Seydişehirli Yüzbaşı İsmail Bey (1902)
Seydişehirli Yüzbaşı İsmail Bey, 19.Yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti Nizamiye Ordusunun, Dokuzuncu Alayının, Dördüncü Taburunun, Birinci Bölüğü Yüzbaşısı olarak görevli idi. Yüzbaşı İsmail Bey Seydişehir’in Hacı Seyyid Ali Mahallesi’nde ikamet eden Hüseyin Bey’in kızı Hatice Hanım ile evli ve üç çocuk babasıydı.
Yüzbaşı İsmail Bey’in askerlik vazifesi esnasında yaşadığı psikolojik travmalar neticesinde, melakat-ı akliyesine halel gelmiş ve kendisi ruhi bunalıma sürüklenmişti. Bu durum üzerine İstanbul’da Üsküdar Toptaşı Bimarhanesi’ne yatırılarak tedavi altına alınmıştı. Bu yıllarda Hastanenin Başhekimi Musevi Dr. Avramino De Kastro idi. Yapılan tetkikler neticesi İsmail Bey’in vazifesine devam etme ihtimali mümkün görülmemekte idi. Yüzbaşı İsmail Bey’in eşi Hatice Hanım Seydişehir Hükümet Konağı’nda bulunan mahkemeye müracaat ederek eşinin emekliye sevk edilmesini talep etmiştir. Ayrıca eşinin Hacı Seyyid Ali Mahallesi ahalisinden Halil Efendi oğlu Hacı Nebi Efendi’de olan alacağının tahsil edilmesini istemiştir. Zira maişetlerinin temini lazım gelen Ethem, Hüseyin ve Fatma isimlerinde üç çocuğu bulunmaktadır. Çocuklarının nafakaları (Havaic-i zaruriye; yeme, içme,ulaşım, giysi vesair ihtiyaçlar) için bu meblağa şiddetle ihtiyacı vardır. Lakin görülen muhakeme de Hacı Nebi Efendi, Yüzbaşı İsmail’e olan borcunu kabul etmekle birlikte Hatice Hanım’dan İsmail Bey’in eşi ve çocuklarının annesi olduğunun ispatını isteyecekti. Hacı Seyyid Ali Mahallesi Ahalisinden Abdurrahman Ağa oğlu Nafiz Efendi ile Hacı Nebi Bey oğlu Halil Efendi’nin şahitlikleri ile Hatice Hanım’ın zevciyet ve vesayetlik hali ispatlanmıştır. Bundan sonra mahkeme müracaatı haklı bularak Yüzbaşı İsmail Bey’in alacağı olan yüz kuruş’un, Hacı Nebi Efendi tarafından Hatice Hanım’a ödenmesine karar verecektir. Seydişehir Mahkemesi tarafından Yüzbaşı İsmail Bey’in emekli edilmesi (Sadaka-i Ser Ahsen-i Ruhsat-i Padişahi) hususu da incelenmiştir. Mahkeme Hatice Hanım’ın eşi adına yaptığı talebi haklı bularak Yüzbaşı İsmail Bey’in aylık iki yüz on üç kuruş emeklilik maaşıyla tekaüde sevk edilmesini 22 Kasım 1902 tarihinde karara bağlamıştır. Bu para Hatice Hanım’a Seydişehir Mal Sandığı vasıtasıyla ödenecektir.
1898 yılında Toptaşı Bimarhanesi’nde bulunan erkek mecaninin meslek guruplarına bakıldığında 315 hastanın 70’i Askeriyeye mensuptu. Bunların 13’ü subay,28’i asker,8’i Jandarma,1’i Askeri Cerrah,1’i Askeri Eczacı,3’ü Deniz Subayı,3’ü Deniz Eri,13’ü Askeri öğrenci’dir. Bu sayıdaki fazlalığın nedeni Asker, jandarma ve subayların faal görevleri, askeri disipliner sistem içerisinde mesleksel nedenlerden kaynaklı olarak bir akıl ya da sinir hastalığına yatkınlıkları olabileceği gibi harp nevrozuna tutulma ihtimalleri de göz ardı edilmemelidir. Osmanlı Devleti’nin 19.asırda kazandığı son zafer olan 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda cepheden gönderilen askerler içerisinde de bu tarz rahatsızlıkların görülme ihtimali yüksekti. Zira Birinci Dünya Savaşı yıllarında çok sayıda mehmetçiğin, savaşın yıpratıcı yorgunluğu ya da “harp nevrozu”yla bimarhaneye yatırıldığı bilinen bir vakıadır. Biz Seydişehirli Yüzbaşı İsmail Bey’in hastanede bulunduğu tarihin (1902) yakınlığından hareketle 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda yaşadığı travmalar neticesinde sağlığının bozulduğunu ve Toptaşı Hastanesine yatırıldığını düşünmekteyiz. Bundan sonraki süreçte kendisinin Toptaşı Bimarhanesi’nden çıkarılıp çıkarılmadığına dair bir malumata sahip değiliz. Ancak Osmanlı Devletinde vazifeli bir subayın içinde bulunduğu psikolojik travma neticesi, ailesi ve çocuklarının mağduriyet yaşamamaları adına devlet tarafından gereken hassasiyetin gösterildiğini görmekteyiz. (Fatih Artvinli, Toptaşı Bimarhanesi 1873-1927 Delilik, Siyaset ve Toplum, Doktora Tezi, İstanbul 2011; Seydişehir Şeriyye Sicilleri, 237 Nolu Defter)