Türk-İslam tarihinin dönüm noktasıdır. 20.yüzyılda ayakta kalan son İslam devletinin yıkılmaması için verilen mücadeledir. Hasta adamın son çırpınışlarıdır. Necid çöllerinde Çanakkale’yi hissetmiştir Akif üstat. Gönül gözüyle hissetmiştir. Bir ferdi kalmamacasına yok olan 57. Alay sırasıyla Peygamber’in ruhuna selam durmuşlardır. Akif belki orada rastlamıştı onlara. Böyle bir destanın isimsiz kahramanlarıydı onlar. Bir kısmı ölmeden mezara girmişlerdi. Çoğunun mezarı bile yoktu. İşte bu ruh ve iman tevhidi kurtarıyor. Bedri yeniden canlandırıyordu. Adeta gün yeniden doğuyordu.
Kol, bacak vd. insan uzuvlarının yağmur misali sağanak, sağanak yağdığı günlerdi. Devletimiz en yetenekli 250 bin adamını vatan savunmasına göndermişti. Yarım asırdır yapılan eğitim seferberliğinin ilk filizleri daha gözlerini açamadan kendilerini vatan uğrunda savaşırken bulmuşlardı. Aynı nesli yetiştirmek mümkün olmadı ve olamayacak. Ne aynı ruh ne de aynı inanç kalmamıştı. On yıl savaşın ikinci perdesinde bu defa devlet tehdit altındaydı. Devletini kanıyla ve canıyla savunanlar geriye döndüklerinde kendilerine ait bir şey kalmadığını göreceklerdi. Hafızaları sıfırlanıyordu.
Savaşın izleri hayatları boyunca silinmeyecekti. Savaş sırasında farklı olaylarda oluyordu. İngilizlerin yenilmez gemilerini batıran bir Seyit Onbaşı vardı. Tıbbın açıklamakta naçar kaldığı bir vakaydı. Bir insan ağırlığından 2-3 kat fazlasını nasıl kaldırabilirdi. İnanç ve azimle açıkladılar. Bu kahramanın aynısını tekrarlaması istendiğinde yapamaması insanın gönlünü hüzünlendirir. Fakir, garip Anadolu insanının etiyle, kanıyla ve imanıyla yazdığı bir destandır. Türk milletine ibret olarak Çanakkale yetecektir. Bundan birkaç yıl önce Çanakkale’ye gitme fırsatım oldu. Aslında hiçbir şey bilmediğimi burada öğrenmiş oldum. Bugün alabildiğine boş araziler o gün her milletten ehli salibin bizi boğmaya çalışmasına şahit olmuştu. Keşke toprağın dili olsa da konuşsa. Bugün masal gibi dinlediklerimiz dünün buz gibi hakikatiydi. Son olarak ta Çanakkale’nin iki yakası bir araya geliyor. Saatlerce beklenilen kuyruklar olmayacak. Köprüden geçip ecdadın destan yazdığı coğrafyaya ulaşabileceğiz.
Bugünün kolayları dünün imkânsızıydı. Dünküler imkânsızı başardılar. Bugünkülerin vazifesi esere sahip çıkmak. İbret almak. Terör ve ekonomik saldırılara karşı dikkatli olmak. Gaza gelmemek, gelecek olanları ise uyarmaktır. Unutmayın Çanakkale bitmedi. Mücadele halen devam ediyor. Adı Hak- Batıl savaşı. Rabbim Hakk’a itaat edenlerden olmaya nasip eylesin.
Selam ve dua ile...