Güneşin ısı ve ışığını tüm varlığıyla hissettirdiği bir balkondan baktığın alem, senin seyir tependir. Seyre doymak ve seyre dalmaktır senin seyir defterindeki notlar. Gün ışığı alan çiçeklerinin coşkusuyla renklenmiş balkonunda, keyif tatmaktan başka bir duygu hissetmemişsindir ve bu minvalde gördüğün dünya, sana çok güzel gelmektedir.
Fatih Sultan Mehmet'in yazdığı şiirlerden bir tanesinde; "Kınamayın, dalgıç inci arıyor diye kınanır mı hiç?" dizesini okuduktan sonra, sanırım o inci tanesini aramak için gelmişiz dünyaya diye bir aydınlanma yaşamıştım. Madem derdimiz kendi incimizi bulabilmek, kendimiz olanın dışındaki bu hırsımız ve sahiplenişimiz niye? Seyir tepesi eylediğimiz balkonun güzelliğini, neden bir uçurum kenarı olarak yorumlayıp, korku sahnesine dönüştürüyoruz? Neden mi?
Çünkü; dünya yurdunun netameli olduğunu düşünüyoruz. Her şeyin göründüğü haline güvenmeyip, gizli bir tehlikesi olduğunu düşünüyor ve ona göre yaşıyoruz. Netameli bu dünya çünkü sürekli başımıza iş açıyor. Ve sürekli olarak "haydi yürüyelim ve bir an önce çıkalım bu netameli yerden" der gibi bir hâl ile yaşayıp gidiyoruz. Bu hal de, yaşadığımız anları, yaşadığımızı sandığımız anlara dönüştürüyor maalesef. An ‘da kalabilmek ne mümkün, dedim ya çünkü netameli bu dünya.
Eee peki ne yapacağız? Nasıl ve ne şekilde devam edeceğiz hayat yolumuza?
Şöyle ki; psikolojik sorunları olan bir insana nasıl saygı duyup idare etmek zorunda değilsek, bize zarar verdiği noktada şifasını dileyip aramıza mesafe koyarak başlayabiliriz işe. Böylelikle hakiki ve ebedi yurdumuza yüklediğimiz anlamları, bu netameli dünyaya yüklememiş oluruz. Dünyalık yaşantılardan sıyrılıp, karşı kaldırımdan eşlik edebiliriz yürümeye. Mesafe koymayı bilmeliyiz ki, telaşlarımız yerini sükût ile değiştirsin. Ne akıntısına kapılmaya müsaade etmeli ne de bizi saf dışı bırakmasına imkan vermeliyiz. Kalbimizin orta yerinde kurmaya çalıştığı imparatorluktan yer bulamadığı için vazgeçirmeliyiz onu.
Ve son olarak; bilmeliyiz ki netameli olmasının da bir hikmeti var ve dünya bu haliyle bile düzene uyuyor. Düşündürerek, sorgulatarak ve bizleri cevapsız bırakarak...!
Vesselam...