Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

Seydişehir Türk Ocağı (1923)

YAŞAM 31.12.2021 - 13:59, Güncelleme: 06.01.2023 - 07:46
 

Seydişehir Türk Ocağı (1923)

Tarihci -Yazar Ercan Arslan'ın kaleminden 'Seydişehir Türk Ocağı (1923)' başlıklı yazısı...
Meşrutiyet yıllarından itibaren Seydişehir’de sivil toplum kuruluşlarının oluşturulmaya başlandığını daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik. Seydişehir’de bir Türk Ocağı tesisi ve küşadı için 1923 yılı Martının son haftası, Konya Merkez Riyasetinden talimatname istenilmiş İdi. Beklenen müsaade hemen gelmeyince Seydişehirliler Nisan ayının ilk haftası bu yöndeki heyecanlarını konunun hızlanması için Kaymakam Beye iletmişlerdi. Böylece Seydişehir Kaymakamı Hami Bey’in Başkanlığı altında bir toplantı tertip edilerek Ocağın idare heyeti oluşturulacaktı. Seydişehir Türk Ocağı Başkanlığına Kaymakam Hami Bey, Katipliğe Jandarma kumandanı Niyazi Bey, Veznedarlığa Eşraftan Mehmet Ali Efendi, dört azalığa da Şube Reisi Sıtkı Bey, Müdafaayı Hukuk Reisi Hacı Nabi (Erdem) Efendi, Belediye Başkanı Remzi (Ülker), Öğretmenlerden Mazharzade Rüştü (Ergen) Beyler seçilmişlerdi. Muhasebe-i hususiye namına birkaç sene evvel inşa edilmiş olan yeni bina kiralanarak Seydişehir Türk Ocağı böylelikle vücut bulmuştu. Ocak içerisinde Cumhuriyet ülküsünü yaymak emelinden doğan bir kütüphane de oluşturulmuştu. Aynı günlerde İstanbul’da bulunan Seydişehirli tüccarlardan Hamzazade Hasan Efendiyle irtibat kurularak, Belediye Sandığından yeter miktarda para havalesiyle dört lüks lambası sipariş edilmiştir. Ayrıyeten şimdilik yalnız kaza merkezinde tesis edilmek üzere telefon makine ve malzemesi de sipariş edilmiştir. Kaza Kaymakamı Hami Bey Efendi ile Belediye Reisi Remzi Beyin bu husustaki gayretleri cidden şayanı şükrandır. Babalık Gazetesinin 13 Mayıs 1923 tarihli nüshasında “Seydişehir’de Tenvirat” (Aydınlanma) başlıklı bir haber dikkatleri çeker. Seydişehir muhabirinin bildirdiğine göre Seydişehir Belediyesince satın alınmış olan dört adet lüks lambalarıyla, beş adet telefon şehre ulaşmıştır. Lambalardan biri çarşıya, biri Belediyeye ve Türk Ocağı Başkanlığındaki bahçeye yerleştirilmişti. Seydişehir halkı bu müthiş icatla geceleri aydınlatılmaya başlanılmıştı. Diğer lambalar ise zamanla münasip mahallere yerleştirilecekti. Seydişehir Müftüsü de hediye olmak üzere Seyyid Harun Veli Hazretleri Camii Şerifini aydınlatmak üzere bir adet lüks lambası sipariş etmiştir. Aynı günlerde Konya Valiliği Saray Mıntıkası Mühendislerinden Galip Bey Seydişehir’e gelmişti. Kaymakam Hami Beyle birlikte, Beyşehir Gölü’nden salınan su nedeniyle Karaviran Gölü’nün taşması üzerine ekili binlerce dönüm tarım arazisinde oluşan zararı tespit etmek için çalışmalara başlamıştı. Seydişehir’de Osmanlı’dan devralınan biri Postanede, diğeri Askerlik Şubesinde kurulu iki adet telgrafhane bulunmaktaydı. 12 Temmuz 1923 ‘te Seydişehir kasabasından Bağlama mevkiine kadar beş buçuk kilometrelik bir telefon hattı çekilecek ve bir telefon makinesi yerleştirilmek suretiyle Beyşehir sulama dairesi telefon Santrali ile haberleşmeye başlanılacaktı. Temmuz ayı sonu itibariyle Kazaya bir saat menzildeki Bağlama Mevkiinden merkeze tel çekilmek suretiyle Beyşehir-Seydişehir-Saray ve Çumra arasında telefon muhaberatı tesis edilmişti. Tüm bu hamlelerde Kaymakam Hami Beyin fedakâr girişimlerinin önemi büyüktü. Bu fevkalade yenilik Seydişehir halkı tarafından ilgiyle karşılanmıştı. Ogünlerde Seydişehirli bir münevverin “...Babalık sütunlarında, Avrupa şimendiferlerinde (tren) bile telsiz telefonun tatbik edilerek yolcuların şehirlerdeki musiki ve operaları dinlediklerini okuyunca, her türlü vesaitten mahrum olan memleketimi düşünerek müteessir oldum. Seydişehir’de telefon ne demek malum değilken…” ifadeleriyle faal Kaymakamları Hami Beyin himmetleriyle kaza merkezine bağlatılan telefon hattından övgüyle bahsediyor olması ne kadar manidar bir vaziyet idi. Türk Ocaklarının 10.04.1931’de yapılan son (olağanüstü) kurultayında, Ocağın 257 şubesi ile birlikte tüzel kişiliğini feshetmesine karar verildi. Böylece Türk Ocakları yerini, yapılan inkılâpları topluma aktarmada önemli bir kurum olacak olan Halkevlerine bırakmış oldu. Seydişehir Halkevi de Türk Ocağının kullandığı binada 19 Şubat 1939 Pazar günü açılacaktı. (Babalık 11 Nisan 1923,Yıl:13,Sayı 1168; Babalık 13 Mayıs 1923,Yıl:13,Sayı 1195; Babalık 12 Temmuz 1923,Yıl 13,sayı 1244; Babalık 30 Temmuz 1923,Yıl 13,sayı 1255)
Tarihci -Yazar Ercan Arslan'ın kaleminden 'Seydişehir Türk Ocağı (1923)' başlıklı yazısı...

