Terörün dili, dini, ırkı, hedefi, ideolojisi yoktur. Teröristlerin eğer bir hedefi varsa o hedef de, hedef aldığı veyahut eylem yaptığı kitlelere, ülkelere, devletlere korku vermek, panik meydana getirmektir.
Terör eylemlerinin sıklıkla meydana geldiği ülkelerde panik havası korku ve tedirginlik hâkimdir. Bu da mevcut ekonomiyi, yatırımcıyı ithalatı ihracatı velhasıl ülkenin ekonomisini derinden etkiler. Güven ortamının olmadığı bir yerde, daha açıkçası can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde rahat bir hayattan, huzurlu bir yaşamdan, istikrarlı bir ekonomiden asla söz edemezsiniz. Her terör saldırısının arkasında mutlaka bu etmenlerden biri yatar.
TUSAŞ’A YAPILAN TERÖR SALDIRISI...
Bir önceki haftalarda ki köşe yazımızı hatırlarsanız "Ülkemiz PKK ile 50 yıldır mücadele ediyor, ama yıllardır nihai bir hedefe varamıyor terörü bitiremiyor" demiştik. Aynı cümleyi yine kullanıyorum. Anlaşılan ülkenin savunma sanayisini hedef alıyorlar. Bu ülke ne zaman ayakları üzerinde durmaya çalışsa hain bir terör eylemi ile çalkalanır. Tusaş saldırısı da böyle oldu. Korku, panik endişe meydana getirmek. Savunma sanayimizin hamlelerine sekte vurmak. Havadan, karadan, denizden mücadele ediyoruz ama nihai hedefe varamıyoruz. Evet, Kahraman Mehmetçiğimiz onlara nefes aldırmıyor, bunları inlerinde yuvalarında vuruyor bu gurur verici bir olay... Kahraman Mehmetçiğimizin gayretini ve çabasını asla küçümsemiyorum. Ama bana soracak olursanız terörün kaynağı gabar değildir, terörün kaynağı Kuzey Irak değildir, terörün kaynağı kandil de değildir.
ÖYLE İSE KAYNAK NE?
Yazımızın başlığına dönecek olursak terörün kaynağı terör devleti olan İsrail ve onun babası Amerika’dır. Dünyadaki tüm terör eylemlerinin ve her türlü fitnenin arkasında 3 emperyal devlet vardır. Bunları adımız gibi öğreneceğiz. Okullarımızda nesillerimize her gün tekrarlatacağız. İngiltere Amerika ve İsrail... Sabah aç karnına akşam tok karnına...
İngiltere kurmay zekâdır. Ortadoğu'daki tüm fitne ve terör planlarını o yapar. Yıkım ve sömürü projesini o hazırlar. Amerika ise operasyon ayağıdır. İngiliz'den aldığı emir ve talimatları harfiyen uygular. İsrail ise onların şımarık çocuğu ve istihbarat ayağıdır. Tabii ki İngiltere'deki bu kurmay zekâ, aslen Yahudi olan İngilizlerdir. Daha önce söylemiştik bir daha söyleyelim "7 milyonluk Yahudi 7 milyarlık dünyayı yönetiyor" diye...
TERÖRİSTLE MASAYA OTURMAK...
Buna sadece gülünür... 50 binden fazla insanın katili ve bu katliamın yarıdan fazlası kadın ve bebek... Aziz vatanımıza kastetmiş, Anadolu insanına silah sıkmış, çoluk çocuk demeden soykırım yapmış bir soysuzu muhatap alacaksınız ve meclise davet edeceksiniz öyle mi?
Hani Öcalan bebek katiliydi? Hani hain di. Hani idam edilecekti? Siyasilerimiz düne kadar Öcalan konusunda birbirlerine giriyorlardı. Bugün ne oldu da terörist başı muhatap kabul ediliyor?
Yok efendim Umut hakkıymış, Yok efendim kürsüden terörün lağvedildiğini söyleyecekmiş miş miş. İsterseniz bir de kırmızı halı serin, çırağanda ağırlayın, Sheraton otel'de konuk edin. Peki, siz hiç düşündünüz mü? Sınır boylarında vatanımızı korumak için oralarda bu hain teröristlere Kurban gitmiş Mehmetçiğin annelerini babalarını? Onlar nedir diye de mi düşünmediniz? Kendinizi onların yerine koyun diyeceğim ama koyamazsınız da anlayamazsınız da zaten.
Çünkü teröre Kurban gitmiş, hiçbir siyasi partinin aile üyesini veya yakınlarını duymadım bugüne kadar. Ateş düştüğü yeri yakar. Kimsenin yakınının, evladının tabii ki teröre kurban gitmesini istemeyiz hem de canı gönülden istemeyiz ama bunu anlayabilmek için o anı yaşamak gerek.
PEKİ, TERÖRE ÇARE NEDİR?
Bu dünyada çaresi olmayan sadece ölüm vardır. Her bir derdin hal çaresi vardır mutlaka. Dolayısıyla terörün çaresi de vardır. Bu soruyu her şeyi en iyi bilen ve her şeyden haberdar olan âlemlerin rabbi olan Allah'a soralım mı? Bakın terör hakkında Allah'ın şeriatı İslam'ın hukuku ne diyor:
"Allah ve Resulü’ne karşı savaş açanların ve silahlı eylemlerle yeryüzünde fitne fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ya öldürülmek veya asılmak yahut el ve ayaklarının çapraz kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmektir. Dünyada onların cezası böyle bir rezilliktir; âhirette de onlar için pek büyük bir azap vardır."
Şu hukuka bir bakar mısınız? Ayetteki şu endama bir bakar mısınız? 1500 sene önce inmiş İslam hukukunun evrenselliğine bir bakar mısınız? Terör eylemlerine verilecek cezanın caydırıcılığına bir bakar mısınız? Kelamların en güzeli olan Allah'ın kelamının üstüne söz söylemeye ne hacet. Sanki Allah PKK terör örgütü ve 21 asırdaki terör örgütleri hakkında az önce 2 dakika önce inmiş gibi taptaze ve son derece gerçekçi. Anlayacağınız böyle hainlerine söz hakkı verilmez muhatap alınmaz, ancak kafasına sıkılır. Ne demişler; "Zalime merhamet mazluma ihanettir."
Böyle bir şeyi ancak âlemlerin rabbi olan Allah söyleyebilir. Bazı okurlarımız belki bize gülecekler sıkıntı yok gülsünler. Çünkü Allah'ın ayetlerini ve onun hükümlerini ancak Allah'a yürekten bağlı kimseler anlayabilirler. Gözlerinde perde olan, kulaklarında ağırlık, olan kalplerinde kilit olanlar anlayamazlar.
Ey siyasiler!!! Anayasanız böyle olmadığı müddetçe terörü lanetlemeye, ağıtlar yakmaya ağlamaya taziyeler iletmeye devam edeceğiz. Yazının başını tekrar hatırlatmak istiyorum. Terörü bitirmek istiyorsalar Amerika’yı ve İsrail'i bitirmek gerekiyor. İngiltere’yi bitirmek gerekiyor. Gerisi vızıltı vesselam.
Ölenlere Allah'tan rahmet yaralılara şifalar diliyorum.
Fitne başlarının ezildiği günlerde yaşamak umuduyla Allah'a emanet olun.