Üzerimdeki hırkanın ağırlığı, beni içine çeken bir girdap misali, ruhumla gurbete düştüğüm bir simülasyona göndermişti beni.
Soğuktu, insanın uykusunu açan bir soğukluktu bu. Gurbetin kazandırdıkları sonucunda, sahici dünyanın en soğuk ayrımını da, hasretlikten ötürü öğrenmiş ama anlayamamıştım. Öyle ya, öğrendiğimiz her şeyi anlayabilmiş olsaydık eğer, mana aleminin aynasından izleyebilirdik kendimizi.
İnsan, yarım kalmış her şeyin sahibidir. Doğduğu andan itibaren yarımdır, tamamlamak ve tamamlanmak için atar her adımını. Hayatı boyunca peşinde koşturup tamamlamaya çalıştığı şeylerin, maddesel olduğunu düşündüğü için koşturmacası hiç bitmez. Bu dünyada tamamlanacağını sanar ve hep bu yüzden hüsrana uğrar. Yaşam çizgisinin bittiği yerde vardığı menzile gelince bile bu son adımdı ve her şey bitti diye tamamlar cümlesini. Oysa bitmemiş, tam tersine göç etmiş, başka bir simülasyona geçmiş ve hiç bitmemenin ne demek olduğunu burada öğrenmiş olacaktı. Çünkü; insan yarımdır, yarıda kalmış hikayelerin kahramanıdır, ne zaman ki ahiret yurduna göç eder, işte o zaman tamamlanır, tamamlanırız. İşte tam da bu sebeple tamam olmayı nerede bulacağınızı bilirseniz, boşa koşturmaları, gereksiz yorgunlukları ve hayal kırıklıklarını yaşamamış olursunuz. Bu olması gereken, fıtrat gereği bir durum ve bu deriden çıkıp yenilenmeli, yenilendikçe de tamamlanacağımız mekana, hazırlık yapmalıyız.
Tecerrüt etmenin kıymetini ve ruhaniyetini anladığım günden beri, sebep ve sonuçlara değil de, sıyrılabilmeye, uzaklaşmaya sığınıyorum. Bu ruhi tecerrüt, alemi dünyadan daha güzel olacağını bildiğim bir mekana ev sahibi yapacaksa beni ve tüm uğraşlarımın en güzel neticesine varacaksam, önüme koyulan dünya oyuncaklarından uzak olmam, benim için bir vazifedir.
Tecerrüt halinde buluşmuştur Rabbim en sevdiği peygamberlerle, kimine Hira denmiş, kimine Nur dağı, kimine Sefa ile Merve... Bu hali ruhiyede iken, daha objektif ve daha sakin olabiliyor insan. Yeni psikolojik bir terimin de söylediği gibi "an ‘da "kalabiliyor insan tecerrüt edince. Tecerrüt alemindeki kaçıncı insanım, bilmiyorum. Mevki ve değer olarak en son kişi olsam bile yetinecek, tamamlandım diyebilecek haldeyim.
Bu alemin yolcularını, ahalisini, komşularımı düşünüp tanıdıkça, hayallerin içinde buluyorum kendimi. Ve bu satırlar vesilesi ile, tecerrüt aleminin tüm ahalisine selam, dua ve muhabbet yolluyorum...