Sabitzade Emin Süreyya (?-1922)
Sabitzade Emin Süreyya, İbradılı Kolağası Sabitzade Mustafa Efendi’nin beş çocuğundan ikincisi olarak Seydişehir’de dünyaya gelmiştir.(Ahmet Raşid, Emin Süreyya, Sabit Rahman, Durdu, Kemal ) Büyük devlet adamı ve münevver Mahmut Esad Efendi, Sabitzade Emin Süreyya Beyin baba tarafından dayısı olmaktadır. Mahmut Esad Efendi’nin bu çocukların yetişmesinde tesiri büyüktür. Annelerinin küçük yaşta vefatı üzerine Mahmut Esad Efendi öksüz kalan üç erkek çocuğu (diğer çocuklar Mustafa Efendi’nin ikinci eşindendir) Seydişehir’den alarak İstanbul’a götürüp Darüşşafaka’ya kaydettirmişti. Üç kardeş Darüşşafaka’dan mezun olmuşlardır. Emin Süreyya Bey eğitim için Almanya’ya gönderilmiştir. Burada Hukuk eğitimi almıştır. Bu esnada tanıştığı Alman bir bayanla evlenmiştir. Eşiyle birlikte Türkiye’ye dönüp İzmir’e yerleşmiştir.
Avukat ve gazeteci Emin Süreyya Bey’in 1918 yılında İzmir’de Çürükçüoğlu Nikolaki izmir escort bayan ile ortak avukatlık bürosu açtığı biliniyor. 10 Kasım 1918’de ortağı ile birlikte Nikolaki’nin yönettiği Fransızca La Reforme Gazetesi’nin Türkçe karşılığı olarak Islahat Gazetesi’ni çıkardı. Gazetenin sahibi Emin Süreyya, Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın İzmir İdare Heyeti içinde bulunuyordu. Bir yandan İttihat ve Terakki’ye yönelik hasmane bir tavır sergiliyor, diğer yandan da Yunan çıkarlarının savunuculuğunu üstleniyordu. Emin Süreyya, Ocak 1919’de işgalden aylar önce İttihatçılar tarafından kurulan Müdafaa- yı Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti yöneticilerinden Moralızade Nail Bey tarafından Karşıyaka’da darp edilmişti. İzmir’in işgalinin hemen ardından gazetesinin 16 Mayıs 1919 tarihli sayısında manşetten kendi imzası ile “El cezai min cinsü’l amel” (Ne ekersen onu biçersin) başlıklı bir yazı yayımladı. Yazısında İzmir’in işgalinin ve yaşanan katliamların İttihat ve Terakki’nin geçmişteki kötü yönetiminden kaynaklandığını savunuyordu. 15 Mayıs 1919 Perşembe sabahı İzmir’e çıkan Yunan Birlikleri mühim mevkileri kontrol altına almaya çalışırken çıkan ilk çatışma ve kurşun hadisesine dair, yaşanan olayları defterdarın odasından izleyen Sabitzade Emin Süreyya 27 Mayıs 1919 ‘da yine Islahat Gazetesinde “Tarihi Bir Şahadet Vali İzzet Beyefendi Hakkında” başlıklı yazısında “meçhul bir semtten, patlayan silah sedası hadisenin vukuuna sebebiyet vermiştir” demiştir.
Doğu Akdeniz İtalyan Seferi Kuvvetler Komutanlığı’nın 2 Şubat 1920 tarihi raporunda Islahat gazetesi için “bir ara okuyucusu azaldığı için haftalık olarak yayınlandığı” bilgisi verilip “Yunanların İzmir’e asker çıkarmasını alkışlayan Türk avukatı Süreyya Bey tarafından yayınlanan gazetenin ana vasfı, Yunan dostu olmasıdır. Türk milliyetçiliğine karşı kampanyasını sürdürmektedir. Müdürü, İzmir Rum Metropolitinden 150 Türk lirası alıyor” denilmekteydi. Sabitzade Emin Süreyya, Yunan işgali döneminde özerk İzmir fikrinin savunucularından oldu. Belediye Reisi, Evkaf Müdürü gibi bürokratların da desteği ile İzmirli Müslümanlar adına imzalanan bir muhtıra ile İzmir ve çevresinde Yunanlıların himayesinde Osmanlı’ya bağlı olmak şartıyla resmen özerklik ilân edildi. Ankara hükümeti, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan Emin Süreyya’nın da altında imzası olan bu kararı tanımadı. Yapılan bu girişim Anadolu’da büyük tepkiyle karşılandı. Mersin’de bulunan İzmir Yurdu Heyetince 30 Haziran 1922’de Ankara’ya, Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine çekilen protesto telgrafının mecliste okunan metnini sizlerle paylaşıyorum:
