Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

Mondros sonrasında Seydişehir’de eşkıyalar

04.03.2021 - 19:16, Güncelleme: 06.01.2023 - 07:46
 

Mondros sonrasında Seydişehir’de eşkıyalar

30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini imzalayarak I.Dünya Savaşını sonlandıran Osmanlı Devleti dört yıldır süren seferberlik yılları boyunca içeride de türlü sıkıntılı hadiseler ile uğraşmak durumunda kalmıştı.
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini imzalayarak I.Dünya Savaşını sonlandıran Osmanlı Devleti dört yıldır süren seferberlik yılları boyunca içeride de türlü sıkıntılı hadiseler ile uğraşmak durumunda kalmıştı. Özellikle devlet otoritesinin zaafa uğradığı bu süreçte Muharrem Çetesi, Sulu Hasan Çetesi, Hisarlı Sarı Mustafa, Karaviranlı Hafız Bekir dönemin Seydişehir ve havalisinde önde gelen eşkıya reisleri idi. Arşiv Belgelerinin ışığında şenaatlerinden (kötülüklerinden) haberdar olduğumuz bu isimlerle ilgili ulaşabildiğimiz veriler şöyledir: Konya Vilayetinden 21 Mayıs 1919 (1335) tarihinde Bab-ı Ali Dâhiliye Nezareti Emniyeti Umumiye Müdüriyeti ’ne yazılan telgraf suretine göre “Bir müddetten beri Bozkır ve Seydişehir kazalarında eşkıyalık yapan Muharrem ve Çetesi, Seydişehir köyleri ahalisi tarafından itlaf edilmiştir. Askeri müfreze ile Sulu Hasan Çetesi arasında vuku bulan çatışmada ise eşkıya Kör Ahmet ile iki adamı ölü olarak ele geçirilmişlerdi. Yaralı kaçan diğer avanesi ise kuvvetlerce takip edilmeye devam edilmektedir. Bozkır’ın Hisarlı Köyünden Eşkıya Sarı Mustafa ve refiki Mehmet Ali ve Hasan hükümet kuvvetlerince gördükleri yoğun takip ve tazyik üzerine Bozkır Kaymakamlığı’na teslim olmuşlardı. Alata Köyünden oldukları bildirilen üç eşkıya da kendilerini geceli gündüzlü takip edip yoğun ateş altına alan müfrezeye teslime mecbur olmuştu (BOA. DH.EUM.AYŞ.9-10).   Konya Vilayeti’nden 26 Mayıs 1919 (1335) tarihinde Bab-ı Ali Dahiliye Nezareti Emniyeti Umumiye Müdüriyeti’ne yazılan telgraf suretinde Seydişehir Kazası’nın Karaviran ahalisinden olup Alaiye Kazası havalisinde eşkıyalık etmekte olan Hafız Bekir’in Seydişehir Kaymakamlığı’na gelerek yaptığı işlerden pişmanlık duyup hükümet kuvvetlerine teslim olduğu bildirilmiştir (BOA.DH.EUM.AYŞ. 10-8) Bu durum Emniyeti Umumiye Müdüriyetine ve Umum Jandarma Kumandanlığı’na da 1 Haziran 1919’da ayrıca yazılmıştır. Hafız Bekir Seydişehir’in Ortakaraviran Köyünden Abdullah Hoca’nın oğluydu. Evvelinde hapse girip çıkmış Alanya, Akseki dağlarında eşkıyalık yapmıştı. 26 Mayıs 1919 ‘da Seydişehir’de Kaymakamlığa gelip teslim olduktan sonra hapse atılmıştı. Tam da bu süreçte Delibaş Mehmet’in Çumra’nın Alibeyhüyüğü’nden çıkıp avanesiyle birlikte Konya’yı basmasından (3 Ekim 1920 Pazar ) sonra Seydişehir’deki Hürriyet ve İtilaf Fırkası mensupları da harekete geçtiler. Seydişehir’deki Kuvayı Milliye teşkilatlanmasını önlemek ve ileri gelenlerini (Kaymakam Ragıb Bey, Müftü İsmail Hakkı ,Telgraf Posta Müdürü Mustafa Efendi, Eşraftan Nafiz, Hacı Nebi, Sabitzade Raşid (Duranoğlu) ,Remzi (Ülker) Bey ve Saffet Efendi) idam etmek için Beyşehir’den 200 kişilik eşkıya güruhunu Seydişehir’e davet etmişlerdi. Seydişehir’i basan bu gurup Seydişehir Hükümet Konağı ve Askerlik Şubesindeki evrakları yaktılar. Kuvayı Milliye taraftarlarının evlerini bastılar. Birçok silah ve para topladılar. Hapishanedeki suçluları da serbest bıraktılar. Serbest kalanlardan birisi de Karaviranlı Hafız Bekir idi. Hafız Bekir serbest kaldıktan sonra şenaatlerine kaldığı yerden devam etmişti. Altmış kadar adamıyla birlikte Seydişehir’i basmaya gelen Bekir, Müftü İsmail Hakkı Efendi’nin ve Seydişehir ileri gelenlerinin araya girmesiyle bu emelinden vazgeçmiştir (Ord.Prof.Dr. Sadi Irmak, Atatürk’ten Anılar, Ankara 1978). Eşkıya Bekir bundan sonra İbradı havalisinde adını duyurmuştu. 4 Ekim 1920’de Halife-i İslamiye Kumandanı sıfatıyla İbradı ve köylerde 1305-1315 arası doğumluları çifte tüfeği, mavzeri, şişhanesi, tabancası olanları tüm silahları ve bir günlük yiyecekleriyle bildirilen mevkide hazır bulunmalarını emretmişti. Ayrıca asker kaçağı olan, katil ve bilumum suçlardan arananların hükümette olan tüm kayıtlarını Halife kumandanı sıfatıyla yaktırdığını belirtmişti. Çağrısına icabet etmeyenleri kurşuna dizme ve evlerini yakmakla tehdit etmekten de geri durmamıştı. Eşkıya Bekir Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından 20 Aralık 1921 de vatana ihanetten gıyaben müebbet hapse mahkûm edildi. Bu süreçte Küpe dağlarındaki mağaraları mesken tutan Eşkıya Bekir, Elmesut köylülerine musallat olmuştu. Yolunu kestiği çobanların sürülerinden istediği miktarda ve hoşuna giden davarlara her an el koyuyordu. Ayrıca köyden evli bir bayanı da dağa kaldırmıştı. Bunun üzerine Elmesut köyünden silahlanan bir gurup Eşkıya Bekir’i mağarasında gafil avlayıp katletmiştir.   Osmanlı Devletinin Seferberlik yıllarında ve Mondros Mütarekesi sonrasında devlet otoritesinin sarsıldığı, 15 Mayıs 1919’da Yunan’ın nazlı İzmir’imize ve mukaddesatımıza el uzattığı o kara günlerde Seydişehir ve havalisinde Muharrem Çetesi, Sulu Hasan Çetesi, Hisarlı Sarı Mustafa, Karaviranlı Hafız Bekir Çetesi kötülüklerine ara vermeden devam etmişlerdi. Her fenalığın sonunda olduğu gibi bu isimler de layığını bulmuşlardı.
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini imzalayarak I.Dünya Savaşını sonlandıran Osmanlı Devleti dört yıldır süren seferberlik yılları boyunca içeride de türlü sıkıntılı hadiseler ile uğraşmak durumunda kalmıştı.

