanı olduğu dönemde 1951 yılında İmam Hatip Okulları açılır. İlk açılan okul İstanbul İmam Hatip Lisesi'dir.
Celal Hoca, okulun her şeyidir. Amele, müdür, öğretmen ve müdür yardımcısıdır. Okula o günün en iyi ve İmam Hatip şuuru olan öğretmenlerini getirir. Nurettin Topçu ve Mahir İz bunlardan ikisidir. Bir gün Nurettin Topçu, Celal Hocayı elinde süpürge temizlik yaparken görür. İster istemez şunları söyler. “Hocam bırak bu işleri hizmetli o yoksa öğrenciler yapsın. Size zahmet olmasın”. Celal Hoca’nın cevabı muhteşemdir.” Henüz hizmeti atanmadı. Ama çocuklara yaptırmam. Onların zihinlerinde yer eder. Biz bu okulu böyle açtık düşüncesi ile ezilirler. Günü.n birinde bu çocuklar çok iyi yerlere gelecek.” Celal Hoca’nın başta müfredat olmak üzere İmam Hatipler üzerine çalışması vefat ettiği 1961 tarihine kadar devam eder. İmam Hatip okulları ise zaman zulme maruz kalsa da amacını yerine getirir. Bugün Celal Hoca’nın bıraktığı yerden çok ötede çok daha iyi yerlerdedir. Nitelik açısından yapılacak tartışmalar günlerce sürer ve yazının hacmini aşar. Bu nedenle o meseleyi sonraya bırakıyorum.
Yazıyı Celal Hoca ile ilgili şu anı ile sona erdireceğim. Müstakbel kayınını Eyüp Sultan’da Kur’an okurken tanımış ve bir müddet sonra ona hocalık yapmaya başlamıştır. Ailesini tanıyınca içinden bu ailenin kızı olsa alınır diye geçirmiştir. Sonrasında bu ailenin kızı ile evlenmek nasip olmuştur. Kayınvalidesi ona “Ben kızımı senin güzel ahlakına ve ilmine verdim“
İşte bu anlayışın sahibi insanlar İmam Hatip neslinin banileri olmuştur. Rabbim bizleri hak ve hakikat yolunda yürüyenlerden kılsın. Dinini yaşamayı ve ahlakımızla örnek olmayı nasip etsin.
Selam ve dua ile.