Doğal yaşamın içinde ve evrenin işleyiş sisteminde, insanın sorularına cevaplar bulması mümkündür. Yeterki insan iyi bir gözlemci olarak varoluşun yasaları üzerine tefekkür etsin ve ayetleri(işaretleri) okuyabilsin.
Mesala, yeni bir işe başlayacağında, işler gözünde büyüdüğünde veya kendini sıkışmış gibi hissettiğinde, nasıl yapacağım diye kaygılanma, bir bebeğin yürüme macerasını hatırla…
Bu macerada bebekler, önce emekler, sonra bir yerlere tutunarak da olsa ayakta durmayı öğrenir. Ardından, yürümeyi bilen birinin desteğiyle, ilk adımlarını atmaya başlar. Önceleri, bir kaç adım atar, düşer, bazen ağlar, bazen de hiç bir şey olmamış gibi kalkar ve yoluna devam eder. Kaç kere düşse de, her defasında kalkar ve yürüme hayalinden vazgeçmez. Sonra da bir bakar ki, günü gelmiş bırak yürümeyi koşmaya başlamış…
Tıpkı bu misal, insanda hayatında yeni bir şey öğreneceğinde yahut yeni bir işe başlayacağında, başaramamaktan korkup, kaygılanmak yerine, bebek adımları ile ilerleyerek, içinde ki o çocuğa izin vermelidir.
…
İş hayatında da bir terim olarak kullanılan ve “Bebek adımları” (baby steps) olarak adlandırılan bu kavram,
Uzun ve meşakkatli bir süreci, ufak ufak bölümlere ayırarak, adım adım ilerlemek manasında kullanılır. İnsan da, yeni doğan hayallerine, yeni kuracağı işine yahut yapmak istediklerine,bir bebek misali yürümeyi öğrenmesi için zaman tanımalı ve sabırlı olmalıdır.
Bugün pek çok insanın yapamadıklarından dolayı yaşamış olduğu pişmanlıklar, bu temel yasayı atlamış olmasından kaynaklanır. Oysa büyük büyük adımlar atmaya odaklanmak yerine, basamak basamak çıkılmalıdır merdivenler…
Ve Dünya, çoğu zaman, düşmekten korkan, başaramazsam etrafa rezil olurum endişesi taşıyan ve bu nedenlerle de O ilk adımı atma cesaretini gösterememiş ve hayallerine erişemeden geçip gitmiş insanlarla doludur. Çünkü kaygılar, insanı eylemsizlik içinde veya ataletsiz bir halde bırakır.
Mesela, yeni bir işe veya yeni bir hobiye başlamak isteyen bir insan olsun. Çok büyük, çok güzel hayalleri olabilir. Gözünde o fotoğrafı her detayıyla çekmiş bile olabilir. Lakin bir türlü nerden başlayacağını bilemediği için O büyük resmin altında ezilir.
Oysa insan, tıpkı bir bebek misali sadece bir An sonrasında atacağı adımı düşünmelidir, yolun sonuna nasıl varacağını değil! Nasıl ki bir bebeğin, ayakta durma ve ardından yürüme aşamalarını geçmeden koşması mümkün değilse, insanın da hayallerine yürürken birden o final sahnesine atlamak üzere değil, adım adım hedefine yaklaşmak için sadece O An yapacaklarına odaklanması gerekir.
Çünkü İnsan, sadece bir sonraki adımı düşünerek ve bir sonraki an için ufak adımlar atarak, sürecin karmaşıklığından ve yüklerin altında ezilmekten, yani korkularının onu yutmasından korunabilir.
…
Örnekler o kadar çoğaltılabilir ki, hayatın her alanında geçerlidir bu yasa…
Örneğin kitap okumak istiyorum ama bir türlü olmuyor veya vakit bulamıyorum diyen birisi, kitabı bitireceği günü ya da süreyi düşünmek yerine, her gün sadece on sayfa kitap okumaya odaklanırsa, gerisinin nasıl kolaylıkla geldiğine kendi de şaşırıp kalır.
Yahut günde on saat uyuyan ve ömrünün neredeyse yarısını uykuda geçirmiş olduğu için üzülen ve hedefi günde 6 saat uyumak olan birini düşünelim. Eğer ilk günden bunu kendinden beklerse, insanın alıştığı rutinini bozması zor olduğu için başarısız olacaktır. Ve bu başarısızlıkta, kendine duyduğu saygıyı ve güveni zedeleyecektir. Oysa, saatini uyandığı saatten sadece yarım saat erkene kurarak başlarsa ve zamanla bunu gerçekleştirse kendine olan inancıda artacaktır. Ve bu başarının motivasyonu yaşamında daha bir çok alanda olumlu etki yaratacaktır.
Bu sebeple, Hayallerinizi adım adım büyütün. Birden bire büyük adımlar atmak için kendinizi hırpalamak yerine, bebek adımları İle izin verin sürecinize…
Elalem ne der, başarısız olursam rezil olurum vb tüm kaygıları da çöpe atın!
Elalem sizi bir kaç gün konuşacak, sonra unutacak…
Peki siz korkup kaçtığınız hayallerinizi, pişmanlıklarınızı unutabilecek misiniz?