30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini imzalayarak I.Dünya Savaşını sonlandıran Osmanlı Devleti dört yıldır süren seferberlik yılları boyunca içeride de türlü sıkıntılı hadiseler ile uğraşmak durumunda kalmıştı. Özellikle devlet otoritesinin zaafa uğradığı bu süreçte Muharrem Çetesi, Sulu Hasan Çetesi, Hisarlı Sarı Mustafa, Karaviranlı Hafız Bekir dönemin Seydişehir ve havalisinde önde gelen eşkıya reisleri idi.

Arşiv Belgelerinin ışığında şenaatlerinden (kötülüklerinden) haberdar olduğumuz bu isimlerle ilgili ulaşabildiğimiz veriler şöyledir: Konya Vilayetinden 21 Mayıs 1919 (1335) tarihinde Bab-ı Ali Dâhiliye Nezareti Emniyeti Umumiye Müdüriyeti ’ne yazılan telgraf suretine göre “Bir müddetten beri Bozkır ve Seydişehir kazalarında eşkıyalık yapan Muharrem ve Çetesi, Seydişehir köyleri ahalisi tarafından itlaf edilmiştir. Askeri müfreze ile Sulu Hasan Çetesi arasında vuku bulan çatışmada ise eşkıya Kör Ahmet ile iki adamı ölü olarak ele geçirilmişlerdi. Yaralı kaçan diğer avanesi ise kuvvetlerce takip edilmeye devam edilmektedir. Bozkır’ın Hisarlı Köyünden Eşkıya Sarı Mustafa ve refiki Mehmet Ali ve Hasan hükümet kuvvetlerince gördükleri yoğun takip ve tazyik üzerine Bozkır Kaymakamlığı’na teslim olmuşlardı. Alata Köyünden oldukları bildirilen üç eşkıya da kendilerini geceli gündüzlü takip edip yoğun ateş altına alan müfrezeye teslime mecbur olmuştu (BOA. DH.EUM.AYŞ.9-10).