Meşrutiyet yıllarından itibaren Seydişehir’de sivil toplum kuruluşlarının oluşturulmaya başlandığını daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik. Seydişehir’de bir Türk Ocağı tesisi ve küşadı için 1923 yılı Martının son haftası, Konya Merkez Riyasetinden talimatname istenilmiş İdi. Beklenen müsaade hemen gelmeyince Seydişehirliler Nisan ayının ilk haftası bu yöndeki heyecanlarını konunun hızlanması için Kaymakam Beye iletmişlerdi. Böylece Seydişehir Kaymakamı Hami Bey’in Başkanlığı altında bir toplantı tertip edilerek Ocağın idare heyeti oluşturulacaktı. Seydişehir Türk Ocağı Başkanlığına Kaymakam Hami Bey, Katipliğe Jandarma kumandanı Niyazi Bey, Veznedarlığa Eşraftan Mehmet Ali Efendi, dört azalığa da Şube Reisi Sıtkı Bey, Müdafaayı Hukuk Reisi Hacı Nabi (Erdem) Efendi, Belediye Başkanı Remzi (Ülker), Öğretmenlerden Mazharzade Rüştü (Ergen) Beyler seçilmişlerdi. Muhasebe-i hususiye namına birkaç sene evvel inşa edilmiş olan yeni bina kiralanarak Seydişehir Türk Ocağı böylelikle vücut bulmuştu. Ocak içerisinde Cumhuriyet ülküsünü yaymak emelinden doğan bir kütüphane de oluşturulmuştu.

