İbrahim SERT
Köşe Yazarı
İbrahim SERT
 

POLİTİK DOĞRUCULUĞUN HURAFELERİ -2

Önceki yazımda politik doğruculuğun hurafelerini irdelemeye başlamıştım. “Azınlığın veya güçsüzlerin her zaman haklı olması.” maddesinden sonra politik doğruculuk dininin bir diğer hurafesi de şudur: 2- Katliamın büyüğü, küçüğü olmaz; Bu iddianın sahipleri, katliamların en büyüklerini yapan emperyalist devletler ve onların bilinçsiz kuklalarıdır. Dünya kamuoyuna en büyük ve en canice katliamlar olarak Ermeni ve Yahudi katliamları propagandası yapılır. İnsanların çoğu bu şekilde inandırılmıştır. Bu olaylarda en kötü tahminlerde bile 6 milyon Yahudi ve tüm iddiaları bir araya toplasak 1.5 milyon Ermeni ölmüştür. Batılı devletler tarafından da fonlanmakta olan birçok politik doğrucu örgüt, ülkemizi Ermeni katliamı iddiası ile suçlamaktadır. Tarihi gerçekliğin ne olduğu onlar için önemli değil. Bir papağan gibi emperyalist tezleri ortaya atan bu gruplar, sözde vicdani bakışlarını gerçek katliamlara, günümüzde devam etmekte olan kıyım ve sömürülere asla çevirmezler. Belçika’nın Kongo da yaptığı kauçuk sömürüsünde 10 milyon Afrikalı ölmüştür. İngilizlerin, Hindistan nüfusunu kontrol altına almak için yaptığı kontrollü kıtlık faaliyetleri 60 milyondan fazla Hintlinin hayatına mal olmuştur. Fransa Cezayir’de milyonlarca insanı katletmemiş gibi meclisine Ermeni tasarısını getirip bize parmak sallamaya devam etmektedir. Amerika da Ermeni lobisi ve destekledikleri senatörler her siyasi krizde ülkemizin karşısına soykırım kartını çıkarıp koymaktadır. Yaptıkları büyük sömürü ve soykırımları perdeleyebilmek için medya ve film sektörünü tekellerinde tutarak, iyilerin de mecbur kalınca kötülük yapabileceğini, iyi şeyler yapabilmek için bazı acı reçetelerin uygulanabileceğini anlatırlar. Politik doğruculuk şövalyeleri de bu tuzağa düşerek, büyük katliamları görmeden, yerel toplumsal olayların, bilinçli ve örgütlü olmayan toplumlar arasındaki çatışmaların tarafı olurlar. “En büyük kurbanlar, en büyük zorba olmaya hak kazanırlar.” Avrupa’da Yahudilere yönelik katliam ve sürgün bir gerçektir. Fakat bu olaylar dünyanın en büyük ve en acı soykırımı değildir. Politik doğrucular, sözde demokrasinin beşiği Avrupa’da Yahudi katliamı konusunda en ufak bir tarihsel çalışma veya eleştiriyi bile antisemitizm olarak damgalayıp, suçlu ilan ederler. Reklamı iyi yapıldığı için, Yahudilerin ve Yahudi devletinin her türlü zorbalığı yapmaya hakkı olduğu algısı yerleşmiştir. Yaptıkları katliamlar ve yaşattıkları acılar görmezden gelinir. Batılı sömürgeci devletlerin kendilerini demokrasi havarisi gibi göstermesine aldanmamak gerekir, onlar yeryüzünün yaşadığı en büyük acıların ve katliamların failleridirler. Kendi hatalarımızdan kendimiz ders alıp, barış ve huzur içinde yaşama erdemini kendi içimizde yaşatabiliriz. Onlara dileyecek bir özrümüz yoktur, zanlı biz değiliz. Katliamın büyüğü küçüğü olur. Büyük katliamlar yapan ve yapmaya devam edenler, kurbanı olan milletleri katliamcı olmakla suçlayamazlar. Onların kuklası haline gelmiş politik doğrucular, SJW’ler, kanaat önderi bildikleri şahıs ve kurumları fonlayan demokrasi havarilerinin ellerindeki kanı göremezler. Onlara karşı gözleri kör, kulakları sağır, dilleri bağlanmıştır. Sonraki yazımızda diğer hurafeleri irdelemeye devam edeceğiz. Dua ile…
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2023 - Pazar

