ADD'den günceli değerlendirmek paneli
ADD'den günceli değerlendirmek paneli
Emekli Büyükelçi ve Milletvekili Onur Başaran Öymen ve ADD Genel Başkanı Yüksek Yargıç Tansel Çölaşan’nın konuşmacı olarak katıldığı ve ADD Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Emre Altınışık’ın yönettiği Panele Genel Sekreter Öner Tanık, Konya Şube başkanı Sinan Düzenli, ilçedeki sivil toplum kuruluşu başkanları, sendika başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Programın açılış konuşmasını Seydişehir ADD Başkanı Hüseyin İrilter yaptı. İrilter konuşmasında Ülkenin zor günlerden geçtiğini söyleyerek “Ulusumuzu geleceğe hazırlayacak olan eğitim sisteminin içi boşaltılmış, laik eğitim sisteminden uzaklaşılmıştır. Sağlık sisteminin kalitesi düşürülmüş, sağlık her zamankinden daha paralı hale getirilmiştir, Yargısı tahrip edilerek iktidara uygun bir yargı yaratılmaya çalışılmaktadır. Toplumumuz borç batağına sürüklenmiş, halkımızın büyük bir kısmı açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Ülkemizde kadına şiddet konusunda suç oranı 2002 yılından bu güne kadar yaklaşık yüzde 1400 oranında artmıştır. Kadının sosyal yaşamdan uzaklaştırılması hız kazanmıştır. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü hiç bu kadar tehlikeye girmemiştir. Toplumumuzu muhafazakârlaştırdıklarını düşündükleri bir dönemde cinayet, cinsel taciz, yolsuzluk, hırsızlık gibi suçlarda patlama yaşanmıştır. Askeri, emniyeti iktidara bağlanarak iktidarın güvenlik kurumu haline getirilmek istenmektedir. Zenginle yoksul arasındaki gelir farkı artmış, gelir adaleti iyiden iyiye bozulmuştur. Sırf seçim kaybetmemek uğruna toplumu kutuplaştırmaya çalışmaktadırlar. Din sömürüsü en üst seviyeye gelmiştir. Meydanlara kutsal kitaplarla çıkılmakta, kutsal değerler siyasete alet edilmektedir. Uluslararası politikalarda ciddi bir fiyasko yaşanmaktadır. Dost bir devlet kalmamıştır. Toplum örgütsüzleştirme, sendikasızlaştırma çabası daha da artmıştır. Toplumumuzun gözü kulağı olan basın ya satın alınmış ya da duruş gösterenler ağır cezalarla susturulmuştur. Yaşanan bu olumsuzlukları rağmen, toplumumuza bunları yaşatanlar hala destek buluyorsa bunun sorumluluğunu makarnada, kömürde aramak yerine kendimizde aramalıyız. Bu konuda yeteri kadar mücadele ettik mi, topluma ışık olabildik mi sorularını kendimize sormalıyız. Her şeyden önce halkımıza güvenmeli ve güvencimizi her fırsatta göstermeliyiz. Şayet yaşanan gerçekleri anlatmayı başarırsak sonuca ulaşmak mümkün olacaktır” dedi.
Daha sonra panelistler söz aldı. Panelde ilk olarak konuşan Emekli büyükelçi ve milletvekili Onur Başaran panelde yaptığı konuşmasının büyük çoğunluğunu ermeni soykırımına ayırırken Fransa’ da ermeniler ve Türkler ile ilgili Pierre Loti’ nin yazdığı kitabı fransanın enbüyük kitapçısında aradığını ancak bulamadığını dile getirirken, Türkçeye çevrilen kitabın içerisinde Ermenilerle ilgili kısmının beyaz olduğunu ve o kısımda sansürlenmiştir ibaresinin olduğuna dikkat çekti.