Aynı günlerde İstanbul’da bulunan Seydişehirli tüccarlardan Hamzazade Hasan Efendiyle irtibat kurularak, Belediye Sandığından yeter miktarda para havalesiyle dört lüks lambası sipariş edilmiştir. Ayrıyeten şimdilik yalnız kaza merkezinde tesis edilmek üzere telefon makine ve malzemesi de sipariş edilmiştir. Kaza Kaymakamı Hami Bey Efendi ile Belediye Reisi Remzi Beyin bu husustaki gayretleri cidden şayanı şükrandır.

Babalık Gazetesinin 13 Mayıs 1923 tarihli nüshasında “Seydişehir’de Tenvirat” (Aydınlanma) başlıklı bir haber dikkatleri çeker. Seydişehir muhabirinin bildirdiğine göre Seydişehir Belediyesince satın alınmış olan dört adet lüks lambalarıyla, beş adet telefon şehre ulaşmıştır. Lambalardan biri çarşıya, biri Belediyeye ve Türk Ocağı Başkanlığındaki bahçeye yerleştirilmişti. Seydişehir halkı bu müthiş icatla geceleri aydınlatılmaya başlanılmıştı. Diğer lambalar ise zamanla münasip mahallere yerleştirilecekti. Seydişehir Müftüsü de hediye olmak üzere Seyyid Harun Veli Hazretleri Camii Şerifini aydınlatmak üzere bir adet lüks lambası sipariş etmiştir.

Aynı günlerde Konya Valiliği Saray Mıntıkası Mühendislerinden Galip Bey Seydişehir’e gelmişti. Kaymakam Hami Beyle birlikte, Beyşehir Gölü’nden salınan su nedeniyle Karaviran Gölü’nün taşması üzerine ekili binlerce dönüm tarım arazisinde oluşan zararı tespit etmek için çalışmalara başlamıştı.

Seydişehir’de Osmanlı’dan devralınan biri Postanede, diğeri Askerlik Şubesinde kurulu iki adet telgrafhane bulunmaktaydı. 12 Temmuz 1923 ‘te Seydişehir kasabasından Bağlama mevkiine kadar beş buçuk kilometrelik bir telefon hattı çekilecek ve bir telefon makinesi yerleştirilmek suretiyle Beyşehir sulama dairesi telefon Santrali ile haberleşmeye başlanılacaktı. Temmuz ayı sonu itibariyle Kazaya bir saat menzildeki Bağlama Mevkiinden merkeze tel çekilmek suretiyle Beyşehir-Seydişehir-Saray ve Çumra arasında telefon muhaberatı tesis edilmişti. Tüm bu hamlelerde Kaymakam Hami Beyin fedakâr girişimlerinin önemi büyüktü. Bu fevkalade yenilik Seydişehir halkı tarafından ilgiyle karşılanmıştı. Ogünlerde Seydişehirli bir münevverin “...Babalık sütunlarında, Avrupa şimendiferlerinde (tren) bile telsiz telefonun tatbik edilerek yolcuların şehirlerdeki musiki ve operaları dinlediklerini okuyunca, her türlü vesaitten mahrum olan memleketimi düşünerek müteessir oldum. Seydişehir’de telefon ne demek malum değilken…” ifadeleriyle faal Kaymakamları Hami Beyin himmetleriyle kaza merkezine bağlatılan telefon hattından övgüyle bahsediyor olması ne kadar manidar bir vaziyet idi.

Türk Ocaklarının 10.04.1931’de yapılan son (olağanüstü) kurultayında, Ocağın 257 şubesi ile birlikte tüzel kişiliğini feshetmesine karar verildi. Böylece Türk Ocakları yerini, yapılan inkılâpları topluma aktarmada önemli bir kurum olacak olan Halkevlerine bırakmış oldu. Seydişehir Halkevi de Türk Ocağının kullandığı binada 19 Şubat 1939 Pazar günü açılacaktı. (Babalık 11 Nisan 1923,Yıl:13,Sayı 1168; Babalık 13 Mayıs 1923,Yıl:13,Sayı 1195; Babalık 12 Temmuz 1923,Yıl 13,sayı 1244; Babalık 30 Temmuz 1923,Yıl 13,sayı 1255)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.