Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
Yeryüzünde daralan yolların, gökyüzünde feraha kavuşmasının adıdır Miraç.
En dipte olduğumuzu düşündüğümüz hallerde, bize hayalin ötesinde güzellikler lütfedilmesidir Miraç.
Ellerimiz bomboş kalmışken, aynı eli tutup başka bir yola çıkarandır Miraç.
Çıkmaz sokakta bir başımıza kalmışken, yola hacet olmadan bizi oradan alıp, uçurandır Miraç.
En kıymetlilerin elimizden kayıp gittiği, yitik bir boşluk içinde dolaşan ruhumuzun, hüzün senelerinde biriktirdiği acıların, bizi bambaşka bir boyuta davet edeceği düşüncesi, yorgun gönlümüze belki teselli olmaz. Söylerken veya dinlerken teselli veremez belki ama bizzat yaşamak, mükâfatı iliklerimize kadar hissetmek ve biricik olduğumuzun ispatına ulaşmak, karanlık gecemizi aydınlığa çevirebilir, hemde sabah olmasını beklemeye hacet kalmadan.
Miraç hadisesini kendi üzerimizde içselleştirerek, düşünebildik mi hiç? Düşünelim ozaman. Dünyanın merkezi O'nun kalbidir. Ve ben günahkâr ve aciz olan tüm fıtrat özelliklerime rağmen Miraca yol alacaksam, ilk işim O'nun kalbine doğru yolculuk etmek olmalıdır.
Biliyorum ki, kalbine kadar geleni, bunca yol tepeni, dünyanın alımlı haline bakmaksızın öteyi göreni almadan Miraca çıkmayacaktır En Sevgili... Öyleyse biz insanoğlunun Miracı da o kutlu kalbe doğru yürümekle başlar. Ve bence niyet edelim, niyetlenelim, dünyanın yıkılıp üstümüze yük olduğu, ağırlığıyla bizi yere çektiği ve çaresiz bıraktığı şu günlerde, gül kokulu o kalbe koşar adım ilerleyelim.
Çünkü; bizi aşağı çeken dünya, göğe yükselten Miraç'tır.