Regaip gecesi yapılacak dua ve ibadetler nelerdir?
“Receb ayının ilk Cuma gecesine Regaib gecesi denir. Regâib, Arapça bir kelimedir ve “reğa-be” kökünden gelmektedir. “Reğa-be” kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarfetmek demektir.
Regâib kelimesi Kur’an’da geçmemektedir. Ancak “reğabe”den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur’ân’da sekiz yerde geçmekte ve “reğabe”nin ifâde ettiği mana için kullanılmaktadır (el-Bakara, 2/ 130; en-Nisa, 4/ 127; et-Tevbe, 9/59,120; Meryem, 19/46; el-Enbiyâ, 21/90; el-Kalem, 68/32; el-İnşirah, 94/8).
Terim olarak Regâib, Türkçe’de kandil geceleri dediğimiz mübârek gecelerden biridir. Hicrî takvime göre, yedinci ay olan Receb’in ilk cuma gecesi Regaib kandilidir. Bu gecede Yüce Allah’ın rahmet, bağış ve yardımlarının dağıtıldığına inanılır.
REGAİB GECESİNİN FAZİLETİ
Regâib gecelerinde dua etmek, tövbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.
Resûlullah ümmetine şu duayı telkin etti: “Ey Allâhʼımız! Receb ve Şâbânʼı mübârek eyle, Ramazanʼa mülâkî eyle / ulaştır.”(Taberânî, Evsat, IV, 189; Beyhakî, Şuab, V, 348. Krş. Ahmed, I, 259)
Üç Aylar, dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır. Receb ayı ile başlayan, Şaban ile devam eden ve Ramazan ayı ile sona eren Üç Aylar’ı dualarla ibadetlerle geçirmek çok önemlidir.
Beş gecede duların kabul olduğu bildirilir:
“Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebʼin ilk gecesi, Şabanʼın ortasında bulunan gece, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı geceleridir.” (Abdurrezzak, Musannef, IV, 317; Beyhaki, Şuabül-İman, V, 287-288) Bu sebeple Müslümanlar bu geceleri hep ihya etmişlerdir.
REGAİB GECESİNİN GÜNDÜZÜNDE ORUÇ TUTMANIN ÖNEMİ
Zamanın her anı değerlidir ve boşa harcanan zamanın telafisi mümkün değildir. Bu nedenle insan ömrünün her anı çok değerlidir. Ancak bazı zamanlar vardır ki onların kıymeti diğer zamanlardan daha fazladır. Regaib gecesinin içinde bulunduğu Receb ayı da bunlardan biridir.
Sevgili Peygamberimiz Receb ayı girdiği zaman şöyle buyurdular:
Said İbn Cübeyr’den (r.a.) nakledildiğine göre: “Receb ayındaki oruçtan sordum. Bana şu cevabı verdi: İbn Abbas’ı (r.a.) dinledim şöyle demişti: “Resulullah Receb ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz; galiba hiç yemeyecek (ayın her gününde oruç tutacak) derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi (ki biz galiba hiç oruç) tutmayacak derdik. (Ebu Davud, Sünen, K. Savm 56, (II, 811)
REGAİP GECESİ YAPILACAK DUA VE İBADETLER 1. Gündüzünde Oruç Tutmak
Recep ayının ilk cuma gecesine denk gelen Regaip kandilinin öncesinde yani Perşembe günü Allah dostları oruç tutulmasını tavsiye etmişlerdir. Bu oruç perşembe ve cuma olmak üzere 2 gün tutlacağı gibi sadece Cuma günü tutulmasını uygun görenler de vardır.
Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.) "Dualar ve Zikirler" kitabında: "Leyle-i Regâip’ten evvelki perşembe günü oruç tutulup akşam birkaç lokma iftar edip akşam namazını edadan sonra iki rek’atta bir selâm vermek üzere oniki rek’at nafile namaz kılınacaktır." buyurmuşlardır.
