Yaratıldığın andan itibaren, teskin ve vakarlı bir insandın sen. Yağmur damlaları gibi, sesinin verdiği huzur bir olukta birleşip akınca, hayat bahçesindeki tüm çiçekleri canlandırırdı. Sebebi ziyaretlerin vardı hep, dünya denen işgüzarın kapısını çalmak için. Peki, sükûn bulmuş kalbinin sahibini aramayı neden hiç düşünmedin? Sana gönderilen kitabı okuyup anlamanın vakti gelmedi mi hâlâ? Bahtiyar bir Âdem olup, ilahi huzura varmana engel nedir? Seni alıkoyan, kalbine vurduğun kilit nedir? Nedir ağır geldiği halde, hâlâ dökmediğin yapraklar? "Fe eyne tezhebun", bu gidiş nereye?
Yarış halindeki günlük yaşam rutinlerinin birini bitirip diğerine geçme amacımız, farkında olmadan, o anı tam anlamıyla hissedip yaşayamadan, bitmiş olması için bitirmek. Oysa, durdukça yaşanacak ve yapılacak öyle kıymetli şeyler var ki..! Rabbimize ibadet ederken bile, durma hali ile kıyama durur, rükúya eğilir, secde ederiz. Hepsi, o halde o şekilde durmak üzeredir ve bunun kıymetine de tadil-i erkan denir. En Yüce olanın huzurunda bile, sekine hali ile ibadet ediyorsak eğer bunu neden günlük hayatımızın her yerine serpiştirmiyoruz ki? Duralım ve Rabbimizin sekinet indirdiği bir kalbe sahip olmak için çabalayalım. Nasıl mı? Hadi küçük ama işlevi büyük bir adım atalım, hemde hemen. Bırakalım elimizdeki, önümüzdeki tüm işleri."Dur “diyebilelim, kendi irademizle. Önce bir abdest ile arındıralım üzerimizdeki pisi, tozu. Ama hamiyyet olmasın, yavaş yavaş. Huzuru ilahiye çıkacağın için olması gereken bir dış görünüş ile serelim seccadeleri. Derin bir nefes alıp, “Allahım ben geldim, herşeyden uzaklaşıp sana geldim" diyelim. Sekinet ile tekbir getirerek başlayalım Yaradan ile konuşmaya. Ama "şu namazı bitireyim de, şu işe başlayayım" demeden. Koşmadan, yorulmadan. Sekine ile... Şimdilik bu küçük görünen büyük bir adımdı. Biliyorum çok lezzet aldın, başka kimseye anlatacak derdin kalmadı, dinlenilme ve anlaşılma isteği ile koşmayacaksın. Kalbin huzurlu, gökyüzün güven dolu. Mutmainsin çünkü; sende tüm varlıklar gibi "ol" üzere olansın. Ol'mak içinse duruyor olmak lazım ilk önce. Ve işte tam da bu sebeple, sekine sirkesi bile içsen, ağzının tadı dahi meyilli olmaz çirkine...