POLİTİK DOĞRUCULUĞUN HURAFELERİ -2

Önceki yazımda politik doğruculuğun hurafelerini irdelemeye başlamıştım. “Azınlığın veya güçsüzlerin her zaman haklı olması.” maddesinden sonra politik doğruculuk dininin bir diğer hurafesi de şudur:

2- Katliamın büyüğü, küçüğü olmaz;

Bu iddianın sahipleri, katliamların en büyüklerini yapan emperyalist devletler ve onların bilinçsiz kuklalarıdır. Dünya kamuoyuna en büyük ve en canice katliamlar olarak Ermeni ve Yahudi katliamları propagandası yapılır. İnsanların çoğu bu şekilde inandırılmıştır. Bu olaylarda en kötü tahminlerde bile 6 milyon Yahudi ve tüm iddiaları bir araya toplasak 1.5 milyon Ermeni ölmüştür. Batılı devletler tarafından da fonlanmakta olan birçok politik doğrucu örgüt, ülkemizi Ermeni katliamı iddiası ile suçlamaktadır. Tarihi gerçekliğin ne olduğu onlar için önemli değil. Bir papağan gibi emperyalist tezleri ortaya atan bu gruplar, sözde vicdani bakışlarını gerçek katliamlara, günümüzde devam etmekte olan kıyım ve sömürülere asla çevirmezler.

Belçika’nın Kongo da yaptığı kauçuk sömürüsünde 10 milyon Afrikalı ölmüştür. İngilizlerin, Hindistan nüfusunu kontrol altına almak için yaptığı kontrollü kıtlık faaliyetleri 60 milyondan fazla Hintlinin hayatına mal olmuştur. Fransa Cezayir’de milyonlarca insanı katletmemiş gibi meclisine Ermeni tasarısını getirip bize parmak sallamaya devam etmektedir. Amerika da Ermeni lobisi ve destekledikleri senatörler her siyasi krizde ülkemizin karşısına soykırım kartını çıkarıp koymaktadır. Yaptıkları büyük sömürü ve soykırımları perdeleyebilmek için medya ve film sektörünü tekellerinde tutarak, iyilerin de mecbur kalınca kötülük yapabileceğini, iyi şeyler yapabilmek için bazı acı reçetelerin uygulanabileceğini anlatırlar. Politik doğruculuk şövalyeleri de bu tuzağa düşerek, büyük katliamları görmeden, yerel toplumsal olayların, bilinçli ve örgütlü olmayan toplumlar arasındaki çatışmaların tarafı olurlar.

“En büyük kurbanlar, en büyük zorba olmaya hak kazanırlar.” Avrupa’da Yahudilere yönelik katliam ve sürgün bir gerçektir. Fakat bu olaylar dünyanın en büyük ve en acı soykırımı değildir. Politik doğrucular, sözde demokrasinin beşiği Avrupa’da Yahudi katliamı konusunda en ufak bir tarihsel çalışma veya eleştiriyi bile antisemitizm olarak damgalayıp, suçlu ilan ederler. Reklamı iyi yapıldığı için, Yahudilerin ve Yahudi devletinin her türlü zorbalığı yapmaya hakkı olduğu algısı yerleşmiştir. Yaptıkları katliamlar ve yaşattıkları acılar görmezden gelinir. Batılı sömürgeci devletlerin kendilerini demokrasi havarisi gibi göstermesine aldanmamak gerekir, onlar yeryüzünün yaşadığı en büyük acıların ve katliamların failleridirler. Kendi hatalarımızdan kendimiz ders alıp, barış ve huzur içinde yaşama erdemini kendi içimizde yaşatabiliriz. Onlara dileyecek bir özrümüz yoktur, zanlı biz değiliz.

Katliamın büyüğü küçüğü olur. Büyük katliamlar yapan ve yapmaya devam edenler, kurbanı olan milletleri katliamcı olmakla suçlayamazlar. Onların kuklası haline gelmiş politik doğrucular, SJW’ler, kanaat önderi bildikleri şahıs ve kurumları fonlayan demokrasi havarilerinin ellerindeki kanı göremezler. Onlara karşı gözleri kör, kulakları sağır, dilleri bağlanmıştır.

Sonraki yazımızda diğer hurafeleri irdelemeye devam edeceğiz.

Dua ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.