Değişim kadar değişik bir duygunun daha var olmadığını düşündüğüm şu günlerde, değişim ve değişik kelimelerinin köklerini araştırmaya da başlamış oldum.
Değişik demenin kendisinden başka bir anlamı açıklaması, eş anlamlısı vs. hicbir şeyi yok ve bunu öğrenince değişim kelimesine ne kadar uyduğunu ne kadar şahsına münhasır olduğunu bir kez daha idrak etmiş oldum.
Değişimi hep savundum çünkü buna ihtiyacım olduğu bilincindeydim. Değişmeyecek kadar mükemmel ve tamamlanmış olmadığımı, kusurlarımı ve eksiklerimi bilerek ilerlemek zorunda olduğumu kabul ettim. Bunun Allah'a karşı bir görev olduğunun bilincinde ve sorumluluğundaydım. Ve şükürler olsun ki bu değişime merkez noktadan yani kendimden başladım.
"Değişmelisin Merve çünkü eksiksin, beşersin, acizsin, nefis ve şeytan her daim yanında ve sana emanet olarak verilmiş iki evladın var" diyerek çıktım yola. Bir şarkı sözünde "kendimden çıktım yola, bir yere varamadım" diyor ya ben hiç öyle düşünmedim. Kendimden yola çıkınca öyle güzel yerlere vardım ki, ruhen ve manevi anlamda daha iyi bir skalada olduğumu sanıyorum. Bunun faydasını gördüğüm için de en yakınlarımdan başlayarak, onların da faydası için değismelerine, dönüşmelerine kısacası kozalarından çıkmanın zamanı geldiğine onları da inanırdım çünkü gerçek böyleydi.
İnsan değişmeliydi çünkü değişmek ve dönüşmek için var olmuştu. Yani ardımdan yapılan eleştiriler gibi sadece karşımdakini değil kendimi de değiştirdim çünkü eksiktim, eksiktik ve bence yaşamın anlamına bir anlam daha kattım. Evlatlarıma da hep bunu nasihat ediyorum. Kendinizle öz eleştiri yapabilecek kadar barışık olun, olun ki eksiklerinizin ardına sığınmak yerine değişebilecek cesaretiniz olsun. Ve bunun da bir sünnet olduğunu düşünüyorum. Nasıl mi? Cebrail (a.s) can peygamberimize ilk vahyi getirdiği zaman “Oku” diyerek başlamıştı söze. Ve karşılığında bu muhataplığa layık yüce makam sahibi tabiri caizse havalara girmedi. “Bilmiyorum, ben okuma bilmem” dedi. Bu sebeple bilmiyorum demek, ilk sünnet yerine geçebilir diye düşünüyorum. Çünkü; bilmedigini bilmekle başlar değişim, kabullenirsin ama aynı zamanda ilerlemek zorunda olduğunu da kabullenirsin.
Son olarak ben gerçekten 34 yaşında bir anne, evlat, eş ve kul olarak "bilmiyorum" ve bilmemeye devam edeceğim.
Sevgi ile...