Öymen “Kitapta bu kısmı neden sansürlemişler , çünkü Türkler hakkında övgü dolu sözler var Ermenilere gelince eleştirmeye başlıyor. Öyle yaptılar böyle yaptılar, o yüzden sansürlenmiş. 1918 de yazılmış kitap o zamankiler bilmiyor bu kitapta ne yazılmış sansürlenen kısımda şimdide bilmiyoruz. Geçtiğimiz hafta Fransa’daydım, soykırım iddiaları falan var Fransa’nın en büyük kitapçısına gittim kocaman bir vitrin ve sadece Ermenilerin soykırım iddialarını destekleyen kitaplar var. Pierre Loti’ nin kitabını sordum yok dedi, getirtebilir misiniz dedim getirtemeyiz dedi. Atatürk’ün bu konuda söylediği şu bu nutukta yer alıyor Türkler tarafından Ermeniler aleyhinde katliam, uydurulmuş rivayetler ve daha önce yayılmış bir takım yalan ve iftiralardan ibarettir. Aksine Ermeniler kadınları ve çocukları işkence ile öldürmüşlerdir. Tarihte benzeri görülmemiş bu vahşete Müslümanlar canlarını ve mallarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardır. Bu sözleri bu güne kadar başka bir yerde duydunuz mu hiç. Bir grup hala televizyonlarda ne yaparız nasıl özür dileriz diyor. Haklı olduğunuz bir konuda hakkınızı savunamıyorsunuz. Kıbrıs konusu da aynı, Kıbrıs konusunda Türkiye’nin haksız olduğunu söylemek mümkün mü” dedi.
Panelde Daha sonra söz alan Tansel Çölaşan ise Ülkedeki seçim sistemini eleştirerek “1950’ den bu yana çok partili siyasi hayata geçtik. Bu siyasi hayata geçmek her zaman demokrasi demek değildir. Seçimler yapılıyor ancak hiçbir seçimde demokrasi çıkmıyor. Demokrasi tam bağımsız olmayan bir ülkede tamamen dışarıdan Ulusal çıkarları yönetilen bir ülkede olabilecek siyaset bu ve sistemi de bu” dedi.
Çölaşan seçim sistemini eleştirmeye devam ettiği konuşmasında “ Seçim sistemin de artı birler vardır, her ile kafadan, hani genel oy eşit oy vardır onun tamamen dışında temsili adalete tamamen aykırı bir uygulama var. Ne yapılıyor, her il artı bir milletvekiline sahip olsun, seksen ile kafadan dağıtıyor. Bu artı biri artırıyor yine bir kanun çıkarmış, Allahtan anayasa mahkemesi iptal etti çünkü iki çıkarmaya başladı” dedi
Yeni getirilen sistem ile seçim kurulunun yetkisinin kalmadığını söyleyen Çölaşan seçmen kütüklerinin seçim kurullarından alınarak nüfus idarelerine devredildiğini söyleyerek “Anayasal kuruluş, elinden seçmen kütüklerini aldılar. Bütün seçimlerin güvenliğini denetlemesinin verilmiş olduğu kuruluş, bu gasptır yetki devri olmaz” dedi.
Yargıdaki son yaşananlara da değinen Çölaşan “Diyelim ki siyaset görevini keyfi yapıyor, görüyoruz ki keyfi yapıyor. Paralel ile kol kola Türkiye yi dizayn etti, sonra paralel kendisine karşı çıkınca ne yaptı, bunu şimdi öğrendik aldatılmışız, sen sürekli aldatılıyorsun. H.D.P. ile kol kola Türkiye’nin bölünme projesini 13 yıldır yaptın. Şimdi birilerinin aleyhine konuşuyorlar, aldatılmışım çok sık aldatılıyor bu iktidar. Bu yapının içerisinde paralele emanet ettiği emniyet ile Ergenekon ve balyozun temelini yapmışlardı. Ama paralel olunca bir seri acil kanun değişiklikleri hakimleri atayan oluşumu ele geçirdi hem de paralelcilerin yerine bütün kendi yapılanmasını koydu. Yargı bağımsızlığı önemlidir bakın şimdi Cumhurbaşkanı siyasi parti başkanı gibi konuşuyor, Yüksek seçim kurulu bağımsızlığını kaybettiği için ben ona karışmam diyor. Nasıl karışamam, sana diyor ki anayasa, baştan sona seçim sürecini denetleyeceksin diyor. Cumhurbaşkanı orda konuşuyorsa sen nasıl denetlemiyorsun, sen anayasal görevini yapmıyorsun” dedi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.