Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

BAL ARISI DEYİP GEÇME…

Kuran’da ismini bal arılarından almış olan, NAHL suresinde, “Her varlıktan Allah’ın işleyişi size sunulur, acele etmeyin. O noksan sıfatlardan münezzehtir ve ortak koştuğunuz şeylerden yücedir.” der. İnsan her varlıktan açığa çıkan, Allah’ın O muazzam sanatının, kudretinin ve ince ince işleyen sisteminin üzerine, düşündükçe, nice açılımlara kavrayışlara ulaşır. Nitekim Kuran’da Nahl suresi 68-69. Ayetlerde bal arısına dair şöyle bir anlatım vardır; “Rabbin bal arısına vahyetti. Dağlarda ve ağaçlarda ve asma çardağı gibi şeylerde yuvalar kurmasını. Sonra çiçeklerden, meyvelerden hepsinden yemesini, sonra da Rabbinin yollarında kolayca yol almasını, o çeşit çeşit renklerdeki çiçeklerden içtiğini karnından çıkarmasını. Onda insanlar için şifalar vardır. Muhakkak ki işte bunların içinde, hakikatlere ulaşacak şekilde derin düşünen kimseler için önemli ayetler/işaretler/ibretler vardır.” Bal arılarının yaşamları gerçekten de nice derslerle doludur. Kendi içlerinde kurulmuş olan sistemleri, kraliçe arı ile olan ilişkileri, ürettikleri balı depolamak üzere balmumundan inşa ettikleri peteklerin mimarisi, geometrisi gibi muazzam detaylar barındırır. Bal arıları, binlerce çiçeği ziyaret ederek topladıkları çeşitli nektarları, kendi bünyelerinden ekledikleri enzimler ile dönüştürerek bal haline getirirler ve aleme şifa olurlar. Tıpkı bu misal, İnsan da doğduğu andan itibaren ailesinden, çevresinden, okuduğu kitaplardan, izlediği filmlerden,muhabbet ettiği insanlardan hep bir şeyler öğrenir. Ömrü boyunca bir çok çiçekten nektar toplar, bilgiler alır. Ve bu topladığı bilgileri kendi içinde eriterek hal edenlerin, yani kendi yakin özünde içselleştirenlerin, tıpkı bu misal muhabbetlerinden de bal damlamaya başlar ve nasiplenenlere şifa olur. Nasıl ki her Bal, toplandığı çiçeklerin kokusunu taşısa da, neticede kendine özgü bir kokusu ve tadı varsa, insanın da muhabbetinin kendine özgü bir tadı bir kokusu olmalıdır. Ancak O zaman, nasiplenenlere şifa olur ve söylediği sözler tesir eder. Çünkü insanın, edindiği bilgileri aynen aktaran değil, kendi yakin özünde eriterek, bala dönüştüren olması gerekir. İşte O vakit, bilmeye değil hissetmeye yolculuk başlar… “Yaşadığınız doğa içinde düşünüp öğüt almanız için daha nice işaretler alametler/ibretler vardır. “( Nahl suresi 16.ayet)
Ekleme Tarihi: 09 Ocak 2024 - Salı

BAL ARISI DEYİP GEÇME…

Kuran’da ismini bal arılarından almış olan, NAHL suresinde,
“Her varlıktan Allah’ın işleyişi size sunulur, acele etmeyin. O noksan sıfatlardan münezzehtir ve ortak koştuğunuz şeylerden yücedir.” der.
İnsan her varlıktan açığa çıkan, Allah’ın O muazzam sanatının, kudretinin ve ince ince işleyen sisteminin üzerine, düşündükçe, nice açılımlara kavrayışlara ulaşır.
Nitekim Kuran’da Nahl suresi 68-69. Ayetlerde bal arısına dair şöyle bir anlatım vardır;
“Rabbin bal arısına vahyetti. Dağlarda ve ağaçlarda ve asma çardağı gibi şeylerde yuvalar kurmasını. Sonra çiçeklerden, meyvelerden hepsinden yemesini, sonra da Rabbinin yollarında kolayca yol almasını, o çeşit çeşit renklerdeki çiçeklerden içtiğini karnından çıkarmasını. Onda insanlar için şifalar vardır. Muhakkak ki işte bunların içinde, hakikatlere ulaşacak şekilde derin düşünen kimseler için önemli ayetler/işaretler/ibretler vardır.”
Bal arılarının yaşamları gerçekten de nice derslerle doludur. Kendi içlerinde kurulmuş olan sistemleri, kraliçe arı ile olan ilişkileri, ürettikleri balı depolamak üzere balmumundan inşa ettikleri peteklerin mimarisi, geometrisi gibi muazzam detaylar barındırır.
Bal arıları, binlerce çiçeği ziyaret ederek topladıkları çeşitli nektarları, kendi bünyelerinden ekledikleri enzimler ile dönüştürerek bal haline getirirler ve aleme şifa olurlar.
Tıpkı bu misal, İnsan da doğduğu andan itibaren ailesinden, çevresinden, okuduğu kitaplardan, izlediği filmlerden,muhabbet ettiği insanlardan hep bir şeyler öğrenir. Ömrü boyunca bir çok çiçekten nektar toplar, bilgiler alır. Ve bu topladığı bilgileri kendi içinde eriterek hal edenlerin, yani kendi yakin özünde içselleştirenlerin, tıpkı bu misal muhabbetlerinden de bal damlamaya başlar ve nasiplenenlere şifa olur.
Nasıl ki her Bal, toplandığı çiçeklerin kokusunu taşısa da, neticede kendine özgü bir kokusu ve tadı varsa, insanın da muhabbetinin kendine özgü bir tadı bir kokusu olmalıdır. Ancak O zaman, nasiplenenlere şifa olur ve söylediği sözler tesir eder. Çünkü insanın, edindiği bilgileri aynen aktaran değil, kendi yakin özünde eriterek, bala dönüştüren olması gerekir. İşte O vakit, bilmeye değil hissetmeye yolculuk başlar…
“Yaşadığınız doğa içinde düşünüp öğüt almanız için daha nice işaretler alametler/ibretler vardır. “( Nahl suresi 16.ayet)
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.