 

Konya Vilayeti’nden 26 Mayıs 1919 (1335) tarihinde Bab-ı Ali Dahiliye Nezareti Emniyeti Umumiye Müdüriyeti’ne yazılan telgraf suretinde Seydişehir Kazası’nın Karaviran ahalisinden olup Alaiye Kazası havalisinde eşkıyalık etmekte olan Hafız Bekir’in Seydişehir Kaymakamlığı’na gelerek yaptığı işlerden pişmanlık duyup hükümet kuvvetlerine teslim olduğu bildirilmiştir (BOA.DH.EUM.AYŞ. 10-8) Bu durum Emniyeti Umumiye Müdüriyetine ve Umum Jandarma Kumandanlığı’na da 1 Haziran 1919’da ayrıca yazılmıştır. Hafız Bekir Seydişehir’in Ortakaraviran Köyünden Abdullah Hoca’nın oğluydu. Evvelinde hapse girip çıkmış Alanya, Akseki dağlarında eşkıyalık yapmıştı. 26 Mayıs 1919 ‘da Seydişehir’de Kaymakamlığa gelip teslim olduktan sonra hapse atılmıştı. Tam da bu süreçte Delibaş Mehmet’in Çumra’nın Alibeyhüyüğü’nden çıkıp avanesiyle birlikte Konya’yı basmasından (3 Ekim 1920 Pazar ) sonra Seydişehir’deki Hürriyet ve İtilaf Fırkası mensupları da harekete geçtiler. Seydişehir’deki Kuvayı Milliye teşkilatlanmasını önlemek ve ileri gelenlerini (Kaymakam Ragıb Bey, Müftü İsmail Hakkı ,Telgraf Posta Müdürü Mustafa Efendi, Eşraftan Nafiz, Hacı Nebi, Sabitzade Raşid (Duranoğlu) ,Remzi (Ülker) Bey ve Saffet Efendi) idam etmek için Beyşehir’den 200 kişilik eşkıya güruhunu Seydişehir’e davet etmişlerdi. Seydişehir’i basan bu gurup Seydişehir Hükümet Konağı ve Askerlik Şubesindeki evrakları yaktılar. Kuvayı Milliye taraftarlarının evlerini bastılar. Birçok silah ve para topladılar. Hapishanedeki suçluları da serbest bıraktılar. Serbest kalanlardan birisi de Karaviranlı Hafız Bekir idi. Hafız Bekir serbest kaldıktan sonra şenaatlerine kaldığı yerden devam etmişti. Altmış kadar adamıyla birlikte Seydişehir’i basmaya gelen Bekir, Müftü İsmail Hakkı Efendi’nin ve Seydişehir ileri gelenlerinin araya girmesiyle bu emelinden vazgeçmiştir (Ord.Prof.Dr. Sadi Irmak, Atatürk’ten Anılar, Ankara 1978). Eşkıya Bekir bundan sonra İbradı havalisinde adını duyurmuştu. 4 Ekim 1920’de Halife-i İslamiye Kumandanı sıfatıyla İbradı ve köylerde 1305-1315 arası doğumluları çifte tüfeği, mavzeri, şişhanesi, tabancası olanları tüm silahları ve bir günlük yiyecekleriyle bildirilen mevkide hazır bulunmalarını emretmişti. Ayrıca asker kaçağı olan, katil ve bilumum suçlardan arananların hükümette olan tüm kayıtlarını Halife kumandanı sıfatıyla yaktırdığını belirtmişti. Çağrısına icabet etmeyenleri kurşuna dizme ve evlerini yakmakla tehdit etmekten de geri durmamıştı. Eşkıya Bekir Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından 20 Aralık 1921 de vatana ihanetten gıyaben müebbet hapse mahkûm edildi. Bu süreçte Küpe dağlarındaki mağaraları mesken tutan Eşkıya Bekir, Elmesut köylülerine musallat olmuştu. Yolunu kestiği çobanların sürülerinden istediği miktarda ve hoşuna giden davarlara her an el koyuyordu. Ayrıca köyden evli bir bayanı da dağa kaldırmıştı. Bunun üzerine Elmesut köyünden silahlanan bir gurup Eşkıya Bekir’i mağarasında gafil avlayıp katletmiştir.

 

Osmanlı Devletinin Seferberlik yıllarında ve Mondros Mütarekesi sonrasında devlet otoritesinin sarsıldığı, 15 Mayıs 1919’da Yunan’ın nazlı İzmir’imize ve mukaddesatımıza el uzattığı o kara günlerde Seydişehir ve havalisinde Muharrem Çetesi, Sulu Hasan Çetesi, Hisarlı Sarı Mustafa, Karaviranlı Hafız Bekir Çetesi kötülüklerine ara vermeden devam etmişlerdi. Her fenalığın sonunda olduğu gibi bu isimler de layığını bulmuşlardı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.