“İzmir, Bursa ve Edirne gibi dilrüba, şirin, zengin ve feyyaz topraklarımızı telvis ettikleri günden itibaren medeniyet ve insaniyet ile nâkabil-i telif bir surette zulüm ve itisafa koyulan, insanız diyen en gaddar ve katı kalbli kimseleri bile ürpertecek derecede ırz ve mal ve hayata akûrâne(kudurmuşçasına) bir tavır ile tasallut eden, mukaddesat ve asarı insaniye namına bilcümle mevcudatı imha eyliyen vahşi ve cani Yunanlılara aleti şer ve fesad olan Belediye Reisi Hacı Hasan Paşa damadı Halil, Evkaf Müdürü Hoca Hulusi, Köylü Gazetesi sahibi Refet, Islâhat Müdürü Sabitzade Emin Süreyya, Maarif Müfettişi Sami, Nusrat ve sair bâzı edaninin (en alçaklar) umum İzmir Müslümanları namına imzaladıkları bir muhtıra ile Yunanlıların zir-i himayesinde olmak üzere İzmir ve tevabii için muhtariyeti idare talep eyledikleri istihbar kılınmıştır. Hukuki sarihamızı temin ve çiğnenen mübarek topraklarımızı düşmandan tathir için Rabbı Müteal Hazretlerinin kudret ve azametine istinaden silâha sarılmış bulunan şanlı ordumuzun süngüleri alçak Yunanlılara havi ve dehşet ilka eylediği şu zamanda İslâmiyet’le münasebeti olmayan birtakım erazilin(rezillerin) bu menfur hareketleri takındıkları istinatgahın ne derece çürük ve maili inhidam bir hale geldiğine delili kâfi ise de İzmir'deki masum ve mazlum idare-i İslâmiye ile bu mazlumların o melunlar arasında en ufak bir münasebet mevcut olmadığı gibi nefreti âmmeyi dahi kazanmış bulunduklarından Amali Yunaniye’ye (Yunan Emelleri) hizmet etmek ve Türk'ün hakkını inkâr eden bir şerzimei kalilenin bu misillû hainane teşebbüsü yurdumuz kemal-i nefretle protesto eder ve Hükümet-i Mübeccele-i Milliye’mizce ona göre tedabir-i ittihaz buyurulmasını temenni eyleriz.”
Sabitzade Emin Süreyya, Büyük Taarruz sonrasında Türk Ordusunun İzmir’e girişiyle birlikte, Milli Mücadeleye başından beri karşı olması ve yazdığı yazılar sebebiyle tutuklandı. Bu esnada Seydişehir’in önde gelen Kuvayi Milliyecilerinden ağabeyi Avukat, yazar Sabitzade Ahmed Raşid Bey (Duranoğlu 1881-1963) İzmir’e giren süvari birliği içerisinde yer alıyordu. Kardeşini bularak kendisiyle görüşen Raşid Bey, onu ruhsal bozukluk içinde olduğuna dair rapor almaya ikna etmek için çok uğraşır. Ancak Emin Bey “Padişahın ekmeğiyle büyüdüm beni o okuttu. Başka türlü olmam mümkün değil” diyerek raporu reddeder. Avukat Gazeteci Sabitzade Emin Süreyya Bey, Aralık 1922’de işgal yıllarında Yunanlılara yardım etmiş olanlar ve İzmir yangınında suçlu görülenlerin yargılandığı Divan-ı Harb-i Askerinin kararıyla Konak meydanında idam edilerek İzmir’de bir mezarlığa defnedilecektir. Tarihin bir devrine mâl olmuş hadiselerin o günün koşulları içinde değerlendirilmesi şüphesiz bizlerin hakikate ulaşmada daha objektif olmamıza yardım edeceği muhakkaktır. Emin Beyin kardeşi Sabitzade Rahman Bey ise I.Dünya Savaşı esnasında Şark Cephesinde esir düşer ve Azerbaycan’a götürülür. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra ise orada yaşamını sürdürür. Şiir ve müzikle ilgilenir. “Vefalıdır bu yad eller” mısrasını yaşadığı coğrafyaya atfettiği söylenir. Emin Bey’in diğer kardeşi Ali Kemal Duranoğlu ise 1946-1950 yılları arasında Seydişehir Belediye Başkanlığı, daha sonra Meclis Azalığı vazifelerinde bulunmuş 12 Ocak 1970 vefat etmiştir. (Zeki Arıkan, "İşgal Dönemi İzmir Basını", Atatürk Araştırma. Merkezi Dergisi, c: V, No: 13, Kasım-1988, s. 145-165; Mithat Kadri Vural, İzmir’de “İlk Kurşun” Hadisesine Dair Bazı Tanıklıklar, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XIX/ Özel Sayı: İzmir’in İşgali (2019), s. 155-174 ; Ahmet Talat Onay, Milli Mücadele Yazıları, Hazırlayan Cemal Kurnaz-Şefika Kurnaz, MEB Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2004;TBMM Zabıt Ceridesi, İ.68, 3.7.1338 -3 Eylül 1922,C.1; Avukat Ahmet Raşid Duranoğlu’nun oğlu Özdemir Duranoğlu’nun eşi Gönül Duranoğlu (d.1940) Hanımefendi ile yapılan 23.06.2021 tarihli görüşme;Babalık,11 Eylül 1922,Sayı 988