2. Kaza Namazı ve Nafile Namaz KılmakEn mühim hususlardan biri, namazdır. Hak dostları bu gecede namaz kılmanın ehemmiyetine dikkat çekmişler ve namaz borcu olanların kaza namazı kılmalarını tavsiye etmişlerdir.Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.) Dualar ve Zikirler kitabında Regaip gecesi kılınacak nafile namazı şöyle anlatılmaktadır:
Leyle-i Regâip’ten evvelki perşembe günü oruç tutulup akşam birkaç lokma iftar edip akşam namazını edadan sonra iki rek’atta bir selâm vermek üzere oniki rek’at nafile namaz kılınacaktır.
Her rek’atta Fâtiha’dan sonra üç kere “Kadir” suresi ve oniki kere “İhlâs” sûresi okunacaktır.
Veyahut bir kere “Kadir” sûresi ve üç kere “İhlâs” sûresi okuTüm nur.
Namaz tamam olduğunda yetmiş kere:
Okunuşu: "Allahumme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyil ümmiyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim."
“Allah’ım, ümmî nebî Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eyle!” duâsı okunacakdır.
Sonra secde edilip secdede yetmiş kere:
Okunuşu: “Sübbuhun Kuddüsün Rabbüna ve Rabbülmelaiketi verruh”
“Bizim Rabbimiz, Rûh’un ve melâike-i kirâmın Rabbi, bütün kusurlardan münezzeh ve cümle eksikliklerden pâk ve yücedir.”
Secdeden baş kaldırıp otururken yetmiş kere:
Okunuşu: "Rabbigfir verham vetecevez amme teğlemü inneke entel eazzul ekram."
“Rabbim, beni mağfiret et, bana rahmet et, bildiğin bütün kusurlarımdan geç, onları bağışla, şüphesiz Sen en yüce ve en kerîmsin.” duâsı okunacak.
Tekrar secde edip yine yetmiş kere:
Okunuşu: “Sübbuhun Kuddüsün Rabbüna ve Rabbülmelaiketi verruh”
“Bizim Rabbimiz, Rûh’un ve melâike-i kirâmın Rabbi, bütün kusurlardan münezzeh ve cümle eksikliklerden pâk ve yücedir.” duâsı okunacak. Ve sonra secdede iken dünyevî ve uhrevî ne haceti varsa Hak -celle ve alâ- Hazretleri’nden niyaz edilecektir. Sonra kişi secdeden başını kaldırıp namaz ve duâsı tamam olmuş olur.
3. Kur'an-ı Kerim OkumakAllah dostları Regaip gecesinde çokça Kur'ân-ı Kerîm okunmasını tavsiye buyurmuşlardır.
İbni Mesut radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16)
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.” (Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân 18)
4. Tevbe İstiğfar EtmekAllah Teâla şirke düşmeyenlerin büyük günahlarını affedeceğini bu gecede müjdelemiştir. (bk. Müslim, Îman, 279)
Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: Efendimiz: “Ben, günde yüz kere istiğfâr ederim...” (Müslim, Zikir, 42) buyurmuşlardır.
Müslim’de rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur:
“Resûlullâh’a -sallâllâhu aleyhi ve sellem- (Mîrâç’ta) üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara sûresinin sonu ve ümmetinden şirke düşmeyenlere büyük günahlarının affedildiği haberi...” (Müslim, Îman, 279)
5. Dua EtmekBu mübârek geceler, rabbimize duâ ve niyazda bulunma zamanlarıdır.
Ayet-i kerîmede buyrulur:
“(Ey Rasûlüm!) De ki: Sizin duâ ve niyâzlarınız olmazsa, Rabbim size ne diye değer versin?..” (el-Furkân, 77)
Yine rabbimizin verdiği nimetlere hamd ve şükür halinde bulunmayı unutmamalıdır. Nitekim hadis-i şerifte duânın kabul olmasının iki şartından birinin hamd diğerinin de salavat olduğu bildirilmiştir.
Bir defasında Resûl-i Ekrem Efendimiz, sahâbîlerden birinin Allâh’a hamd ve Resûlü’ne salevât getirerek duâya başladığını gördüğünde, onu takdîr ederek:
“–Ey namaz kılan zât! Duâ et, (duâna hamdele ve salvele ile başladığın müddetçe) duân kabûl olunur.” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 64/3476)
6. Salavat GetirmekResûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize salavat getirmeyi Allah Teâla emretmiştir. Ayrıca hadis-i şeriflerde salavat getirenin bütün sıkıntılarının gideririleceği bildirilmiştir.
Ayet-i kerîmede buyrulur:
“Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de O’na salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin!” (el-Ahzâb, 56)
Übey bin Kâb -radıyallâhu anh- diyor ki:
“Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e:
«– Yâ Rasûlallâh! Ben sana çok salavât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?» diye sordum.
«– Dilediğin kadar yap.» buyurdu.
«– Duâlarımın dörtte birini salavât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?» diye sordum.
«– Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
«– Öyleyse duâmın yarısını salavât-ı şerîfeye ayırayım.» dedim.
«– Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
Ben yine:
«– Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?» diye sordum.
«– İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur.» buyurdu.
«– Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?» deyince:
«– O takdirde Allâh bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar.» buyurdu.” (Tirmizî, Kıyâmet, 23)
7. Sadaka VermekAllah yolunda infakta bulunup sadaka vermenin kişiyi pek çok tehlike ve belâlardan muhâfaza edeceği, buna ilâveten sadaka sahibini muhabbetullâh’a nâil eyleyeceği unutulmamalıdır. Bu müstesnâ geceler de sadaka vermeye en güzel vesilelerdir.
Zira Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:
“Allah yolunda infâk edin! Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Bir de ihsanda bulunun. Zira Allah, muhsinleri (iyilikte bulunan, işini güzel yapan ve ihsan şuuru ile yaşayanları) sever.” (el-Bakara, 195)
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zengin-fakir her mü’mini infâka teşvik eder; bir hurmadan başka bir şeyi olmayan için; “Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız güzel ve hoş bir söz ile korunun.” buyururdu. (Buhârî, Edeb, 34)
8. Hamd Etmek ve Şükür Halinde BulunmakBu mübârek gecelerde Rabbimize çokça hamd etmeli ve şükür halinde bulunmalıyız.
Âyet-i kerîmede “Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan. Onu hamd ile tesbih et!...” (Furkân sûresi, 58) buyrulmaktadır.
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Meşrû işlere Allah’a hamd ile başlanmazsa hayır ve bereketi kesilir.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 19; Ebû Dâvud, Edeb, 18)
“Şükür, îmânın yarısıdır...” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 107)
“Cenâb-ı Hakk’ın nîmetlerine hamd ü senâ, insanı nîmetin zevâlinden emîn kılar.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 3836)
“Allah’a hamdetmek şükrün başıdır. Allah’a hamdetmeyen bir kul O’na şükür etmemiştir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 3835)
9. Allah’ı Çokça ZikretmekMübârek gecelerde Rabbimizi zikretmeye daha çok önem verilmelidir.
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle, sabah-akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!” (el- A’râf, 205)
“Rabbinin ismini zikret ve bütün varlığınla O’na yönel.” (el-Müzzemmil, 8)
“…Allâh’ı zikretmek, elbette en büyük (ibâdet)’tir…” (el-Ankebût, 45)
Allâh Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“Allâh’ı sevmenin alâmeti, Allâh Teâlâ’yı zikretmeyi sevmektir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 52)
“Yeryüzünde Allâh Allâh diyen biri var oldukça, kıyâmet kopmayacaktır.” (Müslim, Îmân